Devlet Bahçeli’den Kurban Bayramı mesajı
MHP (Milliyetçi Hareket Partisi) lideri Devlet Bahçeli, yayımladığı Kurban Bayramı mesajında, "Fitne fesat kışkırtıcılığıyla dava ve camiamızı Türk düşmanlarının siparişiyle yargılama ve terörize etmeye kalkanlar bedelini adalet ve millet nezdinde ağır ödeyecektir" dedi.

MHP (Milliyetçi Hareket Partisi) lideri Devlet Bahçeli’nin Kurban Bayramı mesajında dikkat çeken ifadeler şu şekilde:
"Temennim, bayram günleri münasebetiyle herkesin vicdan muhasebesi yapması, samimi şekilde meseleleri ele almaları, tahammül eşiklerimizi zorlama yanlışından dönmeleridir"
"Bir yanda yumuşaklık pozu veren, diğer yanda meşrep ve müktesebatındaki nefreti yağdıran siyasi hasis ve hırçın zihniyetlerin ikiyüzlülüğü utanç verici düzeylerdedir"
"Fitne fesat kışkırtıcılığıyla dava ve camiamızı Türk düşmanlarının siparişiyle yargılama ve terörize etmeye kalkanlar bedelini adalet ve millet nezdinde ağır ödeyecektir"
MHP ÜZERİNDE OYUN OYNAYANLARA SERT MESAJ
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin,
Kurban Bayramı dolayısıyla mesajında şu ifadeler yer aldı:
“İnsanlığın barış, huzur, refah, istikrar ve güvenlik özlemlerinin
sekteye uğradığı bir dönemin bütün sancıları geniş çapta yaşanmakta
ve yaşatılmaktadır. Manevi zayıflıklar, dayanışma ve yardımlaşma
zaafları, empati hissiyatındaki zedelenmeler maalesef dünya
genelinde ciddi düzeylerde havi ve hakimdir. Daha medeni, daha
muasır, daha mutlu, daha müreffeh bir ortak geleceğin inşa
çabalarında gözle görülür darboğazların varlığı ve yaygınlığı
hakikaten de inkâr edilemeyecek boyutlardadır. Müesses uluslararası
düzen ahlaken, hukuken, vicdanen ağır sarsıntı geçirmekte; bu
sarsıntının sosyal, siyasal ve ekonomik sonuçları insanlığın
yaşadığı manevi krizle eklemlenince vahim bir dünya tablosu tezahür
etmektedir. Çivisi çıkan, zembereği kopan, meşruiyet temeli bozulan
bugünkü insanlık döneminden yegâne kurtuluş reçetesi, asıl anlamına
muvafık insan haklarına, faile ve fiile göre farklılaşmayacak
evrensel hukuk ilkelerine bağlılık ve riayettir. Şu çarpıcı hususu
bilhassa ve kaygıyla ifade etmek istiyorum ki, çocukların
katledildiği bir dünyanın medeniyet vaazı, hürriyet vaadi ham
hayalden öte bir anlam taşımamaktadır. İnsani felaketlere savrulmuş
bir dünyanın merhamet iklimi kurak, muhabbet iradesi bulanık ve
kuşkuludur. Soykırım suçunun alenen işlendiği bir dünyada insani
miras ve emanetlere saygı ve sadakatten bahsedilmesi eğer saflık
değilse ileri düzeyde saptırmadır ve hatta sapkın bir istismardır.
Milyarlarca insanın mağduriyet kapanına sıkışarak gelir, servet ve
eşit hak dağılımı adaletsizliğine gömüldüğünü dikkate aldığımızda;
aynı şekilde açlık, yoksulluk, zulüm, terör, göç ve diğer pek çok
sorunla boğuştuğunu hesaba kattığımızda küresel ve bölgesel
merkezli haksızlığın sürdürülebilir olmadığı net olarak anlaşılıp
teyit edilecektir. Dünyanın kaotik bir çıkmaza sürüklenmesine
karşın Cumhuriyet’in yeni yüzyılında Türkiye’miz müessir ve
müstesna bir görüntü çizmektedir. Türk ve Türkiye Yüzyılı hedefleri
umutları yeşertmiş, tarihin çağrısıyla istikbalin çehresini
aydınlatmıştır. Toplumsal ve siyasal istikrarı tahkim ve takviye
edecek ekonomik toparlanma ve serpilme dönemi de çok şükür ufukta
görülmüştür. Bu nedenle ülkemizde anormal hiçbir şey yoktur, hatta
normalleşme safsatalarıyla milletimizin sinir uçlarını tahriş
edecek gizli gündem teşrifatçılarına ikna olacak ve itibar edecek
de olmayacaktır. Gerçekleri çarpıtarak, fason teklifleri sıcak
tutarak, fiyaskoya dönmüş anlayışlarını münafık taktiklerle
kapatmaya çalışarak kendilerine siyasi nefes borusu açmaya
heveslenenlerin gayeleri boş, gayretleri boşunadır. Yumuşama
mesajlarına özenle saklanan ve sarılan yalan, dedikodu ve iftira
kampanyasının hangi sinsi emellere, hangi sakat hedeflere
odaklandığı az veya çok bellidir. Bir yanda yumuşaklık pozu veren,
diğer yanda meşrep ve müktesebatında taşıdıkları nefret ve öfkeyi
