İşte Bakan Soylu'nun açıklamalarından önemli satırbaşları:

ÖLÜMLÜ KAZALAR YÜZDE 61 AZALDI

Bayramın hemen akabinde bir kaç bayramı birlikte yaşadık. 1 Mayıs İşçi Bayramı vardı. Türkiye'nin her yerinde büyük bir coşkuyla kutlandı, olaysız... Tam da bir bayram havasında geçti. Bayramda da biz huzur olsun, herkes ağız tadıyla  bayram geçirsin diye bakıyoruz. Bu bayram öyle geçti. Hiç olay olmasın, trafik kazası olmasın isteriz ama hayatın olağan akışının getirdiği süreçler var. Bu yıl trafik kazalarında aldığımız tedbirler çerçevesinde 209 bin civarında personelimiz sokaklardaydı. Vatandaşımız bu konuda kurallara geçmiş bayramlara nazaran daha fazla riayet ediyor. 2020 - 2021 bayramları pandemiye geldi, çok fazla yoğunluk yoktu. Onlara yönelik bu bayramda çok ciddi bir yoğunluk sözkonusuydu. Son 10 yıla bakarak yüzde 61 kazada ölümlerde azalma oldu. Kaza sayısından yüzde 37 azalma oldu. Bu bizim açımızdan aldığımız tedbirlerin karşılığını görevildiğimiz bir süreç. 

Yüz binde 13 idi 2010'da Türkiye'deki kazalarda her yüz bin kişi başına ölüm oranı. Şu anda yüz binde 6.2. Yarısından daha aşağıya düşmüşüz. Yolların, arabaların  standardı, havalimanları... Bütün bunlar eşgüdüm içerisinde... 5362 ile kapatmışız geçen yılı. Minimum 2 binin üzerindeki insanın ölmediğini düşünün 2017'den itibaren. 2022 yılında 99 yaya ölümümüz olmuş. Maalesef 47'si yaya geçitlerinin dışından geçmeye çalışan yayalarımızın hataları... Neredeyse yüzde 50'si. Sadece 5 tanesi sürücü kusurundan kaynaklanmış. Daha fazla trafik olmasına rağmen ölüm sayısı yüzde 61 azalmış oldu. 

HIZ LİMİTLERİ ARTACAK

Sayın Cumhurbaşkanımıza arzettiğimizde 'Devam edin' dedi. İçişleri Bakanı'nın hız limitlerini yüzde 20 artırabilme imkanı var. Standardımız karayollarının standardıdır. 1 Temmuz itibari ile böyle bir çalışma yapıyoruz. Ulaştırma Bakanı ile de görüştük. Onlar da standartları ilgili yollarda karşılayabileceklerini söylediler. Hız limitlerini biraz daha artırıyoruz. 120 artı idari yaptırım sınırı var otoyol ve otobanlarda, 132 km şu anda. Bir Kuzey Marmara Otoyolu'nda çalışıyoruz, 1 Temmuz'a yetiştirme gayreti içinde olacağız. 120 km'yi 140'a, idari yaptırım da 154 km olacak. 154 km hız yapabilecekler. Ama bu 154 km hız yapsınlar demek değildir. Kuzey Marmara Otobanı, İstanbul- İzmir ve Ankara -  Niğde otoyolu. Bunların standartları bunu kaldırabilecek seviyede. Diğerlerinde de 10 km'yi kullanıyoruz bunların da ayrıca kendilerine ait 10 km opsiyonları var. Şanlıurfa'dan Edirne'ye kadar otoyolda kullanma imkanına sahip olacak. Karayolları bazı yerlerde işaretleme yapacak. 

Bölünmüş yollarda da ayrı bir şey getiriyoruz. Giresun'dan girdiniz, Ordu'ya çıktıız. Bütünleştirmeyi, sürücünün kafasını karıştırmayacak, şurada ne kadardı, tabelaya bakayım... Standardizasyonu da önümüzdeki günlerde sağlayacağız.

