İki hakimin hazırlamış olduğu skandal tutanakta; “Mahkememiz hakimlerinden B.İ ve Y.H’nin 2021 yıllık ara vermeden yararlanacak olmaları nedeniyle Mahkememizdeki iş yoğunluğu değerlendirilerek, 15-16 Haziran, 22-23 Haziran ve 6-7 Temmuz tarihlerinde verilen kararların gerekçelerinin eksiksiz, doğru ve yargılama giderlerinin de hesaplatılarak 9 Temmuz 2021 tarihine kadar yazılması için Katip Ş.B. görevlendirilmiştir. İlgiliye görev emrinin tebliğine, süresinde yerine getirilmediği takdirde personel hakkında gerekli idari işlemlerin tesis edileceği ihtar olunur.”  ifadeleri yer alıyor.

HSK Soruşturma Başlattı

Ekran Haberin edindiği bilgilere göre, Hakim ve Savcılar Kurulu (HSK) konu ile ilgili soruşturma başlattı. Öte yandan tutanakta bahsi geçen katiplerden birinin ise bu söz konusu tutanaktaki talimata şerh düşerek konuyu adalet komisyonu başkanlığına şikayet ettiği öğrenildi. Katip; “Bu yazılı emri usule ve mevzuata uygun olmadığı görüşü ile Adalet Komisyonu Başkanlığına itiraz edeceğimi bildirir ve tebliğ alırım.” ifadelerini kullandı.

AV. ABDULLAH ADIR

“ZAMAN İÇERİSİNDE YASALAŞTIRILMAYA ÇALIŞILMIŞ BİR SORUN”

“Yaşanılan olay aslında uzun zamandan beri adliyelerdeki kalem personelinin yaşamış olduğu bariz sıkıntılardan birisi. Mahkeme görevlisi hakimin gerekçeli kararı zabıt katibine yazdırmak istemesi ayrı bir problem, bunu tutanak altına alarak bir görevmiş gibi tebliğ ettirmesi de ayrı bir problem teşkil etmekte. Daha önce bu şekilde gün yüzüne çıkmamış birçok sorunla karşılaşıldı. Adalet bakanlığınca Korkuteli adliyesine gelen müfettişlere, zabıt katiplerinin şikayeti üzerine soruşturma başlatılmış ve şikayet edilen hâkimin imzalamış olduğu evraklar Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi tarafından incelendiğinde, imzalanan kararların birçoğunun kalemdeki personelin bilgisayarından yapıldığı anlaşılmıştı. Yani bu sorun yeni ortaya çıkan bir sorun değil zaman içerisinde daha da yasalaştırılmaya çalışılmış bir sorun haline gelmiştir. Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi bu konu hakkında kısa bir araştırma yaparak, tüm Türkiye’de görev yapan hakimlerin elektronik imza ile onaylamış olduğu kararların hangi IP adreslerinden yapıldığını tespit edilirse, olayın boyutu ortaya çıkacaktır. Bir zaman sonra elinde hakimin bütün yetkilerinin olduğunu gören personeller medyaya da yansıyan haberlerde de gördüğümüz gibi tahliye kararı yazacak gücü kendisinde görerek, olayı farklı bir aşamaya taşımaktadır.”

“BU DURUMU MEŞRU KILACAK HİÇBİR HABER GÖSTERİLEMEZ”

“Öncelikle şunu belirtmekte fayda var, mahkemede kararları hakim verir ve gerekçesini de hakim oluşturur. Hakimin oluşturduğu bu kararları tutanağa geçmekte zabıt katibinin görev sorumlulukları arasındadır. Her olayda olduğu gibi bu olayda da yanlış anlaşılıyor ve her şeyi zabıt katibinin yapması bekleniyor. Adalet Bakanlığınca düzenlenen kalem mevzuatı, kalem çalışanlarının görev dağılımı net bir şekilde belirtilmiştir.  İş yükünün fazla olması hakim sayılarının yetersiz olması gibi gerekçeler de olmakla birlikte bu durumu meşru kılacak hiçbir sebep gösterilemez. Heyet ile çalışan mahkemelerde ise durum biraz daha farklılık arz ediyor. Üye hakimlerimizin gerekçeli karar yazma konusundaki becerilerini adalet teşkilatı içerisinde bulunan herkes bilir, fakat tek hakimli mahkemelerde maalesef üye hakim görevini zabıt katipleri üstlenmekte. Bununla alakalı ciddi bir çalışma yapılması hem kalem personelinin iş yükünü azaltır, hem de daha rahat bir çalışma ortamı sağlayacağı düşüncesindeyim.” ifadelerini kullandı.

