Naci Görür, o şehri uyardı: 1 milyon 800 bin ton dinamit patlamasına denk!
Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, İzmir üzerinden geçen faylara değinerek, “Bu faylar 7 üzeri deprem oluşturursa İzmir’i felç eder. Bu fayların hepsinin büyük deprem üretme kapasitesi var. İzmir önce fay analizi yapacak” dedi.

Bilim Akademisi Üyesi, Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, İzmir’de İzmir Büyükşehir Belediyesinin düzenlediği 'Deprem ve Dirençli Kentler’ konulu konferansa katıldı. Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde düzenlenen konferansta Prof. Dr. Naci Görür, deprem konusunda yeni dönem belediye başkanlarına da önerilerde bulundu. Programın açılış konuşmasını yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 30 Ekim 2020'de İzmir'de yaşanan depremin, derin izler bıraktığını ve hayatını kaybeden 117 canın acısının ilk günkü gibi taze olduğunun altını çizdi. Soyer, 94 bin 773 yapının envanterini çıkardıklarını da belirterek şu sözlere yer verdi:
“Sadece İzmir değil Türkiye’nin tüm kentlerinin en temel
meselesi depreme dirençli kentler oluşturmak. Yaşadığımız
felaketler yuvamız olan şehrin afetlere karşı dirençli olmasının ne
kadar önemli olduğunu gösteriyor. Çünkü depremde ölmek asla kader
değildir. İzmir’de 30 Ekim depreminin hemen ardından, bir daha
kimsenin yüreğine sevdiğinin acısı düşmesin ve hiç kimsenin ocağı
sönmesin diye tıpkı bugün olduğu gibi yaşadığımız şehri depreme
dirençli hale getirmek için el ele verdik. Bu kapsamda 14
üniversite, 25 kamu kurumu, 38 sivil toplum kuruluşu, meslek odası
ve 29 belediyeden oluşan katılımcılarımızla aldığımız kararlar
neticesinde Deprem Eylem Planımızı şekillendirdik. Mikro bölgeleme
yöntemiyle Bayraklı, Bornova ve Konak ilçelerinde zemin
çalışmalarına başladık. Kentimizdeki yapıların güvenliğini
sağlayacak bu projemizi de 2024 içinde tamamlıyoruz. İzmir'le
birlikte, Aydın ve Manisa'nın bir bölümünü de içine alan büyük bir
alanın deprem riskini modelliyoruz."
“ÇALIŞMALAR BİTTİKTEN SONRA İZMİR DİRENÇLİ BİR KENT HALİNE
GELECEK”
Şu anda İzmir’de çok değerli bir çalışma yapıldığını söyleyen
Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, “Bu çalışma dirençli
İzmir için önceden yapılması gereken bir altyapı. Ona öyle bakmak
lazım. Bu çalışma bittikten sonra eş zamanlı yürütülen çalışmalarla
birlikte umarım ki İzmir dirençli bir kent haline gelecek.
Depremler bu coğrafyada yaklaşık 13,6 milyon sene önce
mekanizmaları kurularak başladı. 13,6 milyon seneden beri bu
topraklarda depremler olagelmekte. Milyonlarca sene de devam
edecektir. Topraklarımızın yüzde 90’ına yakını canlı faylarla
kesilmiş vaziyette. Bu fayların her birinin kendine özgü
karakterleri var. Her biri ne kadar büyüklükte deprem üretir, nasıl
üretir, ne zaman üretir, o bölgede depremin şiddeti ne olur, bu
fayların özelliklerine bağlı. Yer yuvanın altındaki dinamikler;
Yeryüzünde Türkler mi yaşıyor, Avrupalılar mı yaşıyor bilmez.
Faylar deprem ürettiği zaman kendi güçleri ile ve o bölgenin
karakteristikleriyle etki eder. Üstündeki yapılar eğer kendi
özellikleriyle uyumlu ise onu belirli ölçüde tolere eder, yıkılmaz.
Fakat zıtlaşmış şeyler yapıldıysa gözüne bakmadan yıkar. O bölgede
yerleşmiş insanları öldürür. Depremlerin hiçbir seçeneği bu konuda
yok” şeklinde konuştu.”
“KENDİ YAPTIĞIMIZ HATALARIN ALTINDA
EZİLİYORUZ”
“Biz yeryüzünde yaşayan insanlar olarak bu bölgeyi yaşam yeri
ilan ettiysek İzmir’de yapacağımız her yapıyı, yolu, tüneli,
barajı, bütün mühendislik yapıları yer altının dinamikleri ve
karakteristikleriyle barışık yapmak zorundayız” diyen Görür,
“Yapmazsak o yıkılır ve biz de sonuçlarını görürüz. İnşaat
mühendislerimiz, mimarlarımız, kent yöneticilerimiz, her şeyden
önce kendi usullerine göre yerin dinamiklerini ve özelliklerini
bilerek, onlarla barışık ve uyum içerisinde yapmak zorundadırlar.
Bugüne kadar Türkiye’de yapıların inşası bunun dışında olmuştur.
