Ünlü turizmci ve Delphin Hotels Yönetim Kurulu Üyesi Tolga Cömertoğlu, turizm sektörüne ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Cömertoğlu, “Delphin Hotels’in 2021’i nasıl geçirdiği, beklentilerinin gerçekleşip gerçekleşmediği” şeklinde soruya şu yanıtı verdi:

İKİ SENARYO HAZIRLANMIŞTI

“Delphin ailesi olarak 2020 pandemi yılından sonra 2021 yılı için iki tane senaryo hazırlamıştık: birisi çok kötü, tamamen kapanma senaryosu ikincisi de orta kararda mütevazi bir sezon senaryosuydu. Çok iyi bir sezona asla hazırlık yapmadık ve bunun senaryosunu da çıkarmadık. Çünkü bir anda pandeminin arkasından işlerin derhal düzene girebileceği ve herkesin koştura koştura tatile çıkacağını ya da bütün kısıtlamaların biteceğini düşünmedik. Dolayısıyla bizim hazırlamış olduğumuz ortalama senaryonun da üzerinde güzel geçen bir sezondan çıktık. Öte yandan, her ne kadar beklentimizin üzerinde bir senaryo ile karşılaşmış olsak da Delphin Grubu olarak (ki turizmin geneli de böyle) 2019 yılına göre geceleme sayımız yüzde 46,12, oda başına gelirimizse yüzde 38,67 oranında düştü.”

2021 FİYATLAMALARI 2019'UN ÜZERİNE YAPILDI

Oda başına gelirin gevelemeden daha az düşmesinin nedenini, “2020 yılı bir pandemi kriziydi, normal bir kriz yılına benzemiyordu. Sadece Türkiye, Antalya resort otelciliği değil Dünyadaki tüm turizm kuruluşları tamamen ve kısmi kapanmaya gittiği için bir rekabet unsuru veyahut baskısı altında fiyatlarımızı indirmek zorunda kalmadık. Dolayısıyla hem bizde hem de genel olarak turizm sektöründe 2021 fiyatlamaları 2019’un üstünde yapıldı” diye açıklayan Tolga Cömertoğlu, buna karşın bazı pazarlardan hiç misafir ağırlanamadığına dikkat çekti. Cömertoğlu, “Örneğin 2021’in büyük bir kısmında İngiltere pazarı tamamen kapalıydı. Antalya ve resort bölgelerinde ilk başta yer alan ülkeler 2019 yılında Almanya, Rusya, İngiltere, Romanya, Hollanda ve İsviçre iken 2021 yılında bu sıralamada İngiltere yerini Polonya ve Hollanda’ya kaptırdı. 2021 yılında Delphin Otellerini ve resort otelleri en çok tercih eden ülkeler sırasıyla Almanya, Rusya, Romanya, İsviçre, Polonya, Türkiye ve Hollanda oldu” diye konuştu.

'2022'DE TARİHİ CİRO' BEKLENTİSİ

Turizm sektöründe 2023’te 2019 seviyesine ulaşacağına dair genel bir kanaat var. Tolga Cömertoğlu’na bunun mümkün olup olmadığını da sorduk. Cömertoğlu bu hususta sektörden farklı düşünmüyor:

“2022 yılının hem ciroda hem de gecelemede tarihi 2019 sezonumuza eşit olacağına dair kanaatlere bende katılıyorum ama geçmiş yıllardan gördük ki hiçbir zaman büyük ve erkenden konuşmamak lazım. Sadece bölgesel değil günü geldiğinde global krizler de yaşayabiliyoruz. Maalesef 21. yüzyıl bize bunları test ettiriyor. Benim şahsi görüşüm de 2022 yılında 2019 yılındaki ziyaretçi sayısını yakalayabileceğimiz yönünde. Fakat 2019 misafir sayımızı yakalarsak cirolarımızın ve karlılığımızın 2019’dakinden daha fazla olacağı kanaatindeyim. Çünkü bir önceki sorunuzda da cevap verdiğim üzere Türkiye ve Türk turizmciliği global bir kriz olmasından ve bir rekabet unsuruyla, baskısı olmadığından dolayı fiyatlarını çok ciddi rakamlarda düşürmedi aksine arttırdı. Dolayısı ile artmış olan fiyatlarla aynı misafir sayısı 2022 yılında bize tarihi rekor sayılabilecek bir ciro elde ettireceği kanaatindeyim.”

'TURİZM GÜVENLİ LİMAN'

Turizm sektörünün yaşadığı en büyük sorunlardan biri de bilindiği üzere finansman. Özellikle pandemi döneminde sektörün finansman ihtiyacı iyice görünür hale gelmiş, turizm şirketleri bir yandan borçları yapılandırmak, bir yandan da yeni finansman için bankalarla masaya oturmuştu. Kriz yılında dahi borcunu ödemeye devam eden turizm sektörünün güvenli liman olduğunu ifade eden Cömertoğlu, “Esasında tüm finansman enstrümanlarının, Türkiye’deki ve Dünyadaki birçok yatırım enstrümanlarının ve kuruluşların en güvenli limanı olabilecek sektör turizmdir. Ülkemize döviz getirisi sağlayan ve elde ettiği gelirin yalanında yüzde 12’si ithalata bağlı olan turizm, özellikle güncel konjonktürde ülke ekonomisi için hayatı önemde. Turizmden elde edilen dövizin (bu bir ihracattır) yüzde 88’i ülke içinde kalmakta ve harcanmakta. Turizm gayrimenkulleri verilecek her türlü krediye veya (daha önce de bahsettiğim gibi) borsada kurulacak bir turizm endeksinde en yüksek kapital ve ipotek değerine sahiptir. Bugün oteller 2-3 masa, 4-5 bilgisayardan ibaret değildir. Çok ciddi gayrimenkullerin ve arazilerin üzerine, çok ciddi rakamlarla yapılmış demirbaş varlıklara sahiptir. Dolayısıyla belirtmek isterim ki turizm sektörü finans kuruluşlarının ve yatırımcıların, hele ki son günlerde, en güvenli limanıdır” diye konuştu. 

2019'DA TARİHİ GELİR SEVİYESİ

Turizm sektörünün daha önce yaşanan krizlerdeki performansını gören yerli ve yabancı ortaklı bankaların sektöre yardımda bulunduğunu ve borçlarını yapılandırdığını kaydeden Tolga Cömertoğlu,  “Turizm sektörünün çalışanları cabbardır, yüreklidir. Atlattığımız ilk kriz 2019-2020 Covid krizi değildir. Bundan hemen önce en yakın kriz 2016’daki yaşadığımız Rus uçağının düşürülmesi ve ülkeler arası siyasi gerilim krizleridir. 2016 - 2017 senelerinden bu krizde neredeyse cirosunun yüzde 50-60’ını kaybeden turizmci 2018 senesinde, 2015’in cirosunu yakalayıp 2019’da tarihi gelir seviyesine ulaşmıştır. Bundan daha önce Körfez Savaşı, deprem ve terör krizlerini yaşamış olan turizm sektörü, her büyük krizden sonraki sene bir önceki seneyi yakaladığı gibi 2 sene içerisinde de rekorlar kırmıştır. 2020 yılında gördük ki, küresel ve bölgesel krizleri turizmden daha hızlı atlatan bir sektör yoktur. Bu artık bankacılar, finans kuruluşları ve yatırımcılar tarafından da görülmüştür.” şeklinde konuştu.

