Volkan Yüksel

Volkan Yüksel

39 Derecede Aşk galası yapıldı

Amazon Prime Video’nun yerli orijinal filmi “39 Derecede Aşk”, Ortaköy Feriye’de gala ile tanıtıldı.

Davete filmin oyuncuları Ayça Ayşin Turan, Furkan Andıç, Cem Davran, Pelinsu Pir, Gafur Uzuner, Fatih Al, Zeynep Oymak ve Ulaşcan Kutlu hazır bulundu.

Geceye konuk olarak Gülçin Kültür Şahin, İpek Erdem, Levent Tülek, Nezaket Erden, Onur Erol, Bedri Baykam ve sanat dünyasının tanınmış isimleri bir araya geldi.

Yazının Devamı

Otelin iki ayrı katında, dört farklı alanda gezerek tiyatro deneyimi İstanbul’da

New York’ta kapalı gişe oynanan “Sleep No More”, Macbeth oyunundan esinlenilerek yaratılmış interaktif bir tiyatro. Manhattan Chelsea’deki The McKittrick Hotel'in katlarında gerçekleştiriliyor. Tüm konuklar önce 1930’lardan kalma bir bara toplanıp kurallar hatırlatılıyor, ardından iskambil kağıtları dağıtılıyor. Çektiğiniz kağıt sırasına göre içeri giriyorsunuz. Asansör binmeden önce dağıtılan maske takılıyor. Kimse kimsenin yüzünü görmüyor. Oyun esnasında konuşmak, maskeyi çıkarmak, telefonla konuşmak, fotoğraf çekmek ya da mesajlaşmak yasak. Oyunun sonunda Manderley Bar'a girip caz müzik dinleyebilir ve içki içebilirsiniz. New York günlerimde her gelen arkadaşımla mutlaka bu yerleşik tiyatroya giderdik. Peki, neden anlattım tüm bunları? Geçenlerde yazar arkadaşım Ezgi Durmuş aradı ve “Seni bir tiyatroya götürmek istiyorum…” deyip bana afişini gönderdi. O da, NYC’deki oyunun İstanbul uyarlaması. Elbette bu daveti kabul ettim. Oyun Beyoğlu Elmadağ’da bulunan Endless Hotel’in 2 farklı katında ve 4 farklı alanda sahneleniyor. Adı: “Kendi Var Adı Yok.” Her oyun 20 kişilik seyirci ile sınırlı. Bilet alan konuklar otelin lobisinde toplanıyor, kurallar anlatılıyor. Hemen sonrasında çekiliş yapılıyor. Bu çekiliş sonucuna göre 10 kişi “Cadılar”, diğer 10 kişi ise “Macbeth’i” takip ederek oyunu izliyor. Örneğin “Cadılar’ı” takip edip bu sahneyi görenler, isterlerse bir sonraki oyunda “Macbeth’i” takip ederek görmedikleri diğer sahneler için bileti yüzde 50 indirimli alıp görebiliyorlar. Seyirciler oyunu ayakta, gezerek deneyimliyor. O nedenle rahat ayakkabı ve ağır olmayan çanta kullanılmasını tavsiye ederim. Performansta ani ses, kan, cinsel öğe ve karanlık ortam bulunuyor.

Oyunu Cemre Su Salur yönetiyor, yapımcı ise Metecan Enderer. Oyuncular: Ahmet Saim, Ayşegül Demir, Dilara Yiğit, Ömer Gülşen, Yiğit Paşaoğlu, Mizgin Özel, Cemre Beygüven, Hakan Karaca’da oluşuyor.

Gelelim yazının başına…

Yazının Devamı

İstanbul’da satılan 1 milyon 98 bin TL’lik buzdolabı ile fotoğraf çektirdim

İtalyan beyaz eşya ve küçük ev aletleri markası Smeg, sadece ürünlerini sergilediği, satışın olmadığı Levent’te keyifli bir mağaza açtı. Açılış töreni de Serhat Kaynarpınar organizasyonuyla yapıldı ve birçok ünlü yüz bu partiye katıldı. Ancak partinin en ilgi çekici yönü katılan ünlüler değil, Sicilyalı sanatçı Damiano Rotella imzalı bir Dolce & Gabbana sergisi olan buzdolabıydı. Bu buzdolabının süslemeleri, turuncu-kırmızı bir arka plan üzerinde gök mavisinin baskınlığıyla karakterize edilen Ragusa stilindeki araba boyama sanatına bir saygı duruşu simgeliyor. Lirik operadan esinlenen ön panelin ortasında, Giacomo Puccini’nin La Bohème’inden alınmış bir sahne yer alıyor. Üst kısımda operanın kadın kahramanları olan Mimì ve Musetta’nın portreleri var. Alt kısımda, Sicilya çiftçilik geleneğinin sembolü olan bir çiçek buketi ve buğday tasvir edilmiş ve patronale arabasının yanlarındaki süs motiflerini çağrıştırmış. Yanlar, kıvrımlı frizlerle çerçevelenmiş iki tam boy paladinle boyanmış. Üst kısımda, geleneksel kostümlü bir adamın yarı boy portresi konmuş. Ben yazarken başım döndüğüne göre sizin de okurken başınız dönmüş olabilir. İşte bu buzdolabı 30 bin Avro, yani 1 milyon 98 bin TL civarında bir rakama satılıyor. Dünyada çok az sayıda yapılmış. Söylenene göre diğerleri 40 ve 45 bin Avro’ya satılmış. İstanbul’daki markanın resmi görevlileri “30 bin Avro’ya satışa sunduk” dedi. Çok merak ediyorum, acaba bu buzdolabını kim satın alacak? Marka aynı boyda buzdolaplarını 50 bin TL civarında satıyor, ancak sanatçı imzalı bir ürün 1 milyon 98 bin TL’den satılıyor. Durum bu olunca ben de buzdolabıyla hatıra fotoğrafı çektirmek istedim.