Rant kaygısı, gecekondu veya daha fazla bir şeyler yapmak için
siyasi nedenlerle biz kentlerimizi büyütmüşüz. Öyle büyütmüşüz ki
bu dediğimiz yer altı özelliklerine uygun değil. Bugün kendi
yaptığımız hataların altında eziliyoruz. Bunu da düzeltmeye
korkuyoruz. O kadar çok hata yapılmış ki nasıl düzeltiriz diye
ürküyoruz. Fakat bir yerden başlamak zorundayız. Umarım bundan
sonraki siyasi anlayış ve yönetim bunu devam ettirir. İzmir deprem
dirençli kente dönüşür” açıklamalarında bulundu.
Prof. Dr. Görür, “Deprem dirençli kent, depremi minimum hasarla
atlatan kent demektir. Elbette deprem, kentlerde hasar oluşturur
ama bu hasarların afet boyutuna çıkması bizim yaptığımız
yanlışlıklardır” diye söyledi. Bunun da utanılacak bir durum olduğu
belirten Görür, sözlerine şunları da ekledi:
“Biz her büyük depremde 10 binler 50 binler veremeyiz. Bunu dünya
da kabul etmez. Aydın bilimle yönetilen ülkelerde depremlerde bu
kadar hasar veren ülkelere bakış son derece çarpıktır. Bugün
dirençli kentler yapmaya başlayan ülkeler bizim gibi 50 binleri
toprağa verdiği zaman o tür ülkelere bakışı hiç de hiç değildir.
Bir ülke şu büyüklükte bir depremde bu kadar insanı bir gecede
toprağa gömüyorsa o ülke kokuşmuş bir ülkedir. Gerçekten bir günde
siz 50 binlerden fazla insanı toprağa gömüyorsanız şapkanızı
önünüze koyup düşüneceksiniz. Biz ne yaptık ya da neyi yapmadık ki
bu kadar insanı toprağa verdik.”
Konuşmasında 6 Şubat’ta yaşanan ve 11 ili etkileyen depreme de
değinerek, “Bu deprem geliyorum diyen bir depremdi. Malatya, Maraş,
Hatay depreminin gelişi yıllar önce söylendi” diyen Görür, şu
ifadeleri aktardı:
“Biz Marmara depremini konuşurken bize şunu diyorlardı; ‘Ülkenin
başka neresinde deprem bekliyorsunuz?’ Biz de parmağımızı yumup
‘Kahramanmaraş’ dedik 1999 yılında. ‘Elazığ depreminden sonra
Kahramanmaraş’a dikkat edin’ uyarılarında bulundum. Halk da
umursamıyordu. Sanki hiçbir şey olmaz gibi bakıyorlardı. Ne halk ne
hükümet ne merkezi yönetim ne yerel yönetim. Hepimiz suçluyuz bu
ülkenin sahibi ve insanları olarak. Bunu kader deyip
geçiştiremezsiniz.”
“HALK SİYASİLERİ ZORLAYACAK”
Jeoloji Mühendisleri Odasının yazdığı rapordan da bahseden Naci
Görür, “Kahramanmaraş’a deprem geliyor diye rapor hazırlandı. Bu
rapor Cumhurbaşkanı’na, Meclis Başkanı’na, o bölgenin
Milletvekiline, Vali’ye gönderildi. Ne oldu? Hiçbirimiz bu depremle
yüzleşmedik. 50 binden fazla insanımız ölüyor biz hiçbir şey yokmuş
gibi davranıyoruz. Normal insanlar bir araya gelir konuşur. Bu ülke
deprem ülkesi. ‘Biz neyi yanlış yaptık neyi yapmadık?’ diye oturup
konuşalım. Ondan sonra bundan yararlanalım değil mi? Fakat böyle
bir hazırlık yok. Bu olaylar üstüne birçoğu deprem dirençli kenti
ortaya attı. Bir şey yapabiliriz, kentlerimizi deprem dirençli
yapabiliriz. Çağdaş dünyada bilimin ışığı altında yürüyen ülkelerde
bu yapılmış. Deprem dirençli yerler bugünkü bilim ve teknolojiyle
yapılır. Bizim de bunu yapabilecek her şeyimiz var. Olmayan ise
siyasi irade ve halkın gözetim ile denetim görevi. Eğer halk,
siyaseti zorlamazsa siyasetçi bu işe girmez. Bu asrın sonuna eğer
bu ülkeyi ekonomik ve siyasi olarak bağımsız olmasını istiyorsak
deprem işini halletmemiz lazım. Aksi halde tarihin çöplüğüne
atılmamız lazım” ifadelerini aktardı.
“TOPOGRAFYAYI İYİ DEĞERLENDİRMEK LAZIM”
Çeşme, Güzelbahçe, Gümüldür, Manisa üzerinden geçen faydan
bahseden Prof. Dr. Görür, “Depremi asla zamanla ölçmeyin. Zamanı
depreme karıştırırsanız en büyük hatayı yaparsın. Deprem ne zaman
olursa olsun önemli değil, ancak ne zaman olursa hazır olmazsak
insanımız ölecek demektir. İzmir deprem kenti. Milattan sonra 175,
688, 1039, 1688, 1739, 1864 yıllarında İzmir'de 7'nin üstünde
depremler var. İzmir'in depremleri yanlış söyleniyor. İzmir'de çok
deprem kaynağı var. Manisa'da deprem olsa İzmir depremi deniliyor.
