Otomatik yemek yapan robotlar bile çıktı.

Haliyle, en basitinden, Starbucks'ta insan yerine, ChatGPT ile anlaşan robotlarla işimizi görebiliriz.

ChatGPT, sadece bir soru cevap makinesi değil, insan makine iletişim arayüzüdür.

Markette kasiyere gerek yok ki?

Tek sıkıntı, otomatik sistemlerle konuşamıyorduk. (Yoksa Migros'ta var.)

Sistemle konuşabilirsek, kasiyer işi biter.

Şok, BİM...vb. yerlerde daha az personel çalışacak.

Robotlar sahaya inmeden önce, YAPAY ZEKASINI hazır ediyorlar.

YZ hazır olunca, geriye sadece makine kısmını seri üretmek kalacak. Çünkü, o da hazır aslında.

Gelecekte, İŞSİZLİK patlayacak. Sıradan işler bir bir ortadan kalkacak.

Şöyle düşünün.

Sene 2040 ve Türkiye'de asgari ücret hala 300$.

Ancak, devlet, asgari ücreti 100$'a indirme kararı alıyor. Çünkü, robotların insan benzeri maliyeti 200$.

Devlet mecbur kalıyor.

(Maaş ve robot maliyetini çıplak kıyasladım. Robotların da vergisi olacak elbet.)

Ya da, aynı MATBAA meselesinde olduğu gibi, ağır robot vergileri getirip, işletmeleri insan çalıştırmaya zorlayacaklar.

O durumda da geri kalacağız.

(Nasıl demokrasi, konuşma özgürlüğü, jüri sistemi...vb... gelişmeleri ülkeye getirmeyip, geri kaldıysak...)

ROBOT KASİYERİ şöyle düşünün.

Bir tane robot kol. Önde de bir ekran.

Kendisiyle konuşabiliyorsunuz.

İcabında kasayı açıyor, nakit sayıyor. İcabında tek tek ürünlerin barkodunu okutuyor. İcabında, sizinle konuşuyor.

Bu teknoloji bugün var artık.

Ya da şöyle olacak.

Türkiye gibi ülkelerde, 300$'a bu işler için insanlar çalışırken, Batı'da bu tarz işlerde insanlar çalışmayacaklar ve bunlar evrensel gelir maaşlarıyla kafelerde takılacaklar.

Bizim insanımız da imrenecek yine.

Nasıl şimdi maaş farkıyla imreniyorsa...

Size iyi bir gelecek çizmek isterdim ama, Batı ile aradaki teknoloji farkı açıldıkça, salatalığı yiyeceğiz.

Gidişat, turizm bölgelerinde TAYLAND, diğer bölgelerde VENEZUELA/KOLOMBİYA/MEKSİKA.

BARINMA SORUNU:

Ev sahibi, kiracı kavgaları had safhada…

Eğer çözüme yönelik uygulamalar yapılmazsa “BARINMA SORUNU” gittikçe büyüyecek….

Konutta 0.69 faizli kredi kampanyasına İstanbul'dan sadece 1.859 başvuru yapıldı.

Konut sorununun çözümüne katkısı sıfıra yakın. Geliştirdikleri her model vatandaşın bir tarafına giriyor. Yapay zeka yönetse daha iyi yönetir. Hatta kimse yönetmese bile bu kadar zarar veremezlerdi.

Kredi kampanyası konut satışını sağlamayı bırakın, konut fiyatlarını ve bu fiyatlar üzerinden kiraları daha fazla uçurdu.
Mevcut parametreleri öğretseniz ChatGPT bile bu duruma geleceğini söylerdi. 

Yanlış faiz politikası konut fiyatlarını patlattı, kira çarpanı üzerinden kira fiyatları vatandaşı çarpıyor.
Faiz yükseltilmediği sürece bu döngü değişmez ve sorun katlanarak büyür. Öyle bir noktaya gelecek ki büyük şehirlerde çalıştıracak işçi bulamayacaksınız ve üretim çökecek.

Sokrates ~2400 yıl önce "Oy vermek eğitim gerektirir, oy verme eğitimi verilemiyorsa siz en iyisi kura çekin" der.
Kuranın bile çözemeyeceği ülkeler var.
ChatGPT'ye tüm parametreler yüklense ve ekonomiyi  ChatGPT yönetse, Türkiye ekonomisi bugünden çok daha iyi bir durumda olur. ChatGPT bile dünyadaki bu korkunç gelir dağılımı adaletsizliğine ve servet eşitliğine göz yummazdı.