Bu buzdolabı 30 bin Avro yani 1 milyon 98 bin TL

Yazının Devamı

Sertab Erener’e Saygı 1 konseri harikaydı

Vay arkadaş, Sertab Erener’e “Saygı 1” konseri yapılacak yıllara geldik… Sezen Aksu’nun Türkiye’ye hediye etmesinin üzerinden yıllar geçmiş ki, Sertab için bu tarz organizasyonlar düzenleniyor. Sertab, hiç yaşlanmayan özelliğiyle zamanın su gibi aktığını bize hissettirmiyor. Yıllar önce güzel bir arkadaş grubuyla İskoçya’ya gitmiştik. Sertab ile yaklaşık 4 gün geçirdik. Emre Kula ile daha yeni evlenmişlerdi. Sertab’ı bu vesileyle yakından tanıma fırsatı yakalamıştım. Perdenin önündeki dev sanatçının, perdenin arkasında da inanılmaz duyarlı bir insan ve yürekli bir kadın olduğunu bu geziyle daha da pekiştirmiş oldum. Bu gezinin hemen ardından konserlerine davet etti, gittim. Gittiğim ilk konserde anladım ki, yıllarca kalbimize dokunan, bize hayatı hissettiren o muhteşem şarkılara ses vermiş. Sertab hep daim genç olduğu için o konsere gidene kadar bunu anlamamıştım. Anılar tarihin şemsiyesidir; o şarkılarda hepimiz güzel anılarına eşlik ettik. En son Bodrum’dan dönerken uçakta yan yana geldik, epey kaynattık.

Geçenlerde Sinerji Medya ve BaBaLa TV organizasyonuyla düzenlenen "Saygı 1" konseri harika geçti. Duygusal anların yaşandığı, binlerce kişinin şarkılara eşlik ettiği dev konserde Kalben, Melek Mosso, Ceylan Ertem, Selin Geçit, Karsu, Aleyna Tilki, Hande Yener, Gökhan Türkmen, Kenan Doğulu, Levent Yüksel, Mirkelam, Nova Norda, Sena Şener, Emrican İğrek, Can Ozan, Şanışer, TNK, Soner Sarıkabadayı, Enis Arıkan, Nil Karaibrahimgil ve Serdar Erener başta olmak üzere birçok sanatçı dostu Sertab Erener'in şarkılarını seslendirdi. Ev sahibi Oğuhan Uğur da harika bir konuşma yaptı. Bu güzel geceye katılan tüm sanatsever insanlar da koro halinde bu sanatçılara eşlik ettiler. Emre ile yan yana oturan Sertab ise her şarkıda ağladı. Hande “Yalnızlık Senfonisi” şarkısını muhteşem okudu. Aleyna, tam tarzına uygun bir şarkı ile “O’ya” harikaydı. Nil ve Serdar ise “Bahçede” şarkısını seslendirdi. Sertab, “Bu gece burada çok büyük bir sevgi hissettim. Öylesine kelimelerle ifade edilecek bir şey değil, bir ömre yeter” sözleriyle duygularını dile getirdi. Kalben, Sertab Erener'in "İncelikler Yüzünden" adlı şarkısını seslendirdi. Kalben'in Samandağ'da Hatay Sörf Okulu ziyaretinde çocuk ve gençlerle birlikte görüntüleri, sahnede LED ekranda yayınlandı. Kalben, başta Hatay Samandağ olmak üzere bu ülkenin tüm çocuk ve gençlerinin çok kıymetli olduklarını söyleyerek, sahneden hepsine selam yolladı. Kalben’in deprem bölgesini unutmaması oldukça güzel bir davranıştı.

Yazının Devamı

Deniz Türkali yeni yaşını “Sex’inci” parti ile kutladı

Geçenlerde Cihangir’de uzun zamandır beklenen bir doğum günü partisi vardı.

Tüm Cihangir’in dilindeydi bu parti.

WhatsApp grupları, sosyal medyada yazılanlar, çizilenler ve insanların kendi aralarındaki sohbetlerde merakla bekleniyordu.