AV. HAKAN ŞEREF OLGUN

“MAHKEMELERİN GEREKÇELİ KARARLARINI YAZILMASI GÖREVİ ZABIT KATİBİNE VERİLEMEZ”

Hukuk Muhakemesi Kanunu 294/1 Maddesinde; mahkemelerin usule veya esasa ilişkin olarak “hüküm” adı verilen bir nihai kararla davayı sonlandıracakları, 294/2 maddesinde; hükmün yargılamanın sona erdiği duruşmada verilip tefhim olunacağı, 294/4 maddesinde ise; zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içerisinde yazılması gerektiği, 295/2 maddesinde hükmü, yargılamanın sona erdiğinin bildirildiği duruşmada hazır bulunan hâkim veya hâkimlerin vereceği, 298/1 maddesinde hükmün, hükmü veren hakim tarafından yazılacağı, 298/4 maddesinde ise hükmün, hükmü veren hâkim veya hâkimler ile zabıt kâtibi tarafından imzalanacağı hususları düzenlenmiştir. Bu açık kanun hükümleri çerçevesinde mahkemelerin hüküm ve gerekçeli kararlarını yazmak görevi bizzat ilgili hakime verilmiş kanuni bir görev olup, zabıt katibinin görevi hakime işbu kararları yazmasında yazmanlık yapmak, yani hakimin sözlerini tutanağa geçirmek olabilir. Bu nedenle söz konusu tutanakla zabıt kâtibine böyle bir görev verilmesi kanunen mümkün değildir.”

“ZABIT KATİBİNE GEREKÇELİ KARARI YAZMA GÖREVİ YÜKLENEMEZ”

“Tüm bu mevzuat hükümleri ve açıklamalardan anlaşıldığı üzere davayı sonlandırma ve hüküm kurma yetkisi Türk Milleti adına yargılama yetkisi bulunan mahkemelere/hakimlere ait olup, görevi kalem işlerinde kendisine yardım etmek olan Zabıt Katibine gerekçeli kararı yazma görevi yüklenemez. Söz konusu olayda yazılı olarak bir görev tevdi edilmiş ise de konusu suç teşkil eden böyle bir emrin yerine getirilmemesinden dolayı zabıt katibi hakkında cezai veya disiplin soruşturması yapılamaz. Yani tutanağın herhangi bir yaptırım gücü bulunmamaktadır.” ifadelerini kullandı.

AV. ECENUR IŞIN

“BASİTLEŞTİRİLEBİLECEK BİR DURUM DEĞİL”

“Hukuk mahkemelerinde gerekçeli kararın kim tarafından yazılacağı ile ilgili açık hüküm vardır. Madde 298’e göre “Hukuk mahkemelerinde gerekçeli karar, hükmü veren hakim, toplu mahkemelerde başkan veya hükme katılmış olan hakimlerden başkanın seçeceği bir üye tarafından yazılır.” Kısacası kararları hakim yazdırır. Katip sadece söyleneni yazar ve hüküm, hükmü veren hakim ya da hakimler ile zabıt katibi tarafından imzalanır. Yani zabıt katibi sadece hakim ya da hakimler tarafından söyleneni yazar. Hükmü ise hakim ile birlikte imzalar. Zabıt katibinin gerekçeli kararı kendisi yazması mümkün değil. Olayda hakimlerin bu emri usule ve mevzuata aykırı olduğu gibi, üstüne tutanak tutup “görev emrinin, süresinde yerine getirilmediği takdirde personel hakkında gerekli işlemlerin tesis edileceği ihbar olunur.” İbaresi “talihsizlik” denilecek, basitleştirilebilecek bir durum değil.” ifadelerini kullandı.

AV. MEHMET DİNÇ

“KATİBİN TUTANAĞA YAZILAN ŞEKLİYLE GÖREVLENDİRİLMESİ USULSÜZDÜR”

“Mahkeme hâkiminin yaptığı görevlendirmede iş yoğunluğundan bahisle dosyalara verdiği kararları gerekçelendirilmesi için çalışan kâtibin tutanağa yazılan şekliyle görevlendirmesi usulsüzdür. Gerekçeli karar yazılması görevi, kâtiplerin görev ve sorumluğu alanında değildir. Kararın en önemli kısmını oluşturan gerekçelendirme işlemi yetkinliği bulunmayan kâtipleri görevlendirmek suretiyle yerine getirmeye çalışmak hukuki mesnetten yoksun bir davranıştır. Anayasamız gerekçeli kararın yazılması konusuna özel olarak değinmiş buruda konunun önemi vurgulamıştır. Hukukun en temel niteliklerinden birisi de bağımsız mahkemelerin verecekleri kararlarının gerekçeli olmasıdır. Anayasa 141. Maddesi ‘’Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.’’ Anayasanın 298. Maddesi ‘’Hüküm, hükmü veren hâkim, toplu mahkemelerde başkan veya hükme katılmış olan hâkimlerden başkanın seçeceği bir üye tarafından yazılır.’’ şeklinde düzenleme yer almaktadır. Hâkimlerin görev alanına girdiğini net bir şekilde anayasamız tarafından düzenlenen bir konuda hâkimlerimizin görevlerini hukuksuz bir şekilde devretmeye çalışmaları yanlıştır.”