sağanak halinde yağdıran siyasi hasis ve hırçın zihniyetlerin
ikiyüzlülüğü bugünlerde utanç verici düzeylerdedir. Kutuplaşmayı
törpülemek yerine kurnazca tahrik edenler, husumeti örselemek
yerine bayağı şekilde taçlandırıp tasdikleyenler elbette
milletimizin gözünden ve gönlünden kaçamayacak aciz ve acıklı
durumdadır. Üstelik fitne/fesat kışkırtıcılığı yaparak kutlu
davamızı, fedakarlık ve iman numunesi camiamızı Türk düşmanlarının
siparişiyle sorgulamaya, yargılamaya ve terörize etmeye kalkanlar
Allah’ın şahitliğinde ifade ediyorum ki, bedelini adalet ve millet
nezdinde çok ağır ödeyeceklerdir. Hakkımızı, hukukumuzu savunmak
şeref konumuzdur. Ne hakkımızdan, ne hukukumuzdan, ne de
şerefimizden taviz verilmeyecektir. Puslu havada Müslüman mintanı
giyen iblisin şirret tuzakları boşa çıkarılacaktır. Dileğim ve
temennim, bayram günleri münasebetiyle herkesin bir vicdan
muhasebesi yapması, dürüst ve samimi şekilde gündemdeki meseleleri
ele almaları, sabır ve tahammül eşiklerimizi zorlama yanlışından
derhal dönmeleridir. Bayram demek barış, sevgi, hürmet, hatırlama
ve kardeşlik demektir. Ancak kardeşliğin veya barışmanın tek yanlı
olması akıl dışılıktır. Milli vuslatı siyasi vurgunculukla
kundaklamaya azmedenlere müsaade edilmeyecektir. Bayram sürecinde,
kendi iç dünyamızı, çevremizle kurduğumuz irtibat ve ilişki
ağlarını yüreklice değerlendirmeye ve yeni baştan tefrik etmeye
müştereken ihtiyacımız olduğu kanaatindeyim. Anlaşılmaktan ziyade
anlamaya, dayatmadan ziyade diyaloğa, kutuplaşmaktan ziyade
kucaklaşmaya, ihtilaftan ziyade irade ve istikbal mutabakatına
doğru kalıcı bir geçiş sağlam ve sahici adımlarla gerçekleşmelidir.
Ne var ki bahse konu bu geçiş kalıcı ve köklü olmalıdır. Kurban
Bayramı’nın ahlaki ve manevi zenginliğiyle yepyeni bir uzlaşma
sürecinin yollarını açabilir, karşılıklı saygı ve sevgiye dayalı
güçlü bir dönemin ihyasını da elbirliğiyle başarabiliriz. Ne kadar
birlik ve beraberlik içinde hareket edebilirsek o kadar güçlü
olacağımız özellikle bilinmelidir. Türkiye’nin ve Türk-İslam
medeniyetinin maruz kaldığı karanlık senaryoları tesirsiz hale
getirmek, üzerimizde oynanan oyunları bozup atmak her şeyden önce
milletimizin engin ve tarihi mukavemetine bağlıdır. Doğudan batıya,
kuzeyden güneye büyük bir aile olan Türk milleti; bayram şuuruyla,
adalet ve hakkaniyetin mihveri olduğunu her saha ve zeminde, bunun
yanında dosta da düşmana da ispat edecek dirayete, kabiliyete ve
kapasiteye fazlasıyla sahiptir. Türkiye ve Türk vatanı 85 milyon
Türk vatandaşının yeryüzü cennetidir. Ayrılmamızı, bölünmemizi,
birbirimize düşmemizi planlayan tüm odaklara verilecek en etkili
cevap tek ses, tek nefes, tek yürek, tek bilek halinde duruş
göstermektir. Çünkü biz Hakkari’de kesilen kurbanın duasını
Tekirdağ’da yapan, Şırnak’ta takdim edilen ikramı Ankara’da alan,
İstanbul’da uzatılan eli Batman’da tutan, Yozgat’ta akan gözyaşını
Mersin’de silen büyük bir milletin evlatlarıyız. Besmeleyle kesilen
her kurban, sıkılan her el, gülücükler saçan her yüz, hasret
akşamlarından sonra şafakla doğan her vuslat birliğimizin harcı,
dirliğimizin haysiyet kubbesidir. Kurban ibadetimizin kabulünü
Cenab-ı Allah’tan diliyorum. Şehit ailelerimizin, aziz
milletimizin, Türk-İslam âleminin mübarek Kurban Bayramı’nı
içtenlikle kutluyorum. Tüm babaların “Babalar Günü”nü tebrik
ediyor, en iyi dileklerimi sunuyorum. Yurt içinde ve yurt dışında
yaşayan aziz vatandaşlarımıza bilvesile saygı ve sevgilerimi
sunuyor, Hac farizası için kutsal topraklarda bulunan tüm
kardeşlerimizin ibadetlerinin kabulünü niyaz ediyorum. Dokuz günlük
tatil münasebetiyle yola çıkan, tatile giden veya sıla-i rahime
seyahat eden vatandaşlarımızın can güvenliklerini riske atmamaları
için trafik kurallarına harfiyen uymalarını hassaten rica ediyorum.
Bayramımız mübarek, devletimiz ve milletimiz var olsun diyorum.
Aziz vatandaşlarımı saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.”