DERİNKUYU HAKİMİNDEN FRANSA'YA DOSYA!
Nevşehir Derinkuyu mahkemesi hakimi skandal bir karara imza attı. Hukukçular kararın yüzde yüz hatalı olduğu yönünde hemfikir. Taraflardan birinin harcı yatırdığı takdirde, mahkemenin ne yapacağı ise akıllarda soru işaretine neden oldu. Harç yatırılmış olsa, dosya Fransa’ya mı gönderilecekti? Yargının yetkisinin milli olduğu, kararın ise istinaftan döneceğini belirten hukukçular, Ekran Haber’e özel açıklamalarda bulundu…
Ekran Haberden Başak Bilgin’in haberine göre, Nevşehir Derinkuyu mahkemesinde skandal bir karara imza atıldı. Derinkuyu Sulh Hukuk mahkemesinde görülen bir dosyada taraflardan birinin adresinin, ‘’Sauviat Sur ve Fransa Cumhuriyeti’’ olduğu anlaşılması üzerine mahkemenin yetkisiz olduğundan, talep halinde ve masrafın karşılanması halinde dava dosyanın yetkili ve görevli Sauviat Sur ve Fransa Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, peşin harcın mahsubu ile başkaca alınmasına yer olmadığına, yargılama giderinin de davacı üzerine bırakılmasına hüküm etti. Kararın yanlış olduğunu belirten hukukçular Av. Özgecan Sırma, Av. Lerzan Bayram Akdoğan ve Av. Abdullah Adır Ekran Habere özel açıklamalarda bulundu.
Av. Özgecan Sırma
“Yerel Mahkeme Söz Konusu Kararı Bozmaya Muhtaçtır”
“Yabancılara dair kısıtlılık ve vesayet kararları için uygulanacak hukuk ile yetkili mahkemeye ilişkin düzenlemeler mahkemeler için bağlayıcı olup, söz konusu karar açıkça bozma gerektirmektedir. Zira Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun'u (MÖHUK) hükümleri ile Yargıtay kararları açıktır. Buna göre; MÖHUK m. 10/2 uyarınca kişi hakkında Türk hukukuna göre vesayet ve kısıtlılık kararı verilebilir veya kaldırılabilir. Bu kural tek yanlı istisnai bir kuraldır. Yine MÖHUK m. 10/3 uyarınca kayyımlık Türk hukukuna tabi kılınmakla beraber MÖHUK m.42 ye göre Türkiye de yerleşim yeri bulunmayan yabancılar için yetkili mahkeme ilgilinin Türkiye’de sakini bulunduğu yer, sakin değilse mallarının bulunduğu yer mahkemesi yetkili kabul edilmekle halen oturduğu yeri yerleşim yeri kabul etmektedir. Bu bağlayıcı düzenlemeler uyarınca emsal kararlar da mevcuttur. Örneğin Azerbaycan vatandaşının Türk vatandaşı olmaması sebebi ile kısıtlanmamış olmasına ilişkin yerel mahkeme kararı 2. Hukuk dairesi tarafından bozulmuştur. (2012/6889k.) Gerekçesi ile izah edildiği üzere yerel mahkemenin söz konusu kararı bozmaya muhtaçtır.” İfadelerini kullandı.
Av. Lerzan Bayram Akdoğan
“Türk Hukuku Uygulanması Gerekir”
“Mülkilik ilkesi gereği, Türkiye’de bulunan herkese; vatandaş olsun ya da yabancı olsun Türk Hukuku’nun uygulanması gerekir. Yetki kuralları belirlenirken, Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayan vatandaşlara ya da yabancılara milletlerarası usul hukuku kuralları uygulanmalıdır. Kişi hallerine ilişkin davalardan olan kısıtlama davası için yetkili mahkemeler kişilerin ikametgahının bulunduğu yer mahkemesidir. Ancak şahsın Türkiye’de yerleşim yeri bulunmuyorsa, yani şahıs yerleşim yeri bulunmayan bir Türk vatandaşı ya da ikametgahı bulunmayan bir yabancı ise bu durumda 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’da düzenlenmiş yetki kurallarına bakılmalıdır. Değerlendirme kişinin vatandaş ya da yabancı olmasına göre farklılaşacaktır.
“Karar Gayriciddidir”
Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’a göre eğer kişi Türkiye vatandaşı ise ve hâlihazırda yabancı ülkede aynı sebeple açılmış bir dava bulunmuyorsa, şahsın sâkin olduğu yer, Türkiye’de sâkin değilse Türkiye’deki son yerleşim yeri mahkemesinde, o da bulunmadığı takdirde Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinde görülür.Bununla birlikte eğer kişi, yabancı ise, Türkiye'de sâkin olduğu yer, sâkin değilse mallarının bulunduğu yer mahkemesince verilir. Yani, Türk Hukuku’nun uygulanması için kanun tarafından mutlaka Türkiye’de yetkili bir mahkeme tesis edilmiştir. Verilen kararda ise, yetkisizlik kararı verilmesi ardından, yetkili mahkeme olarak Fransa’da var olduğu bile belli olmayan bir mahkeme olarak gösterilmesi gayriciddidir. Zaten Kanun’da gösterilmiş olan, yetkili mahkeme belirlenmiş olmalıydı ve yetkisizlik kararında Türkiye’de tesis edilen bu mahkemenin belirtilmiş olması yerinde olurdu.” ifadelerini kullandı.
Av. Abdullah Adır
“Bunu Da Mı Gördük”
Bu kararı okuyunca yok artık dedim. Bunu da mı gördük demekten kendimi alıkoyamadım. Üzülerek ifade edebilirim ki, yine de her şeye rağmen iyi niyetli bir şekilde düşünecek olursak, Derinkuyu mahkemesi dosyayı yetkisizlikle Fransa mahkemesine göndermesi, tamamen gözden kaçırma olarak değerlendirilebilir. Çünkü 5718 sayılı MÖHUK’un 41. maddesinde “Türk vatandaşlarının kişi hâllerine ilişkin davaları, yabancı ülke mahkemelerinde açılmadığı veya açılamadığı takdirde Türkiye’de yer itibariyle yetkili mahkemede, bulunmaması hâlinde ilgilinin sâkin olduğu yer, Türkiye’de sâkin değilse Türkiye’deki son yerleşim yeri mahkemesinde, o da bulunmadığı Türk Vatandaşlarının Kişi Hallerine İlişkin Davalarda Yetki (MÖHUK md. 41) takdirde Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinde görülür” ifadesi yer almaktadır. Sonuç itibariyle yetki konusunda bir ihtilaf olmayıp Derinkuyu mahkemesinin dosyayı incelemesi gerekmektedir.” İfadelerini kullandı.