ÜSTAD BOZUNTULARI, piyasalarda yaşananlara ağlıyorlar.

Ama açıkça demiyorlar ki;

"Bankalara zıpladık, üfelendik!”

"Kontrat shortladık, elimize VERDİLER!"

Onun yerine;

"SPK denetleseydi böyle olmazdı. Tu kaka aracı kurumlar. Pis spekülatörler." diyorlar. İnsanın oh olsun diyesi geliyor. Aha da diyorum: Oh olsun.

2014'den beri ÖZKAYNAK eriten tahtalarda işin ne ÜSTADIM?

Akıllı adam, çok özel durumlar hariç, bu tahtalarda mı oynar?

Kolay para kovalarsanız, böyle üfelerler sizi tahtalarda.

Borsanın kuralıdır;

"Kıçı açık gezene TECAVÜZ ederler!"

"Burası borsa, kim kime korsa!"

RİSK almazsan, taban tavan derdin olmaz.

Mis gibi hisseler var.

Onlarda takıl.

Ağlama.

KUMAR oynarsan, paranı elbette alırlar.

Deneyimli bir borsacı, mal alınan bir tahtanın tavan tavan gitmeyeceğini, bunun BANT DEĞİŞİM HAREKETİ olduğunu bilir.

Mal önce alınmıştır.

Ne kadar RİSK, o kadar TECAVÜZ.

Benim piyasalardan öğrendiğim budur.

Toplu iğne başı kadar risk almaya çalışırım ki, terslik olursa, en fazla o batsın elime.

Çuvaldız  kadar risk alırsan, onu çevirir makatına sokarlar.

Hiç ders de almıyorsunuz. 2-3 senede bir aynı hikaye.

Ve,piyasalarda sürekli terslik olur.

Piyasanın doğası tersliktir.

Yatırım yapıyorsan,sorman gereken soru;

"Hangi sokaktan geçersem,TECAVÜZE uğramam?"

Önemli olan tecavüze uğramamaktır.

Yoksa, çok PANDİK atacaklar, bazen AVUÇLAYACAKLAR.

Olacak...

Önemli olan tamamen bedeni kaptırmamak, ruh sağlığını korumak, kötü yola düşmemek.

Piyasalarda realist olmak lazım.

Ekranın diğer tarafındakiler, basit yapılar değiller.

ANALİZ sağlam olacak.

Yoksa GAZOZUNA ilaç katarlar, sabaha bir otel odasında çıplak uyanırsın.

Zaten ülkenin kendisi başlı başına RİSK. Bir de borsasında ekstra risk alınır mı?

2014'den beri bankacılık endeksi TECAVÜZ ürünüdür.

Ama bir de sanayi endeksi açın, Dolar bazında parayı korumuştur.

Çünkü, sanayi para kazanıyor. Döviz yürürken sanayi kazanır. Bankalar para kaybeder.

Bankalarda oynayanlar AHMAK.

Her şeyim vakti vardır. Vakti gelince oynarsın.

ABD'de devasa şirketlerin hisseleri -%50 açıp, üstüne bir %50 daha düşebiliyor.

Sert hareketlere SPK çağırmak, bir kere serbest piyasaya aykırı.

ABD'de devre kesme dışında hiç denetim yok, o da toplam harekete göre değil, zaman dilimine göre kesiyor.

- [x] Borsada kar yazınca marifet size, zarar edince devlete, millete. Yok öyle yağma. Hadi başka kapıya. Yallah.

Çin ve özel okullar:

Çin, eğitim sektörünü yirmi yıl önce özel kesim şirketlerine açmış idi. Şimdi gelinen noktada ortaöğretimdeki okulların neredeyse üçte biri özel kesime aittir. Ancak özel ve devlet okulları arasındaki rekabet devlet okullarını giderek aşağı çekmektedir çünkü özel okullar başarılı öğretmenleri transfer etmektedirler.

Transfer öğretmenlerle sınırlı değil; başarılı öğrenciler de transfer ediliyor. Bu transferler genel ulusal sınavlarda yüksek puanlar ve sonra da karlar getirmektedir. Geliri yüksek ailelerin çoğunluğu, çocuklarını özel okula gönderebiliyor, üstüne bir de  dersanelere ve özel ders veren hocalara önemli ek ödemeler yapabiliyor.

Bu da düşük gelirli aileler üzerinde önemli bir baskı ve gerginlik yaratıyor. Genel sınavlarda iyi not alıp tercih edilen yüksek okullara gidebilmek Çinli dar gelirli aile çocukları için bir kurtuluş yoludur. Fakat bu yol eğitim için ek harcama yapamayan aile çocukları için kapanmış görünüyor.
Dolayısıyla sorun yalnızca ekonomik ve sosyal değil, siyasi boyutu da var. Dar gelirli aileler siyaseten çok tepki duyuyorlar.
Çin, bu durumda ortaöğretimde özel okulları ve faaliyetlerini sınırlamaya başladı. Şimdi özel yerine devlet okullarını destekleyen yeni bir eğitim reformu başlamış durumda. Reformun üç amacı var.

1) Eğitimi bir kamu malı olarak yeniden tesis etmek, bu amaçla özel şirketleri sektörden çıkarmak veya onları çok sınırlamak. Böylece okullar için fırsat eşitliğini, öğrenciler için sosyal hareket olanağını tekrar yaratmak.
2) Büyük sermayenin eğitim sektöründe çarpıklık yaratmasına ve finansal baskılar kurmasına engel olmak.
3) Sağlıklı ve verimli bir eğitim ortamı sürdürmek ve böylece gençlerin baskı altında kalmadan en iyi çabayı göstermelerini sağlamak.  

Çin, eğitimi büyük ölçüde bir kamu malı olarak koruyan Finlandiyanın bu alanda çok başarılı olduğuna dikkat çekiyor. Devlet okullarının bu ülkede çok başarılı olduğunu teslim ediyor.
Benzer bir deneyimi İsveç yaşamış görünüyor. İsveç, devlet ve özel ortaöğretim okullarına bir kupon sistemi uyguluyor. Bu sistemde yerel yönetimler okullara öğrenci başına kupon verip karşılığında ödeme  yapıyorlar.  

Özel okullar fırsatçılık yapıp daha başarılı ve daha çok sayıda öğrenciyi çekiyorlar. Bu sistemden büyük karlar ediyorlar. Şimdi İsveç bu özel okul deneyimini sonlandırmak istiyor.

Faiz patikası üzerine manifesto..

Kahrolası faiz lobicileri: Düşük faiz küme yarar? Tabii ki zenginlere, servet sahiplerine. Düşük faiz fakirin ve artık yok olmuş orta kesimin temel ihtiyaç olan eve bile sahip olma ihtimalini almak demektir. Kredi garanti fonu aracılığıyla ya da selektif yöntem dahil açılan düşük faizli krediler batması gereken zombi şirketlere ve sermayeye geniş halk kitlelerinin cebinden enflasyon vergisi yoluyla haksız servet transferi yapmak demektir. Fakirler ve garibanlar sizi düşük faizle istihdam yaratıyoruz diye açlığa mahkum ediyorlar. Kaldı ki ortada ek istihdam yok artık. Olsa da karın doyurmuyor. Düşük faiz zengini daha zengin fakiri daha fakir geniş halk kitlelerini köleliğe mahkum etmektir.

Faiz niye yükseltilir? Enflasyonun bir tık üzerinde tutulur ki, insanlar birikimlerini değerlendirirken, farklı enstrümanlara yönelmesinler, o para biriminde kalsınlar ve toplanan mevduat da reel sektöre kredi olarak yönlendirilsin, bu sayede üretim yapılsın ve yaratılan zenginlik ve refahla da enflasyonda gevşeme olsun. Normal şartlar altında budur. Böylesi dönemlerde ise ekstradan kredi kullanımı azalsın ve talebin frenlenmesiyle aşırı tüketim önlensin ve bu da enflasyonla mücadeleye katkı sağlasın diye düşünülür.