'ÖZEL TURİZM ENDEKSİİ KURULMALI'

“Bankacılık ve yatırım sektörlerinin akıllı davranmasıyla, bundan sonra turizm sektörünün finansal krizi yaşayacağını veya bunu sorun edeceğini düşünmüyorum” diyen Tolga Cömertoğlu, turizm sektörünün tek finans kaynağının hala bankalar ve nadir yatırım şirketleri olduğunun altını çizdi. Cömertoğlu, “Artık borsamızda sadece turizm sektörüne özel bir turizm endeksi kurulmalıdır. Emin olun ki böyle bir endeks kurulursa Türkiye’nin karşılığı ipoteksel ve gayrimenkul olarak da çok kuvvetli krizlerden koşarak, savaşarak, rekorlarla çıkacak, güven veren bir endeksi olacaktır” değerlendirmesini yaptı.

Turizm sektörünün kullandığı kredilerle bu kredilerin içinden takibe takılanların oranı ile turizm sektörünün ülkeye kazandırdığı döviz girdisine ilişkin detaylar paylaşan Cömertoğlu, şu noktaların altını çizdi:

Birincisi; 2021 yılının 11 aylık döneminde Türkiye Cumhuriyeti’nde turizme açılmış kredilerin toplamı 191 milyar 854 milyon lira. Bu kadar büyük krizlere, tamamen kapanmalara, 2016’daki siyasal ve ülkeler arası krizlere rağmen sektörün takibe düşen kredi tutarı 8 milyar 262 bin lira yani yüzde 3,23. Türkiye’de bankalarla ve yatırım şirketleriyle çalışan sektörler arasında kredilerinin sadece yüzde 3,23’ü takibe düşen başka bir sektör yoktur. Bu yüzde 3.23’lük oranın büyük kısmı İstanbul merkezli turizm firmalarının turizm adı altında çekip diğer çalıştığı sektörlerde kullandığı kredilerin geri dönmemesinden kaynaklanıyor. Dolayısıyla turizm sektörü neredeyse yüzde 99’u düzgün bir şekilde ödenen bir kredi tablosuna sahiptir . Bu öyle bir önem göstermektedir ki krizlerde bile borcuna sadık, finansal yapısı kolay yıkılmayan ve ipotek karşılığı ciddi gayrimenkulleri olan turizm sektörü esasında Türkiye’nin en önemli ticaret ve ihracat unsurlarından biridir.

Turizm sektörü 2021 yılında bile Türkiye’ye 25-29 milyar dolar döviz girdisi sağlayacak ve bunun yüzde 88’i ülkemizde kalacaktır. Rekor senemiz olan 2019’da turizm ülkemize 51 milyar 747 milyon dolar döviz girdisi sağlamış ve bunun yüzde 88’i ülkemizde kalmıştır. Evet sanayimiz, tekstilimiz, başka ihracat alanlarımız da güçlüdür ama turizm haricindeki her türlü ihracat sektörü ve unsuru maalesef hammadde bağımlılığından dolayı ülkeye girdi sağladığı dövizin neredeyse yüzde 65’ini hammadde ithalatı için yeniden yurtdışına gönderiyor. Bu anlamda turizm candır! Bizler, maalesef turizmciler öncelikle turizmi kendi halkımıza anlatmalıyız. Geçmiş günlerde o kadar çok gördük ki aşılama sırasında turizme verilen öncelik veyahut sokağa çıkma yasağında turistlerin muaf tutulması, turizmin ülkemize faydasını bilmeyen, halkamız tarafından haklı olarak tepkiyle karşılandı. Bu neyi gösteriyor? Bırakın dışarıyı, biz turizmin önemini daha ülkemizde vatandaşımıza, ekmeğimizi paylaştığımız kendi insanımıza anlayamamışız.

'ÇOĞU ALIMI TÜRK TURİZMİ YAPIYOR'

Turizm ne olduğuna birkaç kısa örnek vereyim: Türkiye turizmi balıkçılığın yüzde 54,97’sinin gıda-içecek ve tütün üretiminin yüzde 33,66’sının, yaratıcı sanatların yüzde 11’inin rafine petrol ürünlerinin yüzde 10’unun gayrimenkulün tüm Türkiye’de yüzde 10,26’sının, taşıma için depolama, destek ve lojistiğin yüzde 9,57’sinin satın almasını Türk turizmi yapıyor.