Yazının Devamı

International Fashion Festival İstanbul 2024 başladı

Türk moda tasarımcısı Çiğdem Karavit ve İtalyan organizatör Rosario Stagno'nun ortak organize ettikleri Türkiye’de ikinci kez düzenlenen “International Fashion Festival İstanbul Edition” basın toplantısı, İstanbul Elite World Otel’de yapıldı.

“Uluslararası Moda Haftası” olarak duyurulan etkinlikte, dünyanın birçok ülkesinden katılan modellerin, yine çeşitli ülkelerden gelen modacıların ürünlerini podyumda sergileyeceği belirtildi.

Etkinliğin Türkiye ayağını yöneten modacı Çiğdem Karavit, amaçlarının Türk modasını dünyaya tanıtmak olduğunu vurgulayarak, “Bugün İtalya, Ukrayna, Estonya, Romanya, Dubai gibi ülkelerden model ve tasarımcı olarak katılan konuklarımız var. Amacımız, Türkiye’de moda alanında sesini dünyaya duyurmak ve bu etkinlikle ülkemizi tanıtmaktır” dedi.

Yazının Devamı

Hafta içi İstanbul eğlencesinden haberler

İstanbul gecelerinin cuma-cumartesi eğlenceleri klasikleşmiştir. Ancak bu kez hafta içi turladım. Dünyanın büyük şehirlerinde hafta içi eğlenceleri, yerel insanların öncelikli tercihi haline geldi. Bu nedenle, size hafta içi yerel eğlenceleri yazmak istedim. Katılanlar, şehri var eden kişilerdir.

Önce İstanbul’un son dönemde ilgi gören semti Bomonti’ye gittim. Burada ünlülerin buluştuğu bir doğum günü partisine katıldım. “Wu Bomonti’de” düzenlenen partinin ev sahibi, Londra’dan İstanbul’a gelen yetenek avcısı Fatoş Kalkan’dı. Fatoş, yetenekli gençleri keşfediyor ve dünya markalarının model yüzü yapıyor. Amerika, İngiltere, Fransa, İtalya gibi dünyanın birçok ülkesinde o lüks ve büyük markaların defilelerinde ya da reklamlarında gördüğünüz Türk mankenleri bulup yetiştiren ve onların marka haline gelmesinde büyük katkı sağlayan isimdir Fatoş Kalkan. Yeni yaş partisine katılım oldukça yüksekti. Birçok manken bu eğlencede yerini aldı.

Yazının Devamı

El Salvadorlu yazar Vanessa Núñez: “Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi romanı TV dizisi olmalı”

Cervantes Enstitüsü’nün ev sahipliğinde İstanbul’da düzenlenen Latin Amerikalı yazarlar buluşmasında El Salvadorlu yazar Vanessa Núñez, keyifli bir sohbet toplantısı düzenledi. Osmanlı’nın Orta Amerika üzerindeki edebi ve kültürel etkilerini anlatırken oldukça etkilendiğinin altını çizdi. Yazar, Orta Amerika'da Arap etkisinin yaygın olduğunu, Edward Said’in Batı’nın doğuyu nasıl yansıttığı üzerine düşüncelerini “Egzotizmin gerçeklikten kopuk bir anlatı” olarak ifade etti. İstanbul’a ve ezana duyduğu sevgiye de değindi.

Vanessa Núñez, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Saatleri Ayarlama Enstitüsü" adlı eserinden de bahsederek, zamanı koruyan saatler metaforunu vurguladı ve Türk edebiyatı kadar dizilerinin de özellikle Latin Amerika’da büyük ilgi gördüğünü belirtti. Núñez ile yaptığım sohbet daha çok Türk dizileri üzerine oldu. Ben uzun röportajları çok sevmem; kısa ve öz olmasına özen gösteriyorum. Yazar Vanessa Núñez ile de kısa ve öz bir söyleşi yaptım.

Yazının Devamı

Çiğdem Tunç Tiyatrosu’nun yeni oyunu: Kanlı Nigar’ın galası yapıldı

İstanbul’da tiyatro, son yıllarda yeniden hak ettiği ilgiyi görmeye başladı. Şehrin birçok noktasında hemen her gün onlarca tiyatro perdesi açılıyor ve seyirciyle buluşuyor. Bu durumdan çok mutlu olduğumun altını çizmek isterim. Geçenlerde Sadık Şendil’in kaleme aldığı, Çiğdem Tunç Tiyatrosu’nun sahnelediği Türk klasiklerinden “Kanlı Nigar” oyununun İstanbul galası için Beşiktaş Akatlar Kültür Merkezi’ne gittim.

Sanatseverlerin ilgi gösterdiği etkinliğe birçok ünlü isim de katıldı. Oyuncu Halil Ergün, gazeteci Balçiçek İlter, modacı Uğurkan Erez, Banu Noyan ve çok sayıda tiyatrosever etkinlikte yer aldı. Çiğdem Tunç’un yönettiği ve Nigar rolünü oynadığı oyunda ayrıca; Deniz Salman, Yaşar Ayvacı, Gamze Yarka, Buket Çelik, Savaş Özkartal, Serkan Demir, Umutcan Atmış ve Süleyman Yağcı da rol aldı. İstanbul dışında Türkiye’nin birçok kentinde bu oyun sahneleniyor. Çiğdem’in sayfasını takip edip oyunun denk gelen tarihinde görmenizi tavsiye ederim.

Kırmızı Kalem Edebiyatçıları Buluşturdu

Yazının Devamı

Ünlü ressamların eserleri Tütsü’de sergileniyor

Oyuncu Mehmet Aslantuğ, Beşiktaş eski yöneticisi Erol Obdan ve oğlu Erol Can Obdan’ın ortak olduğu Fulya’da hizmet veren “Tütsü by Düvee” adlı et restoranında geçtiğimiz günlerde keyifli bir davet vardı. Davetin ev sahibi restoranın başarılı şefi Nazlı Eymen Türker’di. Davetin baş konukları yılların sanatçısı Lale Belkıs ve ünlü ressam Onur Sonku’ydu. Lale Belkıs’ı anlatmama gerek dahi yok. Şarkıcı, manken, oyuncu, yazar, tiyatrocu, söz yazarı, besteci, dublaj sanatçısı, şair ve tüm bunların üzerine ressam. Davetin asıl sebebi ise Lale Belkıs’ın yaptığı dört resmi, Onur Sonku’nun ise bir resmini sergilemesiydi. Yıllarca ya oyuncu ya da şarkıcı olarak kamuoyunun önünde olan Lale Hanım’ın bu kez ressam olarak çıkması hepimizi şaşırttı. Tütsü by Düvee’de bundan böyle iki ressamın eserleri sergilenecek. Davetin yemek bölümüne geçildiğinde Lale Hanım ile sohbet ettim. 85 yaşında olması, hayatın renklerinden ve sosyal yaşamdan ayrı kalmasına engel olmuyor. Hala şık ve zarif. Kadıköy Moda’da oturuyor ve zamanın büyük bölümünü yeni kitabı yazmak üzere geçiriyor. Ressam Onur Sonku da önce aile dostu Ayla Algan’ı, daha sonra da yakın dostu Erkan Özerman’ı kaybetti. Yaşadığı üst üste gelen kayıpların da etkisiyle resme ara vermişti. Yeniden tuvalin karşısına geçip önemli eserini mekanda sergiye sundu. Ayrıca yazmadan geçemeyeceğim, yoğun bir diyet programımda olmama rağmen Nazlı’nın muhteşem yemeklerinin tadına baktım. Etler Karamürsel Yalakdere’deki özel çiftlikten geliyor ve tütsü fırınında saatlerce pişirilerek servis ediliyor. Eğer yolunuz Fulya’ya düşerse mutlaka Nazlı’nın yemeklerinin tadına bakın derim. Mezeler, et yemekleri, baklava yufkasına börek, tek kelimeyle muhteşem.

Deniz Türkali

Yazının Devamı

Alternatif pop müzisyeni ÖzgürCan: Zamansız müzik yapmak için varım

Alternatif pop müzisyeni ÖzgürCan, 2025 yılında yayınlayacağı Bir Hikayem Var albümünün ilk teklisi Kalbim Talan’ı yayınladı.

Söz ve müziği ÖzgürCan’a, aranjesi ise ÖzgürCan ve Umut Doğan’a ait olan bu parça, derin sözleri ve etkileyici vokal oyunlarıyla dinleyiciyi melankolik bir dünyaya götürüyor.

YouTube dahil tüm dijital platformlardan dinleye bileceğiniz şarkıyı keyifle dinledim.

Yazının Devamı

Ünlüleri buluşturan doğum günü partisinde neler oldu?

Türk sinemasına önemli katkılar sağlamış Nur Kardeşler’in 50. yaş günü partisi tek kelimeyle muhteşemdi. Davetli olarak katıldığım bu geceyi sizlere yazmak istedim.

Beyoğlu Pera’da yeni açılan, hatta ilk kalabalık grup misafirlerini bu davet ile ağırlayan Eralp Üngeldi’nin ortağı olduğu “Beyoğlu Galata Meyhanesi”, Türk sinemasının duayenlerinin yanı sıra ünlü birçok isme ev sahipliği yaptı.