“İŞ YOĞUNLUĞU OLAN HAKİM KARAR YAZILMASINI DOSYA İLE BAĞLANTISIZ HAKİMDEN DAHİ İSTEYEMEZ”

“Hüküm ‘’Türk Milleti Adına‘’ verilir, Türk Milleti adına kararın gerekçelendirilmesinin yapılması ancak karar vermeye yetkili hâkimce yapılabilir. Bu yetkiye sahip olmayan taraflarca kararların gerekçelendirilmesinin kanuna aykırı olduğu nettir. Tutanaktaki hâkim görevlendirmesinde iş yoğunluğundan bahisle kâtibe yapılan görevlendirmeyle kanuna uygun hale getirilemez. Her hâlükârda, iş yoğunluğu olan hâkim karar yazılmasını dosya ile bağlantısız hâkimden dahi isteyemez. Hâkimlerin aldığı eğitimler, geçtikleri sınavlar ve kendilerini tarafsız olarak geliştirmeleriyle Türk Milleti Adına karar verebilme yetkinliği kazanırlar. Dosya üzerindeki tarafların kaderini, bu tür kişisel gelişime sahip olmayan mahkeme çalışanlarının ellerine bırakmak doğru değildir. Bu adalet duygusu açısından elzem hususun vicdan hesabını hâkimlerimiz yapmalıdır. Görevlerinin ehemmiyetini bilen ve anlayan Türk Milletinin Hâkimleri, vatandaşlarının kaderini ve güvenini hiçbir zaman ellerinden bırakmamalı hafife almamalıdırlar.” ifadelerini kullandı.

AV. YUNUS ERGİN

“GEREKÇELİ KARARI HÜKÜM KURAN MAHKEME YAZAR”

“Gerekçeli karar; mahkemenin, yargılama sonunda vermiş olduğu hükmü hangi hukuki nedenlere dayanarak tesis ettiğini detaylıca açıkladığı, maddi vakalar ile sonuç arasında mantıksal bir bağ kurduğu karara denir. Bir mahkemenin tarafı olan kişi, ister lehine ister aleyhine bir hüküm çıksın, verilen kararın hangi gerekçelere dayandığını bilme hakkına sahiptir. Nitekim Anayasa 141/3, “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” hükmünü öngörmüştür. Anayasa bu madde ile mahkemelere, verdikleri kararlara gerekçe yazma yükümlülüğü getirmiştir. Bu gerekçeli kararın nasıl yazılacağını ise Yargıtay 2.Hukuk Dairesi’nin 2015 yılında vermiş olduğu bir karar ile detaylı bir şekilde açıklamıştır. Alınan Yargıtay kararı; “Mahkeme kararlarında iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşmadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, (delillerin) ret ve üstün tutulma nedenleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebebin açıkça gösterilmesi zorunludur. Yerel mahkemenin hangi delillerle sonuca ulaştığını değil, dayanılan delillerde yer alan hangi vakıanın kabul edildiğini Yargıtay denetimine elverişli şekilde gerekçeli olarak açıklaması zorunludur.” İfadelerini kullanmıştır. Dolayısıyla bir yargılamada davacı ya da davalı olan kişi mahkemenin verdiği hükmün hangi sebeplere ve hangi delillere dayandığını bilebilmelidir. Bunlar da yazılan gerekçeli kararın içinde bulunur. Elbette ki yazılacak olan bu kararın da hükmü kuran erk tarafından yazılması gerekir. İşin doğası gereği, gerekçeli kararı hükmü kuran mahkeme yazar.”

“HUKUK EĞİTİMİ ALMAMIŞ BİRİNİN GEREKÇELİ KARAR YAZMASI YARGIYA GÜVENİ AZALTIR”

“Nitekim Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 298. maddesi bu konu hakkında açıkça bir hüküm koymuştur. Anılan hükümde “Hüküm, hükmü veren hâkim, toplu mahkemelerde başkan veya hükme katılmış olan hâkimlerden başkanın seçeceği bir üye tarafından yazılır.” denilmiştir. Yani kanun koyucu bu madde ile hükmü yazma görevini tek hakimli mahkemelerde hakime, toplu mahkemelerde ise hükme katılan hakimlerden başkanın seçeceği bir üyeye tevdi etmiştir. Temel fonksiyonu toplum içindeki uyuşmazlıkları çözümlemek ve dolayısıyla toplumsal barışı sağlamak olan yargının bir ayağını oluşturan yargıçlık, hukuk bilimine dair teknik bilgi ve donanım gerektirir. Hukuk fakültesinde verilen 4 yıllık eğitim, ardından alınan 2 yıllık Akademi ve Adliye Stajı süresi boyunca yargıçlar hukuk bilimine dair bu teknik bilgiyi ve donanımı kazanırlar. Dolayısıyla hukuk eğitimi almamış, bu alana dair ehliyeti ve yeterli birikimi olmayan birinin gerekçeli karar yazması yargıya olan güveni azaltacaktır.” ifadelerini kullandı.

Editör: TE Bilisim