Sevsinler sizin seçici kredinizi..
Seçici kredi diye bir şey yok. Piyasadaki para arzını artıran her şey enflasyondur. Artık bunu anlamalıyız. Türkiye’de şirketler fakir, patronlar zengin.
Seçici kredi diye bir şey yok. Piyasadaki para arzını artıran her şey enflasyondur. Artık bunu anlamalıyız. Türkiye’de şirketler fakir, patronlar zengin. Şirketler batar, patronlar yalıda yaşamaya devam eder. Şirketlerin içi boştur. Ödenmiş sermayeleri gülünçtür. Her şey krediyle yürür. Kar patrona zarar halka... Kredi genişlemesi ve enflasyonun altında bir kredi faizi geniş halk kitlelerinden zenginlere servet transferidir ve kaynak israfıdır.
Zenginler şirketlerini kurtarmak istiyorlarsa yatlarını, katlarını ve eşlerinin ve sevgililerin lüks arabalarını satıp öz sermayeye koysunlar. Halka yüklenmenin bir anlamı yok. At terli.. Bırakınız zombi şirketler batsın. Yaratıcı yıkıma izin verin; yenilerin ve dirilerin önünü açın. Kredi verilecekse katma değeri yüksek ürün üretenlere verilmeli; 40 yıldır televizyon üretenlere değil. Betona ve AVM'ye yatırım yapan araba, televizyon ve teknoloji şirketi gördünüz mü dünyada hiç!
Devlet zenginlerin ve sermayenin bekçi köpeği olmamalı. Kendisini esas var eden gücün emeğiyle geçinen, vergisini veren ve askerlik yapan halk olduğunu unutmamalı. Eşyanın tabiatında yükseklere çıkılınca halk eğreti ve iğrenilesi görünebilir ruhları olgunlaşmamış olanlara ama halkın sesi hakkın sesidir. Halkını unutanı önce Hak sonra halk unutur.
Not 1: Maske takmak bir mevcudu gizlemek değil, mevcudun olmayışını gizlemekti. Zaten olur da bir maskesini çıkaran bunu ancak başka bir maske takmak için yapardı. (ŞULE GÜRBÜZ / Kıyamet Emeklisi)
Not 2: Malum, Sağlık Bakanlığı kilolu olmaya karşı savaş açtı;
sokaklarda vatandaşın belini, göbeğini, kalçasını ölçmeye
başladı...
Tek tek insanlar gibi halklar da ilgilenilmek isterler; güzel
duygudur...
Fakat bir dakika!
Unutmamamız gereken şeyler de var...
Mesela şu "yenidoğan çetesi" meselesi ne oldu?
Tıbbın kendisine ve tabiplere olan güvenimizin tamiri için
bakanlığın dişe dokunur projeleri var mı?
Not 3: Obezite patırtısının zihin karıştırıcı tarafı şu
ki...
Bugün güncel tıp literatürünü takip etmeye kalksanız, aynı dergide
hem artan obezitenin toplum sağlığına zararlı etkileri üzerine bir
araştırmayı hem de "Bir insan 100 kilo olabilir ama sağlıklı
olmadığını söyleyemeyiz" tezini öne süren ciddi bilimsel makaleleri
bir arada görebilirsiniz...
Esas meseleye gelince...
Bu konularda atı alan Üsküdar'ı geçer...
Öyle de oluyor...
"Kilo verme ve diyet" pazarı büyüdükçe büyüyor...
Akıl almayacak kadar büyük bir kazanç dünyası...
İlaçlar, özel beslenme katkıları, diyet uzmanları, vs.
Gelin de karın çevrenizdeki yağları ölçerken zihninizi şüphelerden
kurtarın!
Not 4: Şu sorular da çok yakıcı...
Şeker ve şekerli besinler endüstrisini durdurmayı göze alan
babayiğit bir devlet çıktı mı ortaya?
Çıksa ne iyi olur!
GDO'lu mısırın ve fruktoz şurubunun üretimine "Yetti artık" diyecek
global bir politika ufukta görünüyor mu? Ne gezer!
