Son hafta piyasalar için çok hareketli geçti ve tüm dünyanın beklediği Amerika Merkez Bankası FED (Federal Reserve) faiz kararı açıklandı. Karar beklentiler doğrultusunda faiz artırımı olarak gerçekleşti ancak artış oranı beklenenin çok üzerinde açıklandı. FED 75 baz puanlık faiz artırımı ile güncel faiz oranlarını yüzde 1,50 ile 1,75 arasında bir seviyeye çıkardı. Alınan bu artış kararı faiz oranlarında 1994’den beri tek seferde yaşanan en sert artış olarak tarihe geçti.

  FED kamuoyuna açıkladığı karar metninde Federal Açık Piyasa Komitesi tarafından en yüksek seviyede istihdam sağlanması ve uzun dönemli enflasyon
beklentisinin yüzde 2 seviyesine gerilemesinin planlandığını vurguladı. Bu denli rekor seviyesinde yaşanan faiz artışının asıl sebebi son dönemde yaşanan yüksek enflasyonun devamlı olarak yükselme ivmesi içerisinde olması sebebiyle yarattığı artış baskısıdır.
  Artan bu baskı sonucunda ABD ekonomisinde piyasanın denge fiyata ulaşabilmesi için faiz artışı kaçınılmaz oldu. Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD), daha önce açıklanan enflasyon verileri son 40 yılın zirvesini gördü ve yıllık bazda enflasyon yüzde 8,6 seviyesine yükseldi.
  Mart ayında yüzde 8,5 seviyesinde olan enflasyonun Nisan ayında yüzde 8,3’e gerilemesi piyasa için umut verici olmasına rağmen Mayıs ayında özellikle enerji, gıda ve barınma kalemlerinde yaşanan hızlı artışlar sonucunda tüketici fiyat seviyeleri yeniden yükselişe geçti.
  Özellikle gıda fiyatlarında enflasyon seviyesi yüzde 10,1 seviyelerine kadar yükseldi. Piyasalar üzerindeki enflasyon baskısı Covid-19 pandemisinin yarattığı kriz ortamından itibaren hızlıca yükselme eğilimine girdi ve 2022 yılı içerisinde dünya çapında yüksek bir ivme kazandı. FED bu artışı frenlemek için 2021 yılının son aylarından itibaren varlık alımlarında önemli ölçüde
bir azaltmaya gitti ve aslında faiz artışı için zemin hazırladı.

  Kısaca varlık alımı kavramını açıklayacak olursak, ülke ekonomisinin hareketlendirilmesi amacıyla piyasada likidite oranını
arttırmak için yapılan piyasa operasyon hamleleridir. Merkez bankaları tarafından piyasadan tahvil satın alınması gibi işlemler ile piyasaya para aktarılması işlemleri ile piyasadaki likidite oranı arttırılır.

  Tabi ki bu durum para arzının artması ile enflasyonist bir etki yaratır ve ivmelenme başlar. ABD özellikle 2020 yılında yaşanan pandemi krizinin etkisini azaltabilmek için piyasaya yüksek orandan para arzı sağladı ve yaşanan bu dolar bolluğu enflasyonist etki yarattı.
  FED varlık azaltımı kararları ile piyasadaki para bolluğunu azaltmayı ve enflasyonist etkiyi azaltmak istemektedir. Bu sebeple geçen seneden beri aldığı varlık azaltım kararları ile faiz artırımına gerekli ortamı hazırladı. Mart ayından itibaren ise hızlıca faiz artışı kararları verilmeye başlandı. Aynı anda FED bilanço küçültmeye yönelik hamleler ile de enflasyona ve para bolluğuna müdahalesini arttırdı.