Benim masamda karşımda ses sanatçısı Yeliz vardı. Hemen yanında ise “Güzel Aşklar Diyarı” dizisinden yeni ayrılan Halil Ergün oturdu. Sol yanımda Ali Poyrazoğlu, hemen karşısında Mustafa Alabora vardı. Mustafa Abi’nin yanında Volkan Severcan, karşısında ise Erhan Yazıcıoğlu oturuyordu. Ressam Muzaffer Akyol ve Aztek Kulübü'nün sahibi Hüseyin Kabaoğlu da aynı masadaydı. Diğer bloktaki masada televizyoncu Gülgün Feyman, oyuncu çiftler Ayşe Sezerel ve eşi Ahmet Sezerel vardı. Ahmet Abi’nin kızı, işletmeci Ayşe Zeynep Sezerel de oradaydı. İşletmeci Gülsüm Sami, namıdiğer “Gügü”, gazeteci olarak diğer davetli isim Now Haber Müdürü Enis Ersoy’du. Yönetmen Naci Çelik Berksoy, Çelik Öztunç, Özlem Muşdal, Vildan Karamahmutoğlu ve Baran Seyhan göze çarpan isimler arasındaydı. Ses sanatçısı Özlem Yüksek gecede sahne aldı.

Yazının Devamı

Londra’da başlayan beste, İstanbul’da Kalben ile buluştu!

2016 yazı…

Yine bol eğlenceli Bodrum günlerinden bir gün, âşık olup karşılığını tam manada bulamayan bir arkadaşım dertli bir şekilde sürekli “Saçları” dinliyor.

Yine öyle bir günde “Hadi akşama Kalben’i dinlemeye Gümüşlük’e gidelim” dedi.

Yazının Devamı

“Söyle” şarkısıyla son günlerin iyi çıkışını yapan ismi Cem Pilevneli: “Ayrılık bana şarkı yaptırıyor”

Kaliteli müzik dinlemeyi her daim sevmişimdir. Şarkının altyapısı, düzenlemesi ve enstrümanların tınısı; sözleri, müziği ve söylenmesi kadar önemlidir. Hepsi bir bütünün parçasıdır. Son yıllarda bunu başaran müzisyenlerin başında Cem Pilevneli geliyor. “Kendimi gecelere veremem” yayınlandığı yılın en iyi şarkılarından biri olarak bilinir. Cem Karaca’nın “Resimdeki gözyaşı” ya da Ferdi Özbeğen’in “Gündüzüm seninle” düzenlemeleri de oldukça iyidir. 2022’de yayınladığı Petek Pansiyon albümünde “Kayıp Aranıyor”, “Ay ay ay” ve “Bulutların Üstünde” favori şarkılarımdır.

Bugünlerde ise “Söyle” isimli şarkısı dijital alanda çalıyor. Cem, yine iyi bir müzik altyapısıyla müzikseverlerin karşısına çıkıyor. Sözü ve müziği kendine ait. Cem ile Bodrum’da zaman zaman gittiğim mekanlarda karşılaşır, sohbet ederdik. Bu sefer röportaj yaptım. Sanatçı Pilevneli ailesinin müzisyen üyesi Cem, sadece yeni şarkısını değil, dede yadigarı “Petek Pansiyonu” da konuştuk.

Yazının Devamı

Hayvanlara zarar vermeyen Vegan moda akımı Türkiye’de

Geçenlerde İtalya İstanbul Konsolosluğu'nun Venedik Sarayı’nda bir davete katıldım. Davetin ilgi çekici kısmı, lansmanı yapılan ürünlerin vegan olmasıydı. Bu ürünler yiyecek değil, giyecekti.

Vegan olmak, son yılların tercih edilen yaşam tarzlarından biri haline geldi. Veganlık, yiyecek ile sınırlı değil; giyim, kozmetik, aksesuar gibi alanlarda yayıldı. New York’ta ve Paris’te yaşarken vegan kafe, restoran ve marketlerde ürünlere çok sık rastlıyordum. Hatta Brooklyn’de yapması kolay olduğu için hazır dolma biber içi alıyordum. Tamamen vegan bir karışımdı ve tadına bakan herkesin kuzu kıymasından yaptığımı sanıyordu. Eylül ayında Bodrum’da arkadaşlarımla Tan Tasçı’ya gitmiştim. O gün bana influencerlar Batuhan Tigis ve Emre Aydın da eşlik etmişti. Tan haricinde kimse vegan değildi. Tan ile laf lafı açmış, sohbet koyulaşmıştı; karnımız acıktı ve “Size vegan hamburger yapayım…” dedi. Batuhan, Emre ve ben hayatımızda ilk defa vegan hamburger yedik ve inanılmaz lezzetliydi. Bu deneyim muhteşemdi! İstanbul’a döndüğümüzde Batu mesaj attı ve “Tan da yediğimiz vegan hamburgeri nerede bulabilirim…” demişti. Veganlık uzaktan zor görünüyor; benzetmek gerekirse, sevdiğini öperken arada cam olması gibi bir şey gibi duruyor. Ancak yakınlaşınca durum daha farklı oluyor, bağlılık artıyor. Bir bakıyorsun, arada cam filan yok…

Yazının Devamı

Türkiye'de influencer yaratıcı etki sıralamasında kim kaçıncı sırada?

Fransız Favikon.com internet sitesi, dünyada ve Türkiye’de sosyal medya içerik üreticilerinin sosyal medya yaratıcı etki listesini yayınladı. Dünya genelini merak edenler internet sayfasını inceleyip meraklarını giderebilirler. Ben size kapsamlı bir Türkiye durumu hazırladım.

