Adalet Bakanlığı, tarihi ve kültürel varlıkların gelecek nesillere aktarılması kapsamında dikkat çeken bir çalışmaya imza attı. Bakanlık; Cumhuriyet Başsavcılıkları’na; Hayrat Vakfı bünyesinde Milli Eğitim Bakanlığı sertifikasına sahip öğreticiler tarafından Osmanlıca öğrenmek isteyen personele yönelik, Osmanlıca Kursu düzenlenmesinin planlandığını duyurdu.

Adalet Bakanligindan Osmanlica Hamlesi 24Subat2024

ERSAN ŞEN: “UMARIM BÖYLE BİR UYGULAMAYA GİDİLMEZ”

Konuyla ilgili Ceza Hukukçusu Prof. Dr. Ersan Şen yaptığı açıklamada: ‘Umarım böyle bir uygulamanın içine girilmez. Daha önce maalesef Sayın Milli Eğitim Bakanımızdan da bazı vakıflarla protokol yapıldığını ve yapılmaya devam edileceğini duymuştuk. O zaman dedik ki vakfın kim olduğu önemli değil, böyle işler olmaz. Milli Eğitim Bakanlığı uzaktan eğitim alan öğrenci sayısını azaltmakla, okulların ve öğretmenlerin sorunlarını çözmekle, eğitimin ve öğrenimin kalitesini artırmakla meşgul olsun. Ülkenin Anayasası, eğitimin, öğrenimin şekli belli. Şimdi de Adalet Bakanlığının Osmanlıca eğitim konulu bir protokol imzaladığını duyduk’ diye konuştu. 

4-10

“BU KONUNUN ARKASINDA NE VAR?”

Burada esas konu Osmanlıca öğrenilmesi veya açılan bu kurslar değil diyen Şen, “Bu konunun arkasında ne var, amaç ne? Bir yargı mensubunu veya adliye personelini düşünün, Osmanlıca öğrenmeye hevesi varsa, zaten öğrenmiştir. Öğrenmemişse öğrenmemiştir. Öğrenmek istiyorsa da bunun yeri yurdu vardır, ayrıca Ülkemizde Osmanlıca öğretebilecek üniversitelerimiz, kurslarımız, okullarımız mevcuttur.” yorumu yaptı.

HAKİM, SAVCI NEDEN OSMANLICA ÖĞRENSİN ?

Ersan Şen ayrıca böyle bir ihtiyaç durumunda doğru adresin vakıflar değil, üniversitelerin olması gerektiğinin altını çizdi. “Hakim, Cumhuriyet savcısı veya adliye personeli neden Osmanlıca öğrenmeye ihtiyaç duysun? Ne işine yarayacak, genel kültürünü geliştirme ve Osmanlıca belgeleri okumak ise mesele, Adalet Bakanlığının destek alabileceği imkanlar Devlette ve üniversitelerde mevcuttur. Yoksa bu vakıflar; kurs, seminer, toplantılar gerekçesiyle Yargıda, Milli Eğitimde, yarın Emniyette, Askeriyede alan mı kazanmak istiyorlar? Bire bir temas kurmak ve buralarda güçlenmek mi istiyorlar, ben bunlara bakarım. Osmanlıca kursu, dil kursu, dans kursu, spor kursu, yemek kursu fark etmez. Bunları kimin yaptığına bakarım. Devletimiz ve kurumları her daim hedefte, yakın geçmiş bunun örnekleri ile dolu. Bu yapıları kapıdan kovsanız bacadan girerler. Tek amaçları var, Devlet denen güçlü mekanizmanın içine nüfuz edip güç toplamak. Hangi vakıf olduğu, kime yakın olduğu önemli değil, önemli olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi ve Cumhuriyet’in niteliklerinin korunup kollanmasıdır.”

"BU ÖDEMEYİ KİM KİME YAPACAK?"

Kurslara ayrılan bir bütçe olup olmadığını soran Ersan Şen, "Gelen bilgiden; bir vakıf bünyesinde ve Milli Eğitim Bakanlığı sertifikasına sahip öğreticiler tarafında Osmanlıca kurslarının düzenleneceği anlaşılmaktadır. Buna göre, ilgili vakfın Milli Eğitim Bakanlığı ile protokol yaptığı ve konuyu Adalet Bakanlığına ilettiği düşünülebilir. Bu durumda yapılan protokol ve kurslara ayrılan bir bütçe var mı, varsa bu ödemeyi kim kime yapacak? Parasız ve ilgili bakanlıklar ödeme yapmayacaksa başka, yok ödeme yapılıyorsa bu iş yine yanlış." ifadelerini kullandı.
 

Editör: Sinan Turp