Akdeniz'deki depreme İzmir depremi deniyor. Herkes İzmir'e
yakıştırıyor. İzmir depremlerden oluşmuş. Aletsel dönemde 1928,
1939-1949-1953-1966-1974-1977-1979-1992-1994-2003-2017-2020 de 6-7
şiddetinde depremler olmuş. İnanmamazlık etmenin bir anlamı yok.
İzmir'de sadece deniz içinde değil her yerde faylar var. Bunların
her biri 7 ve üzerinde deprem üretebilir. Bunlar 7 ve üzerinde
deprem üretirler ise bugün İzmir'i felç eder. 120-130 insan vefatı
ile kurtulamaz bu kent. Bu deprem tehditleri olan faylar Çeşme
Fayı, Güzelbahçe Fayı, Seferihisar, Tuzla Fayı, Grabel Fayı, Manisa
Fayı. Bu fayların hepsi gerçek, tespit edilmiş, canlı ve her
birinin büyük deprem üretme kapasitesi var. Bu faylar İzmir'i
vuracak olan faylar. Ne zaman nasıl ne büyüklükte bilmiyoruz.
İzmir'i tehdit eden faylar kuzu gibi oturuyor” diye konuştu.
“İZMİR FAYI HAREKETE GEÇERSE KÖRFEZ’DE HİÇBİR BİNA
KALMAZ”
İzmir’de yeni seçilecek belediye başkanlarına deprem konusunda
önerilerde bulunan Prof. Dr. Görür, şöyle devam etti:
“İzmir’de ‘Vs30’ bazı yerlerde fazla bazı yerlerde düşüktür. Bunun
düşük olduğu yerlerde deprem ihtimali yüksektir. Ciddi bir şekilde
İzmir’in Vs30 tablosu olması lazım. İzmir körfezinin ve Bornova’nın
olduğu yerlerde alüvyon zeminlerde sıvılaşma da çok oluyor. Bizim
akıllı insanlarımız İzmir Körfezini en güzel yerlerinde ranta
kapılıp en yüksek binaları dikmişler. Sisam’da deprem oldu
gördünüz. Allah korusun İzmir fayı devreye girse körfez boyu hiçbir
bina kalmaz. Sıvılaşma çok önemli. Sıvılaşmanın olduğu yerlere de
özellikle bina yapılmaması lazım. Çünkü deprem geldiği zaman yer
altı suyuna basıncı vuruyor. Belediye başkanı nerede sıvılaşmanın
olduğu yer varsa oraya inşaat yapmayacak. İzmir’de tsunami de
olabilir. Özellikle deniz içerisinde fay hareketleriyle, denizde
suyun içinde olduğu zeminin hacminde herhangi bir değişiklik olursa
o zaman tsunami meydana geliyor. Belli yükseklikte oluyor. Bizim
ülkemizde de bu tsunamiyi gördük. Bununla ilgili çalışma da
İzmir’de yapılıyor. Umuyorum ki bundan sonraki belediye başkanları
da çalışmaları kesintiye uğratmadan yapar.”
7 büyüklüğünde bir depremin 1 milyon 800 bin ton dinamitin aynı
anda patlamasına denk enerji açığa çıkartabileceğini vurgulayan
Prof. Dr. Görür, “Depremin şiddeti 12’ye kadar çıkıyor ama o
dünyanın sonu olur. Genellikle en fazla 9 büyüklüğünde oluyor.
Bizim İzmir'de beklediğimiz 7 şiddetinde olur. Depremin şiddeti
büyüklüğü ile eşdeğer değildir. 7 büyüklüğünde bir deprem 1 milyon
800 bin ton dinamitin aynı anda patlamasına denk enerji açığa
çıkartır” şeklinde konuştu.
“İMAR BARIŞLARI BİZİM BİR GECEDE BİNLERCE İNSANI TOPRAĞA
GÖMMEMİZE SEBEP OLDU”
İzmir’in nasıl dirençli bir kent haline getirileceği konusuna
değinen Görür, şu sözleri aktardı:
“Birincisi yönetim sistemini değiştireceksin. Bu Meclisin yapacağı
bir durum. Kent yönetimini değiştireceksin ve yönetimdeki
yapılandırmayı değiştireceksin. İkincisi İzmirlileri eğiteceksin.
Halk bilgili olmadığı taktirde başkan ne yaparsa yapsın İzmir’i
dirençli yapamazsın. İmar barışları bizim bir gecede binlerce
insanı toprağa gömmemize sebep oldu. Halkın deprem kültürü
kazanması lazım. Üçüncüsü ise altyapılar. Köprü, viyadük, atık su
şebekesi gibi. Bu altyapıyı da hükumet, başkan, belediyeler isterse
bunu yapar.”