Küreselleşen ekonomi ile beraber dünyanın genelinde ya da herhangi bir bölgesinde yaşanan olayların etkisi eskiye nazaran çok daha büyük çaplı ve çok daha etkili olarak gerçekleşmektedir. Dünya ekonomileri son iki yıldır pandeminin yarattığı ekonomik darboğazla uğraşırken son dönemde de yaşanan Rusya-Ukrayna Savaşı ile iyice zor bir duruma düşmüştür. Küreselleşme ile beraber ülke ekonomileri dış olaylardan ve dış haberlerden yoğun şekilde etkilenmeye başlamıştır. Güçlü ekonomiler bu dış etkenleri kendi araçları ile zayıflatabilirken, kırılgan ekonomilerde bu etkiler çok daha yüksek düzeylerde gerçekleşebiliyor.

Ülkemiz gibi iç riskleri yüksek ekonomiler küresel çapta yaşanan gelişmelerden yüksek oranda etkilenebiliyor. Ukrayna ile Rusya savaşının başlamasının ardından para piyasalarında önemli hareketlenmeler oldu. Batılı ülkelerin Rusya’ya karşı uyguladığı yaptırımlar sonucunda önemli ekonomik stres oluştu. Bu yaptırımlardan en etkilisi dünyada rezerv para birimi olan doların Rusya tarafından kullanılmasının kısıtlanmasıdır. Bu kısıtlanma bir anlamda Rusya’nın dünya ticaretinden soyutlanması demektir. Küreselleşme ile beraber dünyada Rusya çapındaki bir ülkenin küresel ekonomiden soyutlanması sadece Rusya için değil dünya için sorun teşkil edecektir. Bunun devamında Rusya’nın SWIFT sisteminden çıkarılması ile hem Rusya’ya hem de onun müttefiki olan ülkelere önemli bir ekonomik yaptırım tehdidi oluşturulmuştur.

Kuzeyimizde, Karadeniz’in ötesinde yaşanan bu savaşın en çok etkilediği ülkelerin başında şüphesiz Türkiye gelmektedir. Dünya genelinde artan emtia fiyatları, turizmde yaşanacak krizler ve tarımsal sıkıntılar ülkemiz üzerinde oluşan doğrudan etkilerdendir.

Savaş ile beraber artan fiyatlar birçok sektörde etkisini gösterdi. En çok etki gören sektörler enerji ve gıda sektörleri oldu. Dünya genelinde Rusya’nın önemli bir enerji üreticisi olması ve Ukrayna’nın hem enerji üretiminde hem de enerjinin taşınmasında önemli bir ülke konumunda olması enerji arzında sıkıntı oluşmasına sebep olmuştur. Zaten uzun zamandır enerji krizi ile uğraşan Avrupa için bu durum daha vahim sonuçlar doğurmuş ve Avrupa Birliği (AB) tarihinde görmediği enflasyon rakamları ile karşılaşmıştır.

Özellikle petrol ve doğalgaz fiyatlarında yaşanan fiyat artışları küresel ekonomide ülkelere önemli ölçüde ekonomik yük oluşturmuştur. Özellikle doğalgaz fiyatları son 10 yılın en yüksek seviyesini görmüştür. Bunun sonucu olarak Avrupa’da önemli fiyat artışları yaşanmıştır. Rusya’nın lider konumda olduğu ve dünya piyasaları için arz sorunu oluşturan bir diğer önemli kalem ise emtia piyasalarıdır.

Dünya çapında arz endişesi ise emtia fiyatları üzerindeki baskıyı arttırmaya devam etmektedir. Rusya’nın dünya çapında birçok farklı madende lider üretici olması emtia fiyatlarında önemli artışlara sebep olmaktadır. Özellikle altın ve paladyum madenlerinde Rusya dünyanın en önemli üreticilerindendir. Bunun yanında alüminyum, kobalt, çelik, bakır ve platin madenleri de Rusya’nın önemli üretim payı olan madenlerdir. Emtia fiyatlarında yaşanan artışlar küresel çapta birçok farklı ürünlerin fiyatları da hızlı şekilde yükselmiştir.

Örnek olarak paladyum madeni araç çiplerinde kullanılan önemli bir madendir. Bu sebeple paladyum madeninde yaşanan fiyat artışı sonrasında otomotiv sektöründe önemli fiyat artışları yaşanmıştır. Özellikle ülkemiz gibi otomotiv tedarik etmede sorun yaşayan ülkelerde bu tarz fiyata artışları önemli ölçüde etki etmektedir. Enerji ve emtia fiyatlarında yaşanan artışlar bizim ülkemiz gibi enerji ve emtia kalemlerinde dışa bağımlılığı yüksek ülkeler için ciddi oranda ekonomik yük oluşturmaktadır. Küresel çapta artan enerji fiyatları ülkemizde de önemli fiyat artışları oluşturmuş ve bu durum vatandaşın faturasında önemli oranda zam olarak etki göstermiştir. Enerji fiyatları beklenmedik şekilde artmış ve vatandaşlarımız astronomik enerji faturaları ile karşı karşıya kalmıştır.