Fakat siz bizdeki gibi üretim yerine ithalatı tercih eder, kamu gelirlerini buradan sağlamaya yönelir, üzerine de faizi düşük tutup, borçlu halinize bakmadan finansmanı da yabancı paraya muhtaç hale getirirseniz, ekonomiyi soğutmadığınız gibi, dövizi zıplatır, enflasyona olumsuz katkı yapmasına neden olur, piyasa faizleri daha yüksek olduğu için üretimi de finanse edemez, maliyetlerin yükselmesine neden olur, bir yandan da insanların satın alma gücünü eritirsiniz.

Tartışma bu kadar basitken, bir şalter mantığıyla ‘faizi yükselttiler ama enflasyondan kurtulamadılar’ diye embedded habercilik yapmak da nedir? Nedir biliyor musunuz? Bakın Fransız yönetmen, senarist, oyuncu Sacha Guitry’nin bir sözü vardır; yanıtı ondan gizli. Der ki: “Cehalet her zaman, kendisine hayran olmaya hazırdır.”

Not 1: Tek adamın yönettiği ülkelerde sefalet halkın kaderidir. Ruslar şimdi bu gerçeği sonuna kadar yaşayacak.

Not 2: Kuşları benzersiz yapan şey uçmak hakkında düşünmeleri değil, uçmalarıdır.

Not 3: Biz olmayı başarıyor isek bunun sebebi, yalnızca başkalarının bizi başkalaştırmak için giriştikleri faaliyetleri kökten ve kalben reddedişimizdir. (FRANTZ FANON / Yeryüzünün Lanetlileri)

Not 4: Bilmeyenler için özet bilgi. Wattpad, internetten kitap yayınlayabildiğiniz bir sistemin adı. Bu sistemin hem yazarları hem de okurları genellikle 18 yaşının altında çocuklar ve inanması güç bir popülerliğe erişmiş durumda Wattpad sistemi. Üstelik her türlü denetimden beri. Ve daha da üstelik, bu sistemde çok okunan kitapları yayınlayan yayınevleri kıyamet gibi.

Küçücük bir araştırmayla “çok okunan” bir Wattpad romanından bir paragraf buldu arkadaşım. Özür dileyerek alıntılıyorum: “Ben 18 yaşındaydım, o 34. Aramızda 16 yaş varken bu ilişki imkânsız gibi gözükebilirdi ama değildi. Yaş önemsizdi. Edebiyat öğretmenim benim hem babacığım hem sevgilim olabilirdi.”

Bahsettiğimiz düzlem tam da bu düzlem anlayacağınız. Korkunç bir yere gelmiş iş yani.

Not 5: Çivinin başına isabet ettiremeyenden ona hiç vurmaması rica edilmeli.

Gezgin ve Gölgesi,  Nietzsche

Not 6: Ruslar kaybetti. Bu nasıl oldu ? Amerikan ajanları Ukrayna'da direnişi öyle bir organize etti ki Ruslar dağıldı. Peki Rusları yenen Fuller'in başında olduğu bu ajanlar 15 Temmuz'da neden başarısız oldu ? Başarısız olmadı ki. Amerika'nın en başarılı işiydi o.

Not 7: Hayat öylesine pahalı hale geldi ki indirimli ürünler bile talep görmüyor. Muzun kilosu 24,5’ten 17,90’a iniyor. Muza yaklaşan yok. Muzlar tezgâhta çürüyor. Ayakkabı fiyatları, sezon yeni başlamasına rağmen aşağı çekiliyor, yabancı dışında alan yok. Halkın alım gücü diplere gerilerken ülke yabancının açık büfesi.

Yakın bölgelerin ucuzluk pazarı olduk. Gelip alıp gidiyorlar. Biz yine hayat pahalılığı ile kalıyoruz. Dünyanın bir milyoncusu olmuşuz da haberimiz yok. Kendi ülkende sığınmacı haline düşmek, bu olsa gerek…