Öncelikle influencer ne demek? Influencer, kendi alanında uzman kabul edilen ve sosyal medya üzerinde istikrarlı takipçileri olan, fikrine güvenilen ve onayları alınan kişi olarak tanımlanıyor. Bu kişiler sosyal medya üzerinden takipçilerini yönlendiriyor ve onlara önerilerde bulunuyor.

Yazının Devamı

Selda Bağcan Vakfı sadece yardım kuruluşu değil Türk kadının mücadele meşalesidir

Sanatçı olmak… İnsan olmak… Kadın olmak… Ağaç ya da çiçek olmak… Kedi, kuş, köpek olmak… Hepsi doğanın bir parçası olmaktır. Hepimize bereket veren toprak, can veren sudur… Hepimiz aynı yıldız tozlarını hisseder, aynı gökyüzünün altında nefes alırız. Ve bu döngü bir nöbet gibi devam eder. İnsan da bu nöbetin bir parçasıdır. Doğar, büyür, başarı için çalışır, çabalar; Önce kendine saygı duyar, ailesinin soyadını onurla taşır, işinde başarılı olur ve gün gelir, gelecek nesillere örnek olacak adımlar atar. Kimisi bir ulusu var eder, karanlığa güneş gibi açar, cumhuriyeti kurup, kadına seçme ve seçilme hakkını verir… Ve o kadın gazeteci olur, yazar olur, siyasetçi olur, öğretmen, asker, pilot, sanatçı ve Selda Bağcan olur…

Kadına aydınlık yolu açan Mustafa Kemal Atatürk’e örnek olur. Evet, Selda Bağcan olur! Güzel ülkemde mücadelenin simgesi olur. Cezaevine girer çıkar, yasaklanır, yılmaz, korkmaz, çekinmez şarkılarıyla önce kendi ülkesine, sonra tüm dünyaya ses olur. Aşık Veysel’e, Pir Sultan Abdal’a, Aşık Mahsuni Şerif’e, Yunus Emre’ye hayat, ses olur. Kediye, köpeğe, gence, insana saygılı, duyarlı ve her zaman elindeki bilgiyi, sevgiyi paylaşan İNSAN olur. Neden yazdım bu satırları? Türkiye, tarihi boyunca belki hiç bu kadar toplumsal sorunlarla mücadele ettiği bir dönemden geçmedi. Yaşadığımız olaylar; bebeğe, çocuğa, kadına, hayvana, ağaca, doğaya, insana yönelik şiddet hepimizi yaralarken, nefesimizi keserken, kalbimizde çarpıntı yaparken, cumhuriyetin örnek sanatçısı “Selda Bağcan Vakfı”nı kurar. Gençlerin eğitimi, sokak hayvanlarının sağlıklı ortamlarla var olmasını, SMA’lı bebeklerin sağlıkla gülmesine katkı sağlamayı amaçlar… Selda Hanım ile birebir çalıştığım dönemlerde çok şey öğrendim. Vefayı, hayata güzel bakmayı, yemeği keyifle yemeyi öğrendim. Bu vakfın kuruluş aşamasında geçen sürece hayranlıkla tanık oldum. Popüler olmaktan uzak, her zaman mütevazı olmanın ne kadar büyük erdem olduğuna tanıklık ettim. Halktan kazandığını halk için harmasını gördüm. O deprem günlerinde evsizlere geçici ev almasından tutun, insanların boğazından sıcak yemek yemesi için aş evi kurmasına, kedi köpekler için verdiği mücadeleden tutun, yardıma ihtiyaç duyanlara ilk koşan olmasına şahit oldum. Hiç unutmam, Hatay’a ilk konteynır ev depremzede sahibine ulaştığı haberi gelince “Oh, bu gece rahat uyku çekerim…” lafı aklıma gelince gözlerim hâlâ dolu dolu olur.

Yazının Devamı

Bana göre New York’ta nerede ne yenir?

Türk, Peru, Çin, İtalyan, Fransız, Japon, Meksika gibi birçok farklı mutfaktan restoran bulabilirsiniz. Romantik bir akşam yemeği, arkadaşlarla eğlenceli bir akşam veya iş yemeği gibi farklı amaçlar için farklı atmosferlere sahip restoranlar tercih edebilirsiniz. Özellikle popüler restoranlarda rezervasyon yaptırmanız önerilir. Hatta bu rezervasyonu internet üzerinden yapmalısınız. New York’ta hemen hepsine gittim. Böyle bir listenin elinizde olması inanın altın değerinde. New York’a gidip bu önerileri değerlendirdiğinizde bana teşekkür edeceksiniz. Türk restoranları ve Türklerin çok sevdiği restoranlari bilerek ekledim. New York’ta unutulmaz bir yemek deneyimi için birçok harika restoran seçeneği var. İşte size birkaç öneri:

* Per Se: Chef Thomas Keller imzası taşıyan bu restoran, Michelin yıldızlı ve dünyanın en iyi restoranlarından biri olarak kabul ediliyor. Central Park manzarası eşliğinde sabit menüyle sunulan lezzet şöleni deneyimi yaşayabilirsiniz.

