Abidedeki tören, Türkiye Cumhuriyeti adına Bakan Ersoy'un anıta ay yıldız motifli çelenk sunmasıyla başladı. Saygı duruşunda bulunulması, tören kıtası tarafından saygı atışı yapılmasının ardından program, İstiklal Marşı eşliğinde göndere Türk bayrağının çekilmesiyle devam etti.

Törende konuşan Bakan Ersoy, "Çanakkale Zaferi olarak tarihin sayfalarına şanla kaydettiğimiz büyük mücadelenin ikinci safhası olan kara savaşlarının başlamasının üzerinden tam 107 yıl geçti. Bir yıl dönümünde daha daima rahmet ve minnetle yâd ettiğimiz aziz şehit ve gazilerimizin huzurunda bir araya gelmiş bulunuyoruz" ifadelerini kullandı.

BAKAN ERSOY TÖRENDE KONUŞTU

Bakan Ersoy şunları kaydetti: "Asla eksilmeyen bir gururla ve yaşananları anlatmak, doğru ve eksiksiz anlaşılmasını sağlamak sorumluluğuyla Çanakkale Savaşları’nın milli ve manevi mirasını dilimiz döndüğünce paylaşmak gayretindeyiz. Çanakkale, tek vücut olmuş Türk milletinin birlikte atan kalbi, beraber yürüdüğü yol, her şeyini feda etmeye hazır olarak kenetlendiği inanmışlıktır. İnsanın hayatına yön veren, neden yaşadığına dair farkındalığıdır. Bu farkındalığı edinenler seçimlerinde tereddüt etmez, pişmanlığa düşmez. Burada vatanını savunanlar ne için yaşadıklarını, hayatın nelerle anlam kazandığını ve neler kaybedildiğinde bu anlamın da yitip gittiğini çok iyi biliyorlardı. Ondan dolayı Osmanlı coğrafyasının dört bir yanından gelip omuz omuza verenlerin ve geri dönmeyi düşünmeyenlerin zaferidir. Çanakkale, medeniyetimizde insana verilen değerin, insan hayatına duyulan saygının en uç koşullarda bile esnemediğinin, savaşın yıkımına şahit olan gözlerin yine de insana bakışının değişmediğinin belgesidir.

"BİRİLERİ DÜŞMAN PROFİLİ ÇİZMEYE DEVAM EDİYOR"

Bunun aksini söyleyenlerin yalanları da Çanakkale cephelerinin gerçeği karşısında mağlup olmuştur. Bakınız Avusturalya’dan, Yeni Zelanda’dan başlayarak Mısır’a kadar adım attıkları her yerde Anzak askerlerine, 'Türkler kötü, acımasız ve zalimler. Değerlerinizin, inançlarınızın düşmanı ve uygar dünya için tehlikeliler' diyorlardı. Kulaklarınıza tanıdık geliyor değil mi? Özellikle burada Mehmetçikle yan yana yatan yabancı askerlerin akrabalarına sesleniyorum. Televizyonunuzu açtığınızda, haberleri, tartışma programlarını, milyonlarca dolarlık filmleri ve dizileri izlerken kulağınıza benzer cümleler takılıyor değil mi? Birileri sizler için düşman profili çizmeye devam ediyor. O zamanlar Türkler idi, şimdi çerçeveyi daha da genişlettiler.

2 milyara yaklaşan nüfusuyla İslam dünyasının sizin düşmanınız olduğunu söylüyorlar. Atalarınız gerçekleri binlerce kilometre aşıp Türklerle yüz yüze geldiğinde ve maalesef savaşın yıkımı içinde görebildiler. Onlara söylenenlerin aksine Türkler düşmanın yarasını saracak derecede merhamet ve hoşgörü sahibiydi. Savaş alanında bile eğer seçeneği varsa öldürmek yerine yaşatmayı seçiyordu. Sayısız askerin ve komutanın anılarından, mektuplarından, günlüklerinden bu örnekleri çoğaltabilirim. İstanbul’da Türk askerlerinin omuzunda taşınarak törenle gömülen Avusturalyalı askerden, cephede Anzaklar tarafından bir arkadaşları ölmüşçesine özenle defnedilen Türk askerine kadar bu topraklar bambaşka insan hikayelerine şahit olmuştur. Peki sonuç nedir diye sorarsanız, savaşa gelirken 'Ağza alınmaya değmez Türk' ifadesiyle tanımladıkları insanları 'Düşmanımız, dost Türk' gibi durum ve duygudaki tezadı, değişimi anlatan bir söylemle anmaya başlamışlardır. Ve bu sözün içi gerçekten de doludur."

"ONLARIN GERÇEKLİĞİ KARŞINIZDA DURUYOR"

"Ne zaman birileri sizi nefretle, öfkeyle, ayrımcılık ve ötekileştirme duygularıyla doldurmaya çalışırsa o yalanları alın bu mezarlara gömün ve size gerçeği miras bırakan atalarınızın hatırasını onurlandırın. Hemen her yıl dönümünde dile getirilen Anafartalar kahramanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Anzak askerlerinin annelerine yazdığı mektuptaki ifadeleri de unutmayın. O ifadelerin sıradanlaşmasına izin vermeyin. O mektubun bir iyi niyet ve nezaket göstergesi olmasının ötesindeki anlamının farkında olun. O sözler Mehmetçik ve Anzaklar gibi savaşı cephede yaşayıp, kaybedilen canların acısını kalbinde hissedenler ile savaşlardan, kutuplaşmalardan, ölümlerden beslenenler arasındaki ruh ve karakter farkıdır. Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar. Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar, gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlâtlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır. Savaşlar cephelerde başlar, yüreklerde devam eder.

