Sivri Dil

Sivri Dil

82 yaşındaki Pelosi, mahalle yanarken saçını tarayarak Tayvan’a niye gitti?

Pelosi ne yapmak istemektedir, nereye varmak istemektedir, anlayan gelsin. Dünya zaten çalkantılı, kaosa yuvarlanırken iyice karıştıralım diyorlar anlaşılan. Ukrayna yetmedi gelsin Tayvan. Bir de Çin’in doğusunda savaş çıkartsalar Bayram edecekler. Çok organize hareketler bunlar.

Anlatayım. Bu iş sabır işi. Bazı şeyleri sabırla anlatmak gerekiyor: Birincisi, Tayvan bağımsız bir ülke değil. Amerika da Tayvan'ın bağımsızlığını tanıyan bir ülke değil. Tarihi ve siyasi statüsü sıkıntılı, tartışmalı, Çin Halk Cumhuriyeti için kırmızı çizgi bir ada. Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle emtia fiyatları alıp başını gitmişken ve sadece bu yüzden bile dünya acı çekerken, geçen hafta Çin, bizzat devlet başkanı Xi'nin ağzından Biden'la yaptığı 3 saatlik görüşmede çok sert uyarılarda bulunmasına rağmen oraya gidiş bir provokasyondur.

Dünyanın yüreği ağzında. NATO ile Rusya karşı karşıya. NATO ön cephe piyadesi Ukrayna'ya milyar $ yardımlar yağdırarak Rusya ile muhtelif cephelerde savaşırken, 82 yaşındaki Pelosi, mahalle yanarken saçını tarayarak, Çin'in "savaş nedeni" sayacağı bir provokasyona niye girişir? "Hür basına" bakarsanız Pelosi bir insan hakları aktivisti. Biz "hür basını" filan bir tarafa bırakalım, Nancy Pelosi'ye başka bir perspektiften bakalım. Kocası Paul Pelosi, görünür serveti 115 milyon $. Bir finansal leasing şirketinin patronu. Ancak başka bir ünü de var: Amerika'da bütün itirazlara ve eleştirilere karşın, bir ayağı Wall Street'te. Paul Pelosi hiç kaybetmeyen finansal spekülasyonlar yapıyor. Mesela 22 Aralık 2020 günü Tesla hisse senetlerine 500K ile 1m $ arasında yatırım yapıyor. Sonra ne mi oluyor? Bir ay bile geçmeden 27 Ocak'ta Joe Biden, federal yetkililere "temiz ve sıfır emisyon enerji araçlarına" geçiş emri veren bir kararnameyi imzalıyor. Tesla hisseleri bu bir ay içinde %35 oranında yükselerek yatırımcısını ödüllendiriveriyor.

Yazının Devamı

Kira ödemiyorum çünkü grevdeyim..

Meksika’nın önemli liman kentlerinden biri olan Veracruz, geçen yüzyılın başında hızla artan göçe paralel olarak büyük bir barınma sorunu ile karşı karşıyaydı. İş bulma amacıyla her gün kente göç eden kitleler, tuvaleti ya da akan suyu bulunmayan, rutubetli yapılarda balık istifi yaşamak durumunda kalırken, kazançlarının büyük bir kısmını ise buralarda barınabilmek için sürekli olarak artan kiralara harcamak zorundaydılar. Kentteki bu barınma sorunu, Ocak 1922’de Herón Proal önderliğinde bir sendikanın kurulmasına sebep oldu; ‘Veracruz Devrimci Kiracılar Sendikası’. Sendikanın gerçekleştirdiği yürüyüş ve eylemler hızlı bir biçimde güç kazanmasına sebep oldu ve bir kira grevine dönüştü. Kiracılar evlerinin kapılarına ‘Kira ödemiyorum çünkü grevdeyim’ yazıları asıyor, tramvay ve otobüs ücretleri ödenmiyor, kentin her yerinde gösteriler düzenleniyordu.

Mart ayına gelindiğinde Veracruz’da başlayan kiracı eylemleri ve kira grevi başkent Meksiko’ya sıçramıştı. Tabii bu sıçrama kendiliğinden gerçekleşmedi. Komünist Parti mensubu iki düzine gencin günlük gerçekleştirdiği faaliyetleri, kurulan mahalle ve komşu komiteleri, dağıtılan binlerce bildiri ile ilk bir iki haftada binlerce kiracı örgütlenmişti. 15 Mart’ta gerçekleştirilen ilk eylemin jandarmalar tarafından dağıtılması, bu gençlerin ısrarlı çalışmaları sayesinde bir son değil, güçlü bir başlangıç olmuştu. Başkentte kiracı sendikası güçlenirken, Guadalajara, Orizaba, Xalapa gibi kentlerde de benzer kiracı sendikaları kurulmaya başlanmıştı.

Ancak federal hükümetin ve eyaletlerin baskılarıyla, evden çıkarmalarla ve tutuklamalarla baş edemeyen kiracılar sendikası ağustos ayında grevi sonlandırarak ev sahipleri ile orta yolda buluşmak ve kiracılığı düzenleyen yeni yasa ile yetinmek durumunda kalmıştı. Ancak kiracılığı düzenleyen bu yasa tasarısı da kanunlaşamayacak, kiraların artışı ve evlerin barınmaya uygunluğu belirli bir düzenlemeye tabi olmamaya devam edecek, 1923’te sendika etkinliğini yitirecekti.

Yazının Devamı

Karambol, kaos, otorite boşluğu, yağma ve talanla bezenmiş enteresan zamanlar.

Türkiye'de bir ÇETE gidiyor, yerine başka ÇETE geçiyor.

Çünkü SİSTEM kötü.

HUKUK çalışmıyor. Çalışmayacak şekilde dizayn edilmiş.

Yazının Devamı

Ey yeşil sarıklı hocalar bize bunları öğretmediniz!

Bayram tatilini fırsat bilip, İstanbul’dan Ankara ya , Kayseri’den Gaziantep’e kadar pek çok yerleşim merkezini gezdim. Yol üstü lokanta fiyatları korkunç. Et yemekleri porsiyonu 200 TL den başlıyor. Bir yere oturduk yol üstü. 3 kişiye gelen hesap 769 TL. Salaş kamyoncu lokantası. Yol üstü genelde her zaman kamyoncu lokantalarını tercih ederim ürünleri taze olduğu için. Kamyoncu lokantaları böyleyse az biraz eli ayağı düzgün cancanlı yerler de fiyat kimbilir nasıldır? Veyahut kamyoncular ya da lojistik sektörü çok para kazanmaya başlamıştır korona döneminde ve sonrasında. Umarım emekçi kardeşlerimiz zenginleşmişlerdir.

Gittiğim her yerde insanlarla konuştum; her yerde birinci mesele, hayat pahalılığı.

Yakıt alırken, pompacı, “abi çok şanslısınız, dün gece 2 TL indirim oldu” deyince “geçen sene bu zaman da buradan doldurmuştuk depomuzu. O nasıl şans ki geçen yıl 325’e dolan depomuz, bu sefer 970’e ancak dolabildi” diye cevap verdim.

Yazının Devamı

İktidar yüzde 10’luk tuzu kuru kesimin sözcüsü görüntüsünü her konuşmasında tazeliyor.

Ekonomi bu haldeyken gidilecek seçimde AK Parti’nin MