Yazarımız Efdal Kalem dünkü köşe yazısında "Cumhurbaşkanı adaylığı'na değinmişti.Yazısında son sözün Akşener'de olduğuna yer veren Kalem "Kılıçdaroğlu adaylıkta diretirse Akşener’in buna karşı çıkma ihtimali yüksek gözüküyor. Kılıçdaroğlu bir seçim yapacak, masanın dağılma riskine karşı adaylığını diretecek mi yoksa Yavaş’ın adaylığını kabul mu edecek? Bu olasılıklar ışığında da geriye iki seçenek kalıyor: “Ya Mansur Yavaş ya da çoklu aday" diye yazdı. Akşener ise dün katıldığı programda, Efdal Kalem'in sözlerini yineler nitelikte açıklamalarda bulundu.

Efdal Kalem'in dünkü yazısı: 

CHP ile İYİ Parti arasında bir süredir yaşanan ve aslında kapalı kapılar ardından kalan çekişme artık iyice görünür olmaya başladı. Meseleyi görünür kılan ise CHP Milletvekili Gürsel Tekin’in “HDP’ye bakanlık verilebilir” açıklaması oldu. Şimdi Ankara’da herkes aynı soruyu soruyor: “Altılı masa ortak bir aday etrafında buluşabilecek mi yoksa dağılacak mı?”

Geçtiğimiz günlerde hatırlanacağı üzere CHP’li Gürsel Tekin bir anda “HDP’ye bakanlık verilebilir” demiş ve aynı gün siyasette taşlar yerinden oynamıştı. İYİ Parti lideri Meral Akşener bir süre sessiz kalsa da0, partinin yetkili isimlerinden art arda sert açıklamalar gelmişti. Akşener de kısa süre içerisinde tepkisini ortaya koymuştu. Altılı masadaki bu tartışma tam atlatıldı derken bu kez CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu’nun “Kılıçdaroğlu aday olmazsa altılı masa dağılır” açıklaması siyaset kulislerini karıştırdı. Kılıçdaroğlu, hemen ertesi gün partisinin yetkili isimlerine altılı masa ile ilgili konuşma yasağı getirdi. Bu tepki, bazılarınca Kuşoğlu’na yönelik bir tepki olarak algılandı ancak burada bir parantez açmakta fayda var. Bülent Kuşoğlu, Kılıçdaroğlu’nun partide en çok güvendiği isimlerden birisi ve yıllardır Kılıçdaroğlu’nun yol arkadaşı. Kuşoğlu’nun onun bilgisi dışında bu açıklamayı yapmış olma ihtimali neredeyse yok gibi. Dolayısıyla Kılıçdaroğlu, burada bir taşla iki kuş vurmuş oldu. Hem İYİ Parti’ye adaylıktaki ısrarını güçlü bir şekilde vurgulamış oldu hem de parti içerisinden altılı masa sürecine zarar verebilecek açıklamaların da önünü kesmiş oldu. 

İYİ PARTİLİ İL BAŞKANLARI MANSUR YAVAŞ DİYOR

Son dönemde ismi ön plana çıkan Kılıçdaroğlu, partisinin desteğini büyük oranda kazanmış gözükse de, edindiğimiz bilgi ve izlenimlere göre İYİ Parti’de Kılıçdaroğlu’nun adaylığına yönelik çekimser tavır güçlenerek devam ediyor. İYİ Partililerin en büyük itirazı ise Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı seçimi kazanamayacağı inancına dayanıyor. İYİ Partililer bu kanılarını, sahadan aldıkları izlenimlere dayandırıyor. Geçtiğimiz günlerde Ankara’da İYİ Parti il başkanları toplantısı vardı. Toplantıda 81 ilden 80 il başkanının en güçlü aday olarak Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı gördükleri ve bunu da genel başkan Meral Akşener’e aktardıkları belirtiliyor. Bu iller arasında doğu ve güneydoğu bölgesindeki şehirlerin de bulunması dikkat çekici. 

GELECEK VE DEVA PARTİLERİ DE ÇEKİMSER

İYİ Parti’nin yanı sıra benzer çekince ve itirazlar Gelecek Partisi ile DEVA Partisi’nden de geliyor. Her iki partinin yetkilileri de Anadolu’daki gezilerinde en çok Mansur Yavaş’ın ismini duyduklarını vurguluyor. Tüm bu değerlendirmeler Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem için bir araya gelen liderlerin ikinci tur buluşmalarının ilkinin yapılacağı 2 Ekim tarihi öncesinde büyük önem taşıyor. Yine parti kaynaklarından edindiğimiz bilgilere göre, özellikle Meral Akşener’in yanı sıra Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın da bu sürece ilişkin kaygılarına dile getirebilecekleri öngörülüyor. 

Burada kilit parti konumunda ise İYİ Parti duruyor. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in danışmanı Fatih Demirkol da “Son noktayı Meral Akşener koyar” diyerek partinin konumuna vurgu yapmıştı aslında. 

GERİYE İKİ SEÇENEK KALIYOR

Ortaya çıkan tabloya baktığımızda eğer Kılıçdaroğlu adaylıkta diretirse Akşener’in buna karşı çıkma ihtimali yüksek gözüküyor. Geriye çeşitli olasılıklarla iki seçenek kalıyor. Kılıçdaroğlu adaylığında diretirse altılı masa bir seçim yapacak. Masanın dağılma riskini göze alarak Kılıçdaroğlu’na itiraz edecek ve Mansur Yavaş şartı getirecek. Bu durumda da Kılıçdaroğlu bir seçim yapacak, masanın dağılma riskine karşı adaylığını diretecek mi yoksa Yavaş’ın adaylığını kabul mu edecek? Bu olasılıklar ışığında da geriye iki seçenek kalıyor: “Ya Mansur Yavaş ya da çoklu aday”

Fatih Altaylı'nın Teke Tek programına konuk olan İYİ Parti Genel Başkanı  Meral Akşener sorulara yanıt verdi. Akşener, Cumhurbaşkanı adaylığıyla ilgili olarak şöyle konuştu:

Sayın Kılıçdaroğlu'nun adaylığı koyma hakları var. Diğer genel başkanların da hakkı var. O masada bir tek 'Ben aday değilim' dedim. Bu bir feragattır. Bunu yaparken tek adayla, kazanacak adayla gitmenin, ucube sistemi en kısa sürede değiştirmek için mutlaka Cumhurbaşkanlığını kazanmak, bir de geçiş için, parlamentoya geçiş için ikili bir düzenek bu. Bunu savunmanın içindeki samimiyet anlaşılsın diye bir feragat yaptım. Hiç pişman değilim. Vatandaş benim o masadaki samimiyetimi anladı, 'Ben Başbakan olacağım' dedim ama ne Kemal bey ve diğerleri pazarlık yapmadım. Sandıktan birinci çıkarsak o olabilir. Yoksa sözkonusu değil. Çıkmadığı takdirde böyle bir hak hukuk yok. Buradaki samimiyeti vatandaş fark etti. Bu fark edildi, kabul edildi, saygı görüyor.

Akşener'in konuşmalarından ortaya çıkan başlıklar şöyle:

"BİR AN EVVEL ERKEN SEÇİMİN YAPILMASINI TERCİH EDERDİM"

Seçimi zamanında bekliyorum. Çok fazla bir şey öngöremiyorum. Eskiden öngörüyordum. Ancak bu saray hayatının davranış biçimini anlamakta zorlanıyorum. Rasyonellikleri kayboldu. Bir an evvel seçimi tercih ederdim, ekonomik göstergelerin, şartların daha da derinleşeceği için. Bir an evvel seçim olması halinde kesinlikle iktidar olacağımıza inandığımız için. Ama öngöremiyorum.

"VATANDAŞ DEVLET KAVRAMININ KAYBOLDUĞUNU GÖRÜYOR"

Elimizdeki ölçü Cumhur koalisyonu olduğumuz için, mezara kadar beraberiz gibi tumturaklı sözlerin söylendiği ittifak var, diğer tarafta daha çözüm odaklı, rasyonel, ucube sistemin değişmesine dair vatandaşa çözüm önerileri sunan 6 siyasi partinin genel başkanlarının bir araya geldiği masa bu. Birinci uzlaştığımız konu güçlendirilmiş parlamenter sistem. Vatandaş devlet denilen kavramın kaybolduğunu görüyor. Anadolu'nun feraseti vardır. Orta yaş DPT'yi biliyor. O bir hafızaydı. Milletvekillerinin hiçbir kıymeti harbiyesinin kalmadığını görüyor. Seçtiği milletvekili bakana ulaşılamıyor. Tek seçmenli bir düzenek var. Bakanlığa atanmış şahsın tek seçmeni sayın Erdoğan.

"AKŞAMLARI BASINA KAPALI UCU AÇIK TOPLANTILAR YAPIYORUZ"

Bütün bunların hayatına yansıdığı kötülüklerin müsebbibi olduğunu biliyor bu sistemin. Akşamları basına kapalı ucu açık insanları dinlediğimiz konuşma seansımız var. Soruyorlar bize. Oradaki soruların, tavsiyelerin, dertlere baktığınızda vatandaş artık çözüm üretme üzerinden bir rekabet istiyor. Seçmen velinimet olmak istiyor. Her konuda çok başarılıyız diyemem. Ama biz bir şekilde velinimet halinin iletildiğini görüyoruz. Bunu 6'lı Masa'ya iletmiş görünüyoruz. 6'lı Masa bu konuda tutarlı.