* The Modern: Modern Sanat Müzesi'nin içinde yer alan bu şık restoran, Fransız ve New American mutfağının en güzel örneklerini sunuyor. Sanat dolu bir atmosferde sofistike bir yemek deneyimi sizi bekliyor.

Yazının Devamı

Güngör Bayrak, metroda çalmak için keman dersi alıyor

Yeşilçam'ın “Lady” unvanlı oyuncusu Güngör Bayrak, geçtiğimiz günlerde Okan Bayülgen’in sahibi olduğu Dada Salon Kabaret mekanında Sema Moritz’in konserini dinlemeye gidenler arasındaydı. Arkadaşlarıyla hoş vakit geçiren Güngör Hanım, oldukça keyifliydi.

Öznur Ertan, Sema Moritz ve Güngör Bayrak, Okan Bayülgen'in Dada Salon Kabaret'inde buluştu...

Çok eskiye dayanan tanışıklığımız olduğundan hemen yanına gidip sohbet ettim. Kanser tedavisi görüp amansız hastalığı yenmesinin ardından oldukça güzel ve şık görünüyordu. “Güngör Hanım, sağlığınız nasıl?” diyerek sohbete başladık. “Oldukça iyi, buraya gelirken şekerim yükseldi. Evde düşürmeye çalıştım. Düşünce hemen koşup geldim. Sema’nın bu muhteşem konserini kaçıramazdım” dedi.

Yazının Devamı

Rapçi Ezhel’in kuzeniyle tanışma hikayesi!

Rap dünyasının starı Ezhel’in kuzeni ile tanışma hikayesi çok ilginç!..

"Sen benim ablamsın" diyen Ezhel’e İpek İpekçioğlu'ndan cevap: “Benim yeterince kardeşim var sen de kimsin?”...

'DJ İpek' olarak tanıdığımız İpek İpekçioğlu, uluslararası üne sahip, önemli birçok ödül kazanmış DJ, müzik yapımcısı ve serbest yazardır. Sadece müzik alanında değil, toplumsal hemen her olayın ortasında yer alır. Özellikle Avrupa’da göçmenler konusunda etkin çalışmaların içinde olan bir sanatçıdır. Tüm bu özelliklerin dışında ailesi de müzikten gelmektedir. Rapçi ve söz yazarı Ezhel'in, yani Ömer Sercan İpekçioğlu’nun kuzenidir.

Yazının Devamı

Güzel havayı fırsat bilenler Bebek’te buluştu

Hafta sonu İstanbul’u turladım. Bebek’e doğru indim ve soluğu Lucca’da aldım. İstanbul’un klasik mekanı her zamanki gibi yine eğlenceliydi. Hafta sonu İstanbul’da birçok etkinlik olmasına rağmen, Lucca oldukça kalabalıktı. Gözüme çarpan isimler arasında iş insanı Sumru Canberk vardı. Stockholm'den gelen yakın arkadaşı Öznur Ertan ile sohbet ediyordu.

Öznur Ertan ve Sumru Canberk, Bebek'te buluştu...

Bodrum sezonunu kapatan iki arkadaş, ricamı kırmadı ve benim objektifime poz verdiler. Öznur Ertan, “Stockholm'de hava soğudu, ben de hafta sonu için İstanbul’a geldim. Bebek’te İstanbul Boğazı havası almak beni mutlu etti” dedi. İstanbul ve Bodrum davetlerinin gözde ismi kızı Linda Yöndem’in de önümüzdeki hafta İstanbul’a geleceğini hatırlatarak, “Linda sezonu kapatamadı” dedi.

Yazının Devamı

Ahu Tuğba'yı uğurlarken gördüklerim

Ahu Tuğba, sinemaya önemli katkı sağlamış bir oyuncu olmasına rağmen, ne yazık ki cenazeye katılım vefasızlık denilecek kadar azdı. Sinema oyuncuları Nuri Alço, Serpil Çakmaklı ve Serpil Örümcer’in dışında gazeteciler ve sinema günlerinde sette çalışan emektarlar katıldı. Ha bir de kameraları görünce şov yapmayı tercih eden Meriç Erkan ve Yaşar Alptekin de vardı.

Ahu Tuğba’nın kızı Anjelik Calvin ayakta zor duruyordu.

Acıya rağmen gazetecilere açıklamada bulundu: “Bir evlat olarak ne diyebilirim ki? Yani şov yapmaya gerek yok. Allah katında görevimizi yerine getirmek için buradayız. Sinemaya 40 yılın üzerinde emek veren bir kız çocuğu düşünün. Koşulsuzca sinemayı seven, ülkesini seven bir kız çocuğu. Onun için buradayız.”