Dünya bugün bu gerçeğin pençesinde ayrışmanın, ötekileştirmenin sebep olduğu insan dramlarıyla sarsılmaktadır. Maalesef insan hayatının değerini sarı saçlı, mavi gözlü olup olmadığıyla ölçen ırkçı zihniyet hastalık gibi yayılmaktadır. Yarattıkları ve besledikleri bu anlayışla sebep oldukları yıkım ve gözyaşının kendilerine ulaşmayacağını sananlar, bilin ki ne olup bittiğini bile anlayamadan tutuşturduğunuz ateşin içine düşeceksiniz. Kimse bu gerçeği göremeyecek kadar cahil ve tarihten bihaber olamaz. Sadece umursamıyorlar. Ama biz umursuyoruz. Dil, din, renk, kültür ayırmaksızın insan paydasında buluşan, birbirini tanıyan, anlayan ve hoşgörü içinde birlikte yaşayan bir dünyayı kurmak zorundayız. Aksi takdirde ne olacağını görmek isteyenler dünyanın geldiği duruma baksın ve lütfen çok geç olmadan ayağa kalksın. Umuda, ilhama, harekete geçecek iradeyi kendinde bulmaya ihtiyaç duyan herkesi Çanakkale’ye davet ediyorum. Burada son nefeslerini veren insanların mirasında aradığınız her şeyi bulacaksınız. 1915’te dünyanın farklı ülkelerinden gelerek Çanakkale’de savaşan babalar, oğullar, eşler. Dün sizler savaşta Mehmetçik ile karşı karşıyaydınız. Bugün ise insanlığa barışın kıymetini, hoşgörünün değerini, herkesin insan olma paydasında buluşabileceği gerçeğini anlatırken Mehmetçikle yan yanasınız. Hatıranız sahipsiz değildir. Rahat uyuyunuz."

Çanakkale Savaşları ve Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir de, törende yaptığı konuşmada, 

107 yıl önce güçlü ancak haksız olanlara karşı haklı ve onurlu bir mücadele verildiğini belirterek, şöyle konuştu:

"Bir yok oluş sürecinden, bir varoluş destanı çıkardık. Tabiri caizse Çanakkale'de küllerimizden yeniden doğduk. Aslında biz Çanakkale’de kendimize geldik, kendimizi bulduk. Bir hilal uğruna ne güneşler batırdık ama izzetimizi ve namusumuzu çiğnetmedik. Son kalenin Çanakkale olduğunun farkına vardık ve bu uğurda memleketin en okumuş ve en akıllı gençlerini feda ettik. Bir nesil kaybettik bu topraklarda. O kahraman nesil de bu durumun farkında olarak yani bu savaşın Türk milleti için bir ölüm kalım savaşı olduğunu bilerek ölüme meydan okudular. Bir gül bahçesine girer gibi, kara toprağa girdiler. Bu toprakların kara bağrında, sıradağlar gibi durdular ve düşmanı bir adım öteye geçirmediler. Uzun süren bir geri çekilmeye son verdiler. Memleketin kararan ufuklarında, bir güneş gibi doğdular ve şafağı söktürdüler. Çanakkale geçilmez ve bu toprakları bize ebedi vatan yaptılar."

Çanakkale'de haklı bir zafer kazanıldığını dile getiren Kaşdemir, ayrıca Kurtuluş Savaşı'nın ön sözünün yazıldığını ve Mustafa Kemal'in tarih sahnesine çıktığını kaydetti.

"TARİHİ ALAN TAM BİR AÇIK HAVA MÜZESİ HALİNE GELMİŞTİR"

İsmail Kaşdemir, Kurtuluş Savaşı'na dair inanç ve kararların tohumlarının Çanakkale'de atıldığına dikkati çekti.

Kahramanlar sayesinde Çanakkale Boğazı'nın hür olarak aktığını anlatan Kaşdemir, şunları ifade etti:

"Bu topraklar üzerinde rüzgarlar özgürce esiyor ve rengini şehitlerimizin kanından alan ay yıldızlı al bayrağımız semalarda özgürce dalgalanıyor. Allah'ın izniyle ebediyen de böyle olacak. 107 yıl önce büyük bir savaşa sahne olan bu topraklar şimdi barışın, huzurun ve güvenin adresi olmuştur. Şehitlikleriyle, kaleleriyle, siperleriyle, tabyalarıyla, müzeleriyle ve bozulmamış doğasıyla Tarihi Alan tam bir açık hava müzesi haline gelmiştir. Dünyanın en iyi korunmuş savaş alanı olan Tarihi Alan, dünyanın en çok ziyaret edilen açık hava müzesi olma yolunda ilerlemektedir. Çanakkale denildiği zaman Türk milletinin kalbi bir başka atmakta Çanakkale dendiği zaman adeta akan sular durmaktadır. Gözümüz gibi baktığımız basmaya kıyamadığımız Çanakkale ruhunun doğduğu bu topraklar milletimizin severek ve koşa koşa geldiği bir buluşma noktası haline gelmiştir. Tarihi Alan, ülkemizde olduğu kadar dünyada da önemli bir ziyaret ve buluşma noktası haline gelmiştir. Biz Türk milletinin tüm evlatlarının Tarihi Alan'ı ziyaret etmelerini Çanakkale Ruhunu hissetmelerini arzu ediyoruz. Ayrıca bütün yabancı misafirlerimizi burada daha fazla ve daha kalabalık olarak ağırlamaktan büyük memnuniyet duyacağız."

Kaşdemir, önceki yıllarda Tarihi Alan'da bulunan şehit Safranbolulu Mehmet Çavuş'a ait olan mezar taşında yazan Çanakkale ile ilgili dörtlüğü de okudu.

Editör: TE Bilisim