Millet İttifakı Mutabakat Metni'nde eleştirdiğim hususlar:

Enflasyon 2 yılda tek haneye düşecekmiş. Çalışan ve emeklilere ise bol keseden para verilecekmiş. Bu ikisinin bir arada olma imkanı ve ihtimali yok. Bu milletle alay etmektir. Parasal sıkılaşma olmadan enflasyon kesinlikle düşmez.

5 milyon yeni istihdam yaratılacakmış. Bunlar devlet memurluğu olacaksa (ki bu konjonktürde başka ihtimal görmüyorum, Muhtar Yardımcısı yanına bir de sekreter verirsek belki) bu enflasyonun daha da azması demek. Muhalefetin açıkladığı vaatlerin tamamı enflasyonu düşürücü değil tam tersi azdırıcı adımlar.

Sanki şu anda Türkiye'de sınırsız kaynaklar var fakat şu anki iktidar bunları kullanmıyor gibi bir hava var. TR bütçe açığı ile yönetilen bir ülke. Muhalefetin açıkladığı tedbirlerin tamamı bu açığı daha da artıracak yönde. Bu ise daha fazla borçlanma ve daha fazla enflasyon demek.

1957 SEÇİMLERİ:

*1957 seçimlerinde ne oldu? Söylemezler, yazmazlar.
*Türkiye'yi askeri müdahaleye götüren o süreci hiç anlatmazlar. Tarih unutmaz…
*57 yıl önceye gidelim…
*İktidardaki Demokrat Parti genel seçimi 7 ay önceye çekti. Halk 27 Ekim 1957'de sandık başına gitti.

Seçim saat 17.00'de bitecekti.
*Fakat saat 14.30'da devletin tek radyosu; oy verme işlemleri sürerken DP'nin kazandığı illeri açıklamaya başladı! Şaka değil gerçek bu..
*CHP lideri İsmet İnönü, Devlet Bakanı Fatin Rüştü Zorlu'yu telefonla aradı

*Sizden bu suçun işlenmesine engel olmanızı talep ediyorum” dedi.
*Bakan Zorlu, Adnan Menderes'e gitti, İnönü'nün söylediklerini aktarıp radyo yayınının durdurulmasını istedi. “Beyefendi”sert çıktı;
radyo sonuçları açıklamaya devam etsin! Dedi.

*CHP bu kez Yüksek Seçim Kurulu'na başvurdu. Radyo yayını durduruldu.

*Fakat DP zaten istediğini almıştı; kimi CHP'liler “DP kazandı” diye sandığa gitmedi.
*Bu arada radyo evinden yabancı gazetecilere, “İsmet İnönü'nün yazılı açıklaması”diye bir kağıt verildi. Sözde İnönü, “Seçimi kaybettik; en fazla 120 milletvekili çıkarabiliriz” demişti!

BBC'den France Press'e kadar yabancı gazeteciler haberi doğrulatmak için İnönü'nün yanına gidince, şaşıran sadece yabancı gazeteciler değildi.
*İnönü ülkesi adına utandı. Devlet, yalan söylemekle kalmıyor, yalan belge düzenliyordu!

* Bitmedi…

*Bir de 1957 seçimlerinin İsmet İnönü'nün isimlendirmesiyle “kütük marifeti” var!
Seçmen kütükleri hazırlanırken, CHP'li seçmenler “kütük”ten yok ediliverdi! 
*Yerlerine DP'li seçmenlerin adı hem de birkaç kütükte yer aldı. Yani bir DP'li birkaç sandıkta oy kullandı. 
DP kurduğu seyyar ekiplerle bu seçmenlerini sandık sandık taşıdı.

*Seçime “iyi organize” olmuşlardı; organize işler konusunda marifetliydiler!
*CHP'li kimi seçmenler kütükte isimlerini göremeyince oy kullanamadan evlerine döndü.

* Yani bir DP'li birkaç sandıkta oy kullandı.

*Hayır daha bitmedi…
*Seçimden hemen sonra oy usulsüzlükleri bazı şehirlerde olayların çıkmasına neden oldu.