Peki insanları şişmanlatan ve sağlıklarını bozan besinlerin
üreticisi firmalar ile diyet ilaçlarını üreten firmaların artık
aynı şirket bünyesinde toplaştıklarını biliyor muydunuz?
Oturun düşünün bakalım...
Not 5: Gerçeklerle yüzleşmeyi de becermeliyiz.
Sağlıksız şişmanlamayla mücadele kapsamlı ve global bir kararlılık
gerektiriyor.
Not 6: Dışarı çıkıp sokaklarda dolaştığımızda, aslında dış dünyadaki sokaklarda değil, içimizdeki sokaklarda yürürüz. (MARGIT SCHREINER / Hayal Kırıklıkları Kitabı)
Not 7: Türkiye'de sanayideki durgunluk gerçekten yüksek faizle mi ilgili? Ona bakalım. Imalat PMI'ı 2022 ocak ayında başlamış sert düşüşe. Faiz artışlarının başladığı 2023 temmuzundan 1,5 sene önce. Faizlerin çok düşük olduğu 2022'de. Yani sanayideki sorun faiz falan değil.
Not 8: Ülkemizde 2024 Yılı antidepresan kullanımı 65 milyon 591
bin kutuya yükselmiş.
Bir karşılaştırma için 2014 yılı rakamını vereyim: 39 milyon 252
kutu...
Anlayacağınız...
Ruhsal hallerimiz dökülüyor, üzerine kaygı bozuklukları, migren
gibi rahatsızlıklarımız çoğalıyor ve hep olduğu gibi bu durum
sağlık ile ilaç sektörünün pek hoşuna gidiyor.
Etrafımız hapçı dolu. Trafik kazalarının ve dikkatsizliklerin nedeni hap alıp işte böyle zombi gibi dolananlar.
Not 9: Enflasyon Kralı (Inflationskönig) Hugo Stinnes
1921'de giderek artan enflasyon sayesinde Hugo Stinnes Almanya'nın en zengin iş adamı olmuştu. Almanya sanayisinin altıda birinden daha fazlasına sahipti.
Yüksek enflasyonu tam istihdamı garanti etmenin tek yolu olarak görmekteydi. Hatta Stinnes'e göre insanların hayatlarını sürdürebilmelerinin tek yolu yüksek enflasyondu.
1924'te safra kesesi ameliyatında öldü. 101 yıl sonra ruhu hala Türkiye'de yaşıyor ve enflasyon lobisine ilham veriyor.
Not 10: Bir bıçak gibi keskindir zaman..
Not 11: Rüzgâr kokunu burnuma getirdi,
Anlayacağın yine canım burnumda sevdiğim.
Not 12: Maske takmak bir mevcudu gizlemek değil, mevcudun olmayışını gizlemekti. Zaten olur da bir maskesini çıkaran bunu ancak başka bir maske takmak için yapardı. (ŞULE GÜRBÜZ / Kıyamet Emeklisi)
Not 13: Namuslu insanlar Allah’tan korkan, buna mukabil kuldan utanmayan insanlardır.
İsmet Özel, Cuma Mektupları-II
Not 14; İster sağcı, isterse solcu algılayışlara elverişli olsun, bugün Türkiye’deki siyaset sahnesini dolduran ve kitle iletişim araçlarına malzeme olan orta malı görüşler haysiyet sahibi insanların onların çevresinde mekân tutamayacağı özelliklerdedir.
İsmet Özel, 20 Temmuz 2001
Not 15: İçinde her daim kalınan ev ancak gönüllü bir hapishanedir.
Not 16: Risk almayı göze alanlar sayesinde devrimler olur, toplumlar gelişir, yeni durumlar, duygular, hazlar ve acılar keşfedilir. Modern insan ise, dünyadaki tehlikelerin farkında olduğu için risk almaktan kaçınır çoğu zaman. Kolay yaşamanın yollarını arar. Ona ölümü ve acıyı anımsatacak her şeyden uzak durmaya çalışır. Hal böyleyken yitirilen masumiyet, nasıl yeniden kazanılır? Bandista’nın “Her Şeyin Şarkısı”ndaki sözlerini anımsadım: “Yaralarım benden önce de vardı / Ben onları bedenimde taşımak için doğmuşum.”