SIĞINMACILAR 

Dünya tarihinin önemli göçlerinden birini hep birlikte yaşıyoruz. Afganistan'daki göçün sebebi biz miyiz? Biz değiliz. Suriye iç savaşını biz başlatmadık. Ya Lübnan, ya Orta Asya... İnsanlar iç savaş varsa, yoksulluk varsa, eğer bir taraftan sağlığa, eğitime, suya, gıdaya erişemiyorsa bu insanlar ne yapacaklar? Nasıl bir hayat tanzim edecekler. Bunları Türkiye'nin hukuk sistemini hadsiz şekilde eleştiren ABD yaptı. Kimlerin kimlerin operasyon çocuğu olduğunu, elemanı olduğunu hepsini çözdük. Dışardan da uğraşılıyor ama içerden de büyük gayret sarfediliyor. 2023'te seçim var. Siyasi partilerin ne yapması lazım. Bu durumu dejenere etmeleri lazım. 2019'da dejenere ettiler, belediyelerin bir kısmını kazandılar. Peki göç konusunda ne yaptılar? 2023 seçimleri geldi. AK Parti'yi, Cumhur İttifakı'nı zora düşürecek bir pozitif katkı ortaya koymayacak, 'Göndereceğiz insanlar ölürse ölsün' diyecek. Hadi Halep'e gönder de göreyim. Şu anda da Esad diyor ki 'Gelsin'... Kim gidiyor? Herkes canından korkuyor. Şu anda orada demokratik kıyım var. Biz neredeyiz? Nereye gönderecekler, hadi göndersinler. İnsanlar neden çadırda dursun, insanlar neden gıda paketlerine ihtiyaç duysunlar. Bundan 2.5 yıl önce İdlib'e gittiğimde orada kendime gelemedim. Hala kendime gelemedim. Yetim çocukları var oturduğunuz masalarda. Babaları yok, kiminin annesi yok. O insanlar çadırda, yokluk içinde yaşıyor. 

AMANOSLAR'DA BİR TERÖRİST YA VAR YA YOK, ARIYORUZ ONU DA BULUCAĞIZ

Türkiye içerisinde etrafındaki coğrafyada Türkiye'ye gelebilecek misafirlerimize karşı algı oluşturup Türkiye'de bize saldırıyorlar ve turizmin önünü bir şeilde kesmek isteyenlere karşı bir anlayışı serbest bırakmamızı istiyorlar. Birincisi seçim, ikincisi üretim ekonomisi, üçüncüsü Ortadoğu'dan gelebilecek turistti, dördüncüsü ise güvenli bölgeler. Zeytin Dalı Harekat bölgesi, Fırat Kalkanı Harekat bölgesi, Barış Pınarı Harekatı Bölgesi, bölgede 8 bin kilometre karelik alanda şu anda güvenli alan oluşturmuşluğumuz sözkonusu. Afrin'den çıkmamızı Kılıçdaroğlu istiyor. Çıkalım Afrin'den. Hataylılara, Anteplilere buradan söylüyorum, Osmaniye ve Kilislilere, Adıyamanlılara söylüyorum. Buradaki dağların adı Amanos Dağları'dır. Bir terörist ya var ya yok, arıyoruz onu da bulucağız. Geçen gün 2 kişiyi götürdük, kimseye bir şey söylemedik, açıklamadık. 2023 seçimini kırmızı boğa görmüş gibi saldıranlara söylüyorum, güvenli bölge ile Türkiye ve buradan başka ülkelere geçebilecek kaçak göçmenlere yönelik orada kendilerine ait korunma bölgesi olarak değerlendiriyor Türkiye. Afrin'i bırakalım, Amanoslar'da nelerin olacağını hep birlikte seyredelim. 

BU İNSANLAR ÇİFTETELLİ OYNAMAYA GELMİYOR

Bu insanlar buraya çiftetelli oynamaya gelmiyor. Bu insanlar oradan kaçmışlar. Biz bunlarla aynı milletin insanlarıydık. 711 kişinin denizde cesedini almışız. Bu insanlar nereye gitmek istiyor? Avrupa'ya gitmek istiyor. Savaştan, yoksulluktan ve öldürülmekten kaçıyor. 

BİR MİLYON İNSAN GİDİNCE İSYAN EDECEKLER

Fabrikanda Suriyeliyi çalıştır, sömür, sigortasını yaptırma. Sonra ayak ayak üstüne at, 'Ne olacak bu Suriyelilerin hali' de. Bir milyon insan gidecek. Kim isyan edecek biliyor musun? O iş sahipleri. 

SURİYE'DEKİ İÇ SAVAŞA SIRTIMIZI DÖNEMEZDİK

Biz Suriye'deki iç savaşa sırtımızı dönemezdik. 2011'den beri Türkiye bir göç politikası oluşturdu. 

BÖYLE BİR RAKAM YOK

Bu dezenformasyonlardan bıktık. İstanbul'da toplam şu anda 500 bin kayıtlı Suriyeli var. İstanbul'da diğer rakam ikametli ve yabancı, yani bunda öğrenciler de var, yabancı firmalarda çalışanlar da var. Bunda mülteci olarak uluslararası korumada gelenler var. Böyle bir rakam yok. Valiliğin açıklamasında ikametliler de var. Özbekistanlı, Ukraynalı da, Alman da İrlandalı da var.  