*Örneğin Gaziantep'te 27 Ekim gecesi seçimi CHP'nin 700 oy farkla kazandığı ilan edildi. Hatta DP'nin gazetesi Zafer bile bu sonucu yazdı. Fakat, ertesi gün köylerden “sayılmamış, unutulmuş oylar”getirildi ve bin kadar oyla seçimi bu kez DP'nin kazandığı açıklandı.
*CHP'liler haklı olarak il seçim kuruluna itiraz etti. İtirazları kabul edildi. Oylar, tutanaklar, gerekli belgeler adliye binasına götürüldü; pazartesi inceleme başlayacaktı.
*O gece adliye binası yandı! Bütün oylar yok oldu! DP'nin galibiyeti resmiyet kazandı!
*Şehirde gergin bir hava oluştu.
*29 Ekim Cumhuriyet Bayramı töreninde Gaziantepliler belediyeye yürüyüp seçimleri  protesto etti.

*Vali kitlenin üzerine (o zaman TOMA yoktu).
*İtfaiye araçlarıyla su sıkılınca olaylar çıktı

*Belediye tahrip edildi.
*Polisin halkı dağıtmak için ateş açmasıyla, DP binasından da kitleye mermiler yağdırıldı.

*Olaylarda bir komiser muavini ile bir çocuk yaşamını yitirdi; çok sayıda kişi yaralandı.
*Zırhlı askeri birliklerin şehre girmesiyle olaylar yatıştı. Ardından şehirde “CHP'li cadı avı” başladı.

*Gözaltına alınıp tutuklananlar arasında kimler vardı bilir misiniz?:
*Mehmet Barlas'ın babası Cemil Sait Barlas.
*Zeynep Göğüş'ün babası/Hasan Celal Güzel'in dayısı Ali İhsan Göğüş.
*CHP'liler halkı isyana teşvik iddiasıyla Yozgat Cezaevi'nde beş buçuk ay yattı.
*Avukatları Prof. Dr. Turhan Feyzioğlu idi.(torunu kim bilin bakalım)
*Oy rezaleti yüzünden sadece Gaziantep'te olaylar çıkmadı.

*Mersin'de seçim cinayeti.
*Mersin'de de oy hırsızlığı olaylara neden oldu.
*DP'nin oy hilekarlığının ortaya çıkması halkın sokağa çıkmasına sebep oldu.
*Olayları askerler bastırdı. Bu arada…
*CHP'li Mahmut Boytunç, DP'liler tarafından öldürüldü. Resmi makamlar “katil” diye.

*Zeki Budur ve Murat Sevim adlı DP'lileri tutukladı.
*Ama katilin aslında DP Mersin Milletvekili Hüseyin Fırat (Dengir Mir Mehmet Fırat’ın amcası. Dengir; Ak Parti kurucularından ve HDP eski mv) olduğu yolunda söylentiler çıktı.

Cinayetle ilgili haberlere yayın yasağı getirildi!

*Sadece Gaziantep’te değil; İstanbul, Ankara, Sivas, Giresun, Kütahya, Kayseri, Çanakkale, Samsun gibi birçok şehirde oyların çalındığı iddiası halkı sokağa döktü.
*Olayları bastırmak için şehirlerin üzerinden uçaklar alçaktan uçuş yaptı.
*İsmet Paşa“Savaşta bile askeri uçakların sivil halk üstüne dalış yapmadığını” söyledi.
*Seçimin üzerinden 5 gün geçti. Fakat Türkiye sakinleşmedi. Bu nedenle…
*1 Kasım 1957'de TBMM açılışında Ankara'da olağanüstü güvenlik önlemleri alındı.
*Başkentin caddelerinde tanklar vardı. Yollar asker kordonu altındaydı.

*Gençlik Parkı'na, Güven Parkı'na askerler yığıldı.

*Aslında tüm bu gerginliğin nedeni Meclis tutanaklarına yansıdı:
*1957 seçimlerinde DP bir önceki 1954 seçimlerine göre 9 puanlık büyük oy kaybetti. Bunu bekliyorlardı. Bu nedenle işi sıkı tutmuşlardı. Ne olursa olsun kazanmayı amaçlamışlardı.
*Sonuçta…
*DP, 1957 seçiminde CHP ile artık başa baştı; CHP'nin yüzde 41'ine karşılık yüzde 47'lik oyu vardı.
 *DP'nin bu oyların ne kadarında kütük marifeti vardı, bilinmiyor.
*Bilinen; Türkiye'nin 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesine böyle seçim şaibeleriyle de sürüklendiğidir.
*Tv'lere çıkanlar, gazetelerde yazanlar bu konulara hiç değinmiyor.

