Türk kültür ve yapısını oluşturan edebiyatımız, mimarimiz, halk müziğimiz, geleneksel sanatlarımız, savaşçı ve inatçı oluşumuz kadar liderlik özelliğimiz gibi değerlerin arasında belki de en önemlisi iyiliksever oluşumuzdur. 

İslamiyet'ten önceki Türklerde yaygın olan Şamanizm inancına göre, evrenin mutlak hakimi ve yaratıcısı Kayra Han, iyilik ve kötülüğün mücadelesini Ülgen ve Erlik’e bırakmıştır. Ülgen, Kayra Han’ın oğludur, iyiliği, merhameti, cömertliği ve verimliliği temsil eder. İnsanlara yardım etmek, onların rahat yaşamasını sağlamak Ülgen’in başlıca görevidir. Yaratılış Destanı’nda Şamanlara bozkurt şeklinde görünür. Ülgen, Erlik’ten (Erlik, kötülüğü, hırsı ve açgözlülüğü temsil eder)  her açıdan üstündür ve onu istediği zaman cezalandırabilir, hiçbir zaman kötülük üstün gelmez. İyinin ve kötünün eşit güçte olması Türk mitolojisinde asla görülmez. 

İyilik, zihin, inanç, duygu ve davranışların tamamını içine alan ve hem kendimizin hem de toplumun sosyal yapısını etkileyen bir temel yapıtaşıdır. 

Bu yazıyı hazırlarken felsefi, dini ve sosyolojik olarak, birçok bilim dalında iyiliğin tanımını araştırdım.  Üzerinde fikir birliğine varılan tanım, iyiliğin, başkasına, karşılık beklemeden, bir gereksinimi karşılamak üzere yapılan, etik erdemlere dayalı bir eylem olduğudur.

Semavi dinlerin ortak ahlak ilkelerinden biri olan iyilik, İslamiyet inancına göre, karşılıksız olmalı ve mükafatını Allah’ın vereceğine inanılmalıdır. Kuran-ı Kerim Bakara suresi 177.ayette iyiliğin ne olduğunu açık olarak tanımlamıştır. Hıristiyan inancına göre Kitab-ı Mukaddes’te, yapılan kötülüklere en güzel şekilde cevap verilmesi, asla kötülüğe kötülükle karşılık verilmemesi tavsiye edilmiştir.

Kavramların ifade ettiği düşünce yapısının yıllar boyunca değişikliğe uğramasından “iyilik” kavramı da nasibini almışa benziyor. Yakın zamana kadar “dünyayı iyiliğin kurtaracağı” inancı bu günlerde neredeyse yerini “iyilikten maraz doğar” anlayışına bırakmak üzere gibi duruyor. Sanki iyilik, kötü bir şey yapmamak eylemsizliğine kadar indirgenmiş gibi. Gerçekte ihtiyaç sahibi olmayanların yardım etmek isteyenleri istismar etmeleri, birçok yardım derneklerinin yapılan bağışları ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaması, insani duyguların iyilik yapmak kisvesi altında dolandırıcılar tarafından sömürülmesi, köklü olarak bilinen ve çok insanın maddi bağış yaptığı birçok özel veya kamu idaresine ait kurumlardaki ihmalkarlık, istismar ve ciddiyetsizlik hallerinin ortaya çıkması hepimizi bir miktar nasıl iyilik yapacağımızı bilemez hale getirdi. 

İyiliğin ve sevginin tüm canlılar üzerinde iyileştirici bir gücü olduğuna inanarak, sadece maddi bir fayda sağlamak olmadığını hatırlamalıyız. Samimiyet, kardeşlik, paylaşmak, güzel söz, iyi niyetli olmak toplumsal anlamda dünyayı kurtarmaya yetmeyecek belki ama hem ruhsal anlamda arınmamızı sağlayacak hem de yaşadığımız sosyal çevrede mutlaka bir farkındalık yaratacaktır. 

Türk dünyasının en büyük şairlerinden biri olan Genceli Nizami’nin dediği gibi “İyilik, insanlık sanatıdır”.

Bu vesileyle, 14 Ocak’ta dördüncüsü yapılacak olan İnsanlık Dergisi’nin ödül törenini, mevcut iç sıkıcı gündemi değiştirmek ve yönümüzü bir parça da olsa iyilik tarafına çevirmemizi hatırlatmak anlamında katkı sağlayacağı için tebrik etmek istiyorum.