Cuma Hutbesi yayımlandı! 15 Mart 2024 Cuma Hutbesi
15 Mart Cuma Hutbesi yayımlandı. Ramazan ayının ilk cuma namazı bugün eda edilecek, Ramazan ayının ilk cuma hutbesi de vatandaşlarla paylaşıldı. Her hafta Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayımlanan hutbenin bu haftaki konusu belli oldu. Geçtiğimiz hafta cuma hutbesi konusu "Ramazan Geliyor! Hazır mıyız?" olarak belirlenmişti. Bu hafta Cuma hutbesi konusu merak ediliyor. İşte detaylar..

15 Mart Cuma Hutbesi "Oruç, Bedenimize Sıhhat, Gönlümüze Sekinet Verir"
15 Mart Cuma Hutbesi yayımlandı. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından dinhizmetleri.diyanet.gov.tr adresinde yayınlanan cuma hutbesinin konusu ve metni ilan ediliyor. Bu hafta da Diyanet İşleri Başkanlığınca hazırlanan 15 Mart 2024 tarihli ve "Oruç, Bedenimize Sıhhat, Gönlümüze Sekinet Verir" konulu cuma hutbesi paylaşıldı.
15 MART CUMA HUTBESİ
Diyanet İşleri Başkanlığı 15 Mart Cuma Hutbesi konusunu açıkladı. Yeni haftanın hutbesinde "Oruç, Bedenimize Sıhhat, Gönlümüze Sekinet Verir" konusu cemaatla paylaşılacak.
15 MART 2024 CUMA HUTBESİ: ORUÇ, BEDENİMİZE SIHHAT, GÖNLÜMÜZE SEKİNET VERİR
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki Allah’a karşı gelmekten sakınırsınız.”1 Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Kim gönülden inanarak ve karşılığını sadece Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.”
Aziz Müminler!
Oruç, İslam’ın beş esasından biridir. Oruç, imsak vaktinden iftar vaktine kadar Allah rızası için yeme-içmeden, şehevi arzulardan ve her türlü kötülükten uzak durmaktır. Akıllı, buluğ çağına ermiş, hastalık ve yolculuk gibi dinen geçerli birmazereti olmayan her Müslümanın Ramazan orucu tutması farzdır.
Kıymetli Müslümanlar!
Oruç, sadece midemizi aç ve susuz bırakmak değildir. Oruç,
aklımıza, ruhumuza ve bütün organlarımıza tutturulduğu zaman,
gerçek anlamına
kavuşur. İşte o zaman oruç, bedenimize sıhhat, gönlümüze sekinet
verir. Aklın orucu, Rabbimizin kudretini ve rahmetini tefekkür
etmektir. İnsanı değersizleştiren her türlü kötü düşünceden uzak
durmaktır. Dünyevî kaygıların, hırs ve ihtirasların esiri
olmamaktır. Kalbin orucu, Allah ve Resûlü’nün sevgisinin önüne
hiçbir sevgiyi geçirmemektir. Kalbi karartan kin, nefret ve haset
gibi tüm kötü duygulardan arınmaktır.
Değerli Müminler!
Dilin orucu, yalandan, gıybetten, iftiradan, kötü ve kırıcı sözlerden uzak durmaktır. Hiç kimsenin şahsiyetine, onur ve haysiyetine dil uzatmamaktır. Kulağın orucu, kötü ve çirkin sözleri dinlememektir. Duyduğu her şeyi araştırmadan doğru kabul etmemektir. Allah Resûlü (s.a.s), bu hususlarda bizleri şöyle uyarmaktadır: “Yalanı ve işine yalan karıştırmayı terk etmediği sürece oruçlu kimsenin yemesini ve içmesini terk etmesine Allah’ın ihtiyacı yoktur.”
Aziz Müslümanlar!
Elin orucu, harama el uzatmamaktır. Helal olmayan ve hak edilmeyen hiçbir şeyi almamaktır. Ölçüde ve tartıda hile yapmamaktır. Elimizi şiddetin değil, şefkatin, yardımlaşma ve paylaşmanın aracı kılmaktır. Ayağın orucu, Allah ve Resûlü’nün gösterdiği istikamet üzere yürümektir. Adımlarımızı her daim hayır ve iyilik yolunda atmaktır.
Muhterem Müslümanlar!
Oruç, iftar ve sahur sofralarımızı ihtiyaç sahiplerine,
kimsesizlere, yetim ve öksüzlere açmaktır. Dünyanın pek çok yerinde
açlık ve
susuzluğa mahkûm edilen insanları unutmamaktır. Gazze ve Doğu
Türkistan başta olmak üzere zulüm altında inleyen kardeşlerimizin
acısını yüreğimizde hissetmektir. Elimizle, dilimizle ve bütün
imkânlarımızla mazlumlara destek olmaya devam etmektir. Tek bir
kuruşumuzla dahi olsa zalimlere ve destekçilerine katkıda
bulunmamaktır.
Değerli Müminler!
Önümüzdeki Pazartesi günü Çanakkale Zaferi’nin 109. yıl dönümünü
idrak edeceğiz. Çanakkale; şanlı ecdadımızın yedi düvele karşı
istiklal ve istikbal mücadelesi verdiği yerdir. Kahraman
milletimiz, bütün zorluklara rağmen Çanakkale’de hayâsızca akınlara
“dur!” demiştir. Bugün bize düşen, Çanakkale ruhunu iyi anlamak ve
gelecek nesillere aktarmaktır. Şehitlerimizin canları pahasına bize
emanet bıraktıkları yüce değerleri yaşamak ve yaşatmaktır. Bu
vesileyle geçmişten günümüze vatan ve mukaddesat uğruna canlarını
feda eden aziz şehitlerimizi ve bu uğurda mücadele veren kahraman
gazilerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyorum. Yüce Rabbimiz, hak,
hakikat ve istikametin temsilcisi olan devletimizi payidar;
gariplerin, masum ve mazlumların umudu olan milletimizi bahtiyar
eylesin.