*Yalan üzerine iktidar inşa ediyorlar..
*Soner Yalçın; Sağ partiler evvelden beri üç kağıtçıydılar.
*Dini kullanıp insanları böldüler. Vatan hainlikleri ileri safhadadır.                              

*Satılık liderlerinin ardında koyun gibi giden bağlı vatandaşlar kendi geleceklerini yaktıkları gibi milletin, devletin ve vatanın geleceğinide yok ettiler.

Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu:

Sürpriz bekleyenler var, ben de onlardanım; ancak görüntüye bakılırsa ve özellikle pazarlık senaryosu doğruysa, seçilebilirliğinden kuşku duyulduğu için, ittifak içerisinde de itirazla karşılaştığı halde, Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu olursa pek şaşırmayacağım.
Pazarlık varsa, diğer liderlerin, kendileri için daha doğru olanın partilerinde de güçlerini sürdürmelerine yarayacağı için milletvekili sıfatı taşımaları olduğuna ikna edilmeleri gerçekleşirse, tek başkan yardımcılı formülle Kılıçdaroğlu ismi aday olarak açıklanabilir.
“Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı, Meral Akşener tek Cumhurbaşkanı Yardımcısı” olarak seçime gidebilir Millet İttifakı.

Son söz: Faizi sadece YERLİYE ödemiyorlar. Ama YABANCIYA ödüyorlar. Hem de DOLAR FAİZİ. Yabancılara 10 yıllığına ne kadar FAİZ ödediğinden bahsediyor mu hükümet? % 154, hem dolar üzerinden. Milletimizin tasarrufunu sermayeye zenginlere peşkeş çek. Yabancının para sahibine de tonla dolar faizi öde. Yatacak yeriniz yok.

Not 1: Yanlış politika faizi ile hisselerin şişmesi sallantıda.
Gayrimenkul fiyatları ve kiralar ise artmaya devam ediyor.
Oy tercihinde gıda fiyat artışları etkili olmayabilir ancak başka bir insani temel ihtiyaç olan barınmanın bitirilmesi büyük hata. Konut sahipliği oranı %58 altında.

Not 2: Özel okullarda kriz: "250 bin öğrenci kaydını aldırdı, 20 bin öğretmen ayrıldı" 

14 bin özel okulda 1.6 milyon öğrenci, 164 bin öğretmen var.
Devlet okullarının imam hatipler hariç tamamına yakını tam kapasitede. Özel okullarda teşvik mekanizmaları devreye girmezse devlete olan yeni okul, yönetim ve öğretmen maaşı yükü çok daha fazla olacak.

Not 3: 2022'de her daim yükselen ve Mars'a doğru yol almakta olan borsa çakılmaya devam ediyor.
Bu çakılmada Gülben Ergen'in suçu olmasa da Borsa Öngörü Literatürü'ne girecek sihirli bir gösterge:
Gülben Ergen Ters İndikatörü.

Not 4: Reuters'ta bir yıl sonrası için dolar kuru öngörü aralığı 19.00 ile 28.80 arasında.
19.00'a basan Monex Europe, en yüksek öngörü yapan içeriden: QNB Finansbank.

Not 5: Baltık Kuru Yük Endeksi gerilemeye devam ediyor, Çin Konteyner Nakliye Endeksi de aynı şekilde devam edecektir.

Not 6: Emtia piyasasında bugün negatif bir seyir izlenirken, şeker fiyatı 0,2166 dolarla Kasım 2016'dan bu yana en yüksek seviyeyi gördü.
Emtia piyasasında geçen hafta görülen pozitif seyir bu hafta yerini oynaklığa bıraktı. Buğday başta olmak üzere çoğunlukla emtia fiyatlarında düşüşler görülürken, şekerin fiyatı yükselişini sürdürüyor.

Ne diyelim. Tatlı yiyelim tatlı konuşalım.

Not 7: Kuru sabit tutmakta niyetli iseler çok büyük iki hata yaptılar: 1. KKM yerine enflasyona endeksli bir enstrüman en geç aralıkta gelmeliydi. 2. Asgari ücret kur sabitken bir anda %54 arttırılmamalıydı.

