Bu yaştan, kırkımdan sonra böyle bir çukurda yaşamaya rıza göstermem. Son yıllarda adına seçim denen müsamerelerin, rıza yaratmak dışında hiçbir sonuç vermediğini düşündüğüm ve bu müsamerelerin bir parçası olmamak için oy vermeyi düşünmüyordum. İlaveten demokratik seçimler, eşitler arasındaki yarıştır. Demokratik olmayan seçimler iyi sonuç doğurmaz. Son gelişmeler (hangisini sayayım; gözlerinde ışıltı olanları mı, çocukların siyasete alet edilmesini mi?
Ekrem Başkana yapılan zulüm ve hürmetsizliği mi, hukuksuzca uygulamaları mı) artık bambaşka bir aşamaya geldiğimizi gösteriyor. Bu artık siyasal programlar, ideolojiler, yönetim veya sistem meseleleri değil. İnsanlığımıza, ahlaka, vicdana, toplum olarak bir arada yaşama/yaşamama, beraber yaşayacaksak neye göre yaşayacağımıza dair bir şey. Çok açık ve net yazıyorum: Eğer Türkiye toplumu şu şekilde kurulan ilişkiler temelinde yaşamaya rıza gösteriyorsa, bu ülkeyle, bu toplumla maddi/manevi bütün bağlarımı kopartmakta bir an bile tereddüt etmem. 2022'de erken, ya da 2023'te genel seçimin benim için anlamı budur.
Rant, katma değer yaratmayan gelir büyümesidir. Rantlarla büyüme, kas geliştirmeden kilo almaya benzer. Ölçülen hacim artmıştır ama bünye güçsüzdür, kırılgandır. Akp rejiminin 20 senedir yürüttüğü tiyatro rant rejimidir ve artık deniz bitmiştir. Yapısal çöküşle birlikte hızla Venezuela olma yolunda ilerlemekteyiz ülke olarak. Yine de Allah’tan ümit kesilmez. “Nil Desperandum/ Asla umutsuzluğa kapılmayın.”