Yazının Devamı

Halil Ergün ve Meltem Cumbul 29 yıl sonra aynı projede

Halil Ergün ve Meltem Cumbul, Mahsun Kırmızıgül'ün yönettiği dizide buluştu...

Yönetmen koltuğuna Mahsun Kırmızıgül’ün oturduğu, başrollerini Halil Ergün ile Meltem Cumbul’un paylaştığı “Güzel Aşklar Diyarı” dizisinin ilk bölümü Kanal D’de seyirciyle buluştu. Yıllar sonra usta oyuncu Halil Ergün’ü ekranda izleyecek olmanın heyecanıyla tam saatinde komşum Öznur Ertan’la televizyonun karşısına geçip dizinin başlamasını bekledim. İlk bölümünü izledikten sonra lafı hiç evirip çevirmeden altını kalınca çizerek yazmalıyım ki Halil Ergün, uzun bir aradan sonra ekranlara dönerek doğru bir karar verdi.

Etkileyici bir oyunculukla seyircinin karşısına çıktı. Örneğin, dizinin cenaze sahnesinde tabut taşınırken Halil Ergün, mimikleri ve bakışlarıyla acılı dedeyi inanılmaz etkileyici bir şekilde canlandırmış.

Yazının Devamı

Canım arkadaşım Metin Arolat...

Canım arkadaşım sevgili Metin Arolat ile daha birkaç gün önce konuştuk. “Hadi topla ahaliyi Nispet’e gel...” demişti. “Bodrum’da Eylül’ün tadını çıkarıyorum. İstanbul’a döner dönmez önce Yeliz’e, sonra sana geleceğiz...” yanıtını vermiştim. Son konuşmamız olduğunu nereden bilebilirdim? Sabah uyanınca ortak arkadaşlarımız mesaj atmış; “Metin’i kaybettik...” diye. Şok oldum! Eski mesajlarımızı okumaya başladım. 2016’da Bodrum’a bana gelmişti, evden dışarı çıkmadan çok eğlenmiştik. Brooklyn’de yaşadığım yıllarda da buluşmuştuk. Bu tarihleri eski mesajları okurken hatırladım. Şubat 2017’de yeğeninin kızı dünyaya gelecekti; ablası Fatoş ile birlikte New York’a gelmişlerdi. Buluşacağımız gün kar fırtınası çıktı, bir araya gelemedik. O hafta Metin, New Jersey’de Demet Sağıroğlu ile buluşmuştu. Bu buluşmaya beni de davet etti ancak Brooklyn’den kar, kış kıyamette NJ’ye gitmem oldukça zordu, gidemedim. En sonunda Manhattan’da Hell's Kitchen’da Peru restoranında buluşmuş, saatlerce gülmüştük.

Pırlanta gibi insandı; duygusal, neşeli, işinde başarılı, hayvanları çok seven, ailesine de oldukça bağlıydı. Sesi ve şarkıları zaten hayatımızın bir parçasıydı. Abisi Demir’i trafik kazasında kaybetmek, Metin’in en yumuşak noktasıydı. Birkaç yıl önce annesi Şükran Teyze’yi kaybetti. Metin, annesinin ölümünün ağırlığını hep üzerinde taşıyordu. İstanbul’un ünlü Arolat ailesinin ferdiydi. Annesi Şükran Arolat Çerkes’ti. Babası ise İstanbul’un beyefendilerinden Hasan İzzet Arolat’tı. Bir amcası, Dünya gazetesinde yıllarca genel yayın yönetmenliği yapan gazeteci Osman Saffet Arolat’tı. Diğer amcası ise mimar Neşet Arolat’tı. Ünlü mimar Emre Arolat da Neşet amcasının oğluydu. Hatta New York’a geldiğinde Emre de, o zaman NY’daydı; çok buluşmak istediler ancak bir türlü organize olamamıştık. Ailesinden geriye kalan fertler İzmir’de, kendisi de işlerden dolayı İstanbul’da yaşıyordu.

Şarkıları kadar, yönetmenlik alanında da oldukça başarılı bir isimdi. Reklam filmleri çekerdi. Demet’in televizyonlara verdiği röportajı dinledim. Şok diyet yapıyormuş. Metin’in de benim gibi orantısız kilo problemi vardı; yeme saatleri konusunda hep dert yanardı. Hepimizde olduğu gibi yaz döneminde ipin ucu kaçıyordu. 90’lı yılların en dokunaklı şarkılarını seslendirdi. Güzel yüzlü, iyi kalplı, çocuk ruhlu bir insandı. “Her ölüm erken ölümdür...” diyor Cemal Süreya. Metin Arolat için çok erken oldu bu ölüm... Hala inanamıyorum; sanki Kozyatağı’na Nispet’e dinlemeye gidecekmiş gibi hissediyorum. Işıklar içinde uyu Metin, abin Demir’e, Şükran Teyze’ye sarıl... Seni hiç unutmayacağım sevgili arkadaşım...

Yazının Devamı