'CARİ AÇIĞIN SİGORTASI TURİZM GELİRİ'

Türkiye’deki büyükbaş hayvancılığın en büyük alıcısı da Türk turizmidir. Kars’taki mandıracı bilmez ki ürettiğinin yüzde 60’ını, peynirinin, sütünün, yoğurdunun satın almasını Türkiye’deki özellikle de Akdeniz’deki resort otelciler yapıyor. İthalatı sürekli sıkıntılara yol açan domatesin, portakalın en büyük alıcısı yine Türk turizmidir. Öncelikle halkımıza beraber yaşadığımız, ekmek paylaştığımız vatandaşlara, insanımıza Türk turizminin sadece kültürel etkileşimle ülkeler arası bir kültür transferi yaparak değil, rakamsal olarak bu ülkenin ekmeğine kattığı faydayı göstermemiz lazım. Artık hükümetler de şunu anladı; cari açığın en büyük sigortası turizmden elde edilen döviz geliridir.

'İNSANLARIN BİZDE SOĞUMASINI ENGELLEMELİYİZ'

Bu kadar sağlam, ülkeye halka bu kadar faydalı, krizlerden savaşarak daha güçlü çıkan, Türk kültürünü ve misafirperverliğini dünyaya tanıtan turizm sektörünün kendine ait bir odasının olmaması bir diğer sıkıntımız. Her türlü sektöre sektöre saygım var ancak ülke ekonomisine turizmden daha az fayda saplayan sektörlerin bile odası varken biz hala normal ticaret odalarının altında, bir meslek kanunumuz olmadan faaliyet gösteriyoruz. Bunun için kimseyi suçlamıyorum ama diyorum ki “bu vatana, bu bayrağa ve bu millete olan faydamızı anlatmalı, tanıtmalıyız. İnsanlarımızın, vatandaşlarımızın sektörden soğumasını engelleyip bizleri yeniden sevmesini ve faydalarımızı görmesini sağlamalıyız.”

'TÜRK TURİZMİ 12 AYLIK ÇALIŞMA DÜZENİNE GEÇEMİYOR'

Asgari ücretteki artışın turizm sektörüne etkileri ile ilgili de değerlendirme yapan Tolga Cömertoğlu, 2021 yılında 4. bin 975 lira olan turizmdeki Ücret ortalamasının 2022 yılında 8 bin 64 liraya yükseleceğini söyledi. Cömertoğlu, “Asgari ücret ile çalışan arkadaşlarımız eğer işsiz kalırsa, Türkiye’deki bu asgari ücret artışına en hızlı yanıtı vererek istihdam yaratabilecek olan sektör turizmdir. Türk Turizmi bir türlü 12 aylık düzenli çalışma sistemine geçemiyor ama şu unutulmamalı; her türlü krizde ve önümüzdeki günlerde iş arayışının arttığı olası durumda turizmcinin kapısı bütün vatandaşlara açıktır. Türk turizmi yıllardır yurt dışından cüzi oranda çalışan getiriyor. Niye bizim paramızı elle paylaşalım? Niye turizm gelirinin yüzde 88’i yerine yüzünde 95’i ülkemizde kalmasın? Onun için benim düşüncem herhangi bir işsizlik artışı durumunda ki ümit ediyorum olmasın, lütfen devletimiz ve biz ticari unsurlar hep beraber el ele verip işlerini kaybeden arkadaşlarımızı turizm sektörüne kazandırmak için elimizden geleni yapalım. Her zaman söylüyorum Türk turizmi esasında ülke ticaretinin kahramanıdır.” değerlendirmesini yaptı.

Editör: TE Bilisim