TÜRKİYE'DE 3 MİLYON 760 BİNİN ÜZERİNDE SURİYELİ KESİNLİKLE SÖZ KONUSU DEĞİL

İkamet izniyle kalan yabancılar 1 milyon 417 bin. Uluslararası korumada 320 bin kişi var. Bunun 4 milyon 100 bini mülteci diyebileceğimiz yabancı var. Türkiye'de 3 milyon 760 binin üzerinde Suriyeli kesinlikle söz konusu değildir. 122 bin kişiyi pasife aldık, 2 yıldır pasifte. Onlara Türkiye'nin hiçbir yerinde rastlamadık. Biz son 5 yılda 323 bin kişiyi kendi ülkelerine deport ettik. Kaçak Türkiye'ye girmiş, bir kısmı sınırlardan giriyor ama Almanya'ya da Sırbistan'a da giriyor.  Gönüllü geri gönderme 500 bin Suriye'ye gönderdik. 641 bin 487 kişi de denizlerden ve karadan Avrupa'ya geçti. Bunlar tespit ettiklerimiz, edemediklerimiz de var. Son 5 yılda 1.5 milyon kişi Türkiye'den ayrıldı. 

İNSANLIKLA ALAKASI YOK

Bizim şu anda 80'nin üzerinde eğitim verdiğimiz dairemiz var; Siber Suçlarla Mücadele Dairesi... Bu film bir edepsizliktir, yalandır. Sosyal medya üzerinden toplumu tahrik etmeye çalışan, direkt hükümeti hedef alan bir saldırıyla karşı karşıya. Saldırıyı yapanların yüzde 41.54 bot hesap, makine yani. Diğer isimli olup sahte hesaplar yüzde 58.46. Bir kamuoyu oluşturup bot hesaplarla bunu sağlamak. İstiklal Caddesi'nde kıyamet kopuyor yılbaşı görüntüsü... Bizim vatandaşımız. 

Sessiz İstila diye bir film. Bu filmle birlikte Suriyeliler Türkiye'yi istila edecek ve biz yaşamayacak hale geleceğiz algısını ortaya koymaya çalışıyor. Bunların insanlıkla falan alakası yok. Hayvandan aşağı deniyor, bunlar böyle tipler. Bizim dışımızda 4 milyon 100 bin sığınmacı var.  Burada meseleleri yalan üzerinden değerlendirip insanları birbirine kırdırmaya yönelik hayvandan aşağı pozisyon alınmaz ki. Ada vapuru görüntüsü, Ada vapurunda Afgan istilası diye lanse etmişler. İnsanlık sıfatından çıkmış olanlarla karşı karşıyayız. Lübnan'da çekilen görüntülerin Türkiye diye servis edilmesi... 

HEPSİ BİR MERKEZDEN YÖNETİLİYOR

Böyle yüzlerce operasyon çocuklarının paylaşımı var. Sosyal medya üzerinden bunu sağlarsak Türkiye'yi karıştırırız gibi bir anlayışı ortaya koymaya çalışıyorlar. Bu dünyanın öteki dünyası da var. Allah muhafaza biz de bu işlerle karşı karşıya kalabiliriz. Hepsi bir merkezden yönetiliyor. Batı eksenli AB, Amerika eksenine bakabilirsiniz. Büyükelçilikler içindeki operasyon çocuklarına bakabilirsiniz.

AB, TÜRKİYE'NİN GÖÇMEN DEPOSU OLMASINI İSTİYOR

Avrupa Birliği, Türkiye'nin göçmen deposu olmasını istiyor. Bizim yaptığımız insanilik yetmiyor, tam tersini istiyorlar.  Sessiz İstila filmini adam kendisi fonladığını söylüyor. Bu yargının işi. Yargı diyecek ki sen fonladıysan bu filmi bu para nereden geldi. Ruşen Çakır gibi sen de ABD'den Türkiye'yi karıştıracak vakıflardan mı para aldın? Bunlar birilerinin çocuğu olmuşlar, bu ülkenin çocuğu değiller. Soros gibilerin çocukları olmuşlar.

İETT OTOBÜSÜYLE SEÇİM KAMPANYASI YAPMAKLA KARIŞTIRIYORLAR BU İŞLERİ

Geçen gün İdlib'e gittik, 57 bin ev teslim ettik, 10 bin ev yapılıyor. 100 bin sayısına çıkacak. Fırına gittik, 100 bin ekmek üretiyor. İETT otobüsüyle seçim kampanyası yapmakla karıştırıyorlar bu işleri. Bu işler için insanlık lazım. Biz orada 57 bin ev tamamlandı, hepsi bağış... Benim de var, Sayın Cumhurbaşkanımızın da valililklerin, derneklerin, iş adamlarının da var. Her birinin kendilerine ait katkıları var. İnsanlık biraz maliyetli, bunlar maliyetlere katlanmayacak tipler. 

İDLİB'TE YAPTIĞIMIZ BRİKET EVLERİN HEPSİ BAĞIŞ

Biz kime nasıl bakacağız bilmiyorum da biz şu anda Afganistan'a, Ukrayna'ya, Filistin'e, Yemen'e, Bangladeş'e insani yardım gönderiyoruz. Türkiye, dünyada insani yardım yapan birinci ülke, son dört yılın birinci ülkesi... İdlib'te yaptığımız briket evlerin hepsi bağıştır. 

Editör: TE Bilisim