Not 8: Hastaya TC numarası sordum;
"on iki milyar üç yüz kırk bir milyon yedi yüz otuz dokuz bin beş yüz otuz sekiz" dedi. Psikiyatriye sevk ettim. (Bir doktorun günlüğünden)

Not 9: Ah her şey burada kalıyor demek
Bu içimizi ısıtan güneş
Özenle kurduğumuz evler
Aşk için büyüdüğümüz günler
Yorgunluklarımız
O aziz acılarımız savaşlar
Demek hepsi 
Burada kalıyor öyle mi
Boşuna yaşadık desene
Özgür bir yürek olmaktı en güzeli..
Mevlana İdris

Not 10: İTO: İstanbul'da Ocak'ta perakende fiyatlar aylık %5,94, toptan fiyatlar %5,52 arttı.

Fiyat kontrol ve sabitleme absürtlüklerinin sonu daha yüksek enflasyondur.

Not 11: İşler yolunda, sağlığınız eyleyişinize izin veriyor ve çevrenizdeki insanlar size gıptayla bakıyorken hayatın bütün tadı damaklarınıza akar. Hayata böyle tek kişilik pencereden bakınca, diğer kişileri görmemek için araya buzlu camlar yerleştirince sorun yok elbette. İncek veya Çukurambar’dan bakanlar Mamak’ı, Demet’i nasıl görsün? Sorun tam da bakışımızı kendimizden ötekilere, hayatın tadından tuzuna kaydırınca yüzeye çıkıyor, ayan beyan görünür hale geliyor.

Tuzun koktuğunu gören göz kendini hayatın tadından men etmiyorsa insanlığından şüphe etmelidir. Ve orada artık paradigmaya, algoritmaya, sisteme, kurumsallığa, söyleme yönelik önce bir eleştiri alanı inşa etmeli, sonra oradan muhalif bir kimlik devşirmelidir. Titanik kayalara yaklaşırken dans edenler gemi battığında kulaç atma gücünü kaybetmişlerdi. Dünyanın son insanı da hakkını almadığı sürece kendini mutlu addeden hangi insana onur bahşedebiliriz ki? Hakkını almanın canını kurtarmaktan çok daha zor olduğu süreçlerde hak yiyenlere övgüler düzme onursuzluğunu göstermekten daha alçaltıcı ne olabilir?
Ve şunu biliyoruz artık: Tuz satanların en çok tuza ihtiyacı var ve hiçbir tat kötü kokuyu gidermez.

Not 12: İnsan güçlüdür, yenilmez, yenilenir.
Kaç ekin yeniğinden sonra vazgeçer ki insan bahçesinden..

Not 13: Eğer sırf DİN için oy atılıyor olsaydı, Erbakan %60 ile iktidar olurdu.

AK Parti konusundaki analizlerin pek çoğu hatalı.

Bu millet, açık açık İÇKİ içen Turgut Özal'ı da, çapkınlığıyla ünlü Adnan Menderes'i de seçti.

Sosyolojik analizleri düzgün yapmak lazım.

Not 14: Umarım saldırı falan olmaz.

En son, Kapalıçarşı'yı vurduklarında, turizm çok yara almıştı.

Bir tane manyağa Kur'an yaktırıyorlar. Sonra 1000 tane manyak, saldırı planı yapıyor. (Ya da yaptırıyorlar.)

Fitili Rusya ateşlemiş olabilir. Onların çıkarlarına uyuyor.

Not 15: İsviçre Başkonsolosluğu da güvenlik tehdidi nedeniyle kapatıldı.

Gerçek bir BORSACI, daha bu haberler düşer düşmez, borsadan kaçardı.

Sanıyorum bir kaç gün önce başladı bu.

Not 16: Erdoğan: Dünyada faizi sürekli yükselttiler. Ben de tam aksine faizi indirmenin mücadelesini verdim. Şu anda bizde faiz yüzde 9 bunu daha da düşüreceğiz.

Böylelikle Türkiye'de enflasyon uçtu.
Baz etkisi yanıltıcı, böyle enflasyon düşmez.

Not 17: Borsada rekor yeni katılımlara sermayenin tabana yayılması denmesi mümkün değil. Tabana yayılma borsayı uzun vadeli yatırım aracı görmedir, oysa tüm motivasyon seçime kadar yanlış faiz politikası.
Borsalar herkesin kısa vadede birlikte kazanabileceği yer değil.
Volatilite uçar.

Not 18: Para politikasının üstadı Banu Alkan "Kaldıramazsan kaldırırlar gülüm" şarkısını yazmıştı.
Faiz kararını yasaya göre Para Politikası Kurulu veriyor.
Üstad Banu Alkan Para Politikası Kurulu için "İndiremezsen indirirler gülüm" şarkısını yazabilir.