"BU İSİMLER 80 ÖNCESİNDE AYNI MASADA OLAMAZLARDI"

Seçim güvenliğiyle ilgili komisyon kurduk. Her siyasi parti kendi içinde, bütün siyasi partiler bir arada, mahalle temsilcileri, sandıkların başına gidecek insanlar. Orada müthiş çalışmamız var, eğitim veriliyor. 6 siyasi partinin insan unsuru birleştiriyor. Genellikle sandık başında hileler olur. Abidik gubidikler orada olur. Parlamenter sisteme geçişe dair bir iletişim komisyonu kuruldu. Birçok çalışmamız var. Ama velakin benim açımdan en kıymetlisi olan pişpirik oynamak için aynı masada olamayacak mesela 80 öncesinde aynı masada olamazlardı, belki ben şanslıyım iki tarafın içinde aile bireylerim vardı. Bu insanların bütün bu gelenekten getirdikleri farklılıklarını muhafaza ederek müştereklerin öne çıktığı, birbirine saygı kavramının öne geçtiği çalışma biçimi bu. Ben bunu Türkiye'nin bugünü ve yarını için çok kıymetli olduğuna inanıyorum. Yarın bunun ne kadar kıymetli olduğunu görecek herkes.

ORTAK AKIL PLATFORMU

Ben ona ortak akıl platformu diyorum. Çözüm üreten yapının farklılıklarını muhafaza edip, birbirine masa altından tekme atmayan bu yapının çok daha kalıcı işler üreteceğine inanıyorum. Bizde 'ya benimsin ya toprağın' anlayışı yok. Dertlere çözüm odaklı sistemimiz var. Habire çözüm üretiyoruz. Sonra aday konusu belli noktaya geldikten sonra bu çözümlerimizi ortaklaştıracağız. 2018'deki Millet İttifakı'nın oluşmasının başka bugün 6'lı Masa'nın şartlarının oluşması başka. Kemal Bey dedi ki, 'Bu 6'lı Masa Cumhurbaşkanı adayını tespit edecek'. Bu masaya bu görevi verip, kendini bağlayan sayın Kılıçdaroğlu. O masanın bir noter olma görevi yok. Sayın Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı adayı tarifi vardı. Ben ona hep katıldım. Benim söylediğim bir şey daha var; kazanacak bir aday. Aklı başında, devlet deneyimi olan, bugünkü tuhaflıklara müsaade etmeyecek. 1946'daki Türkiye'yi yaşıyoruz şu anda. Nasıl DP 47'de Hürriyet Misakı yayınladıysa, bugün 6'lı Masa o Hürriyet Misakı'nın bir görüntüsü, parçası. Bu çerçeve içinde elbette bir aday ortaya konulacak.

"VATANDAŞLARIMIZ BENİM O MASADAKİ SAMİMİYETİMİ ANLADI"

Sayın Kılıçdaroğlu'nun adaylığı koyma hakları var. Diğer genel başkanların da hakkı var. O masada bir tek 'Ben aday değilim' dedim. Bu bir feragattır. Bunu yaparken tek adayla, kazanacak adayla gitmenin, ucube sistemi en kısa sürede değiştirmek için mutlaka Cumhurbaşkanlığını kazanmak, bir de geçiş için, parlamentoya geçiş için ikili bir düzenek bu. Bunu savunmanın içindeki samimiyet anlaşılsın diye bir feragat yaptım. Hiç pişman değilim. Vatandaş benim o masadaki samimiyetimi anladı, 'Ben Başbakan olacağım' dedim ama ne Kemal bey ve diğerleri pazarlık yapmadım. Sandıktan birinci çıkarsak o olabilir. Yoksa söz konusu değil. Çıkmadığı takdirde böyle bir hak hukuk yok. Buradaki samimiyeti vatandaş fark etti. Bu fark edildi, kabul edildi, saygı görüyor.

"KEMAL BEY ADAYLIĞINI SÖYLEYEBİLİR"

Sayın Kılıçdaroğlu'nun İzmir'de yaptığı konuşmayı çeşitli şekillerde yorumladı herkes. Partisine verdi mesajı. Bizim partimiz bunu kendi partisine mesaj olarak değerlendirmeyi tercih etti. 6'lı Masa'ya böyle bir mesajın verilmesi doğru değil. Kemal Bey son derece nazik saygılı bir insan. Çünkü o masa noter değil. Kemal Bey adaylığını söyleyebilir, orada sorun yok. Diğer arkadaşlarımız da söyleyebilir, başka insanların da adı gelebilir. Tartışılır, karar verilir. Bu yöntemi öneren, isteyen ve kendini bağlayan sayın Kılıçdaroğlu'dur.

"ADAY DEĞİLİM DEDİM"

Kendi fikrim olarak hiçbir arkadaşıma danışmadan 'aday değilim' dedim. Bazıları gönül koymasına rağmen saygı duydu. O masada CHP 'tamam ben kalkıyorum' diyebilir. Buna da saygı duyulur, ama ben böyle bir şey olacağını zannetmiyorum. O masada herkesin fikrini söyleyip, kabul edenler, etmeyenler haline döner. Biz Başkanlık Divanı, GİK yaparız. Ayda bir il başkanları ve gençlik kolları başkanlarını topluyorum. Bu konuşmaların içerisinde arkadaşlarımızın temayülleri ortaya çıkıyor. Ama bu temayüllerin dayatma olmadığını söyleyebilirim. Bugüne kadar oylama vesair yapmadık. İnsanlar sahadan aldıklarını getirip, söylüyorlar. Fikirler ortaya çıkıyor. Henüz partimizin bu konuda oluşmuş resmi bir görüşü yok.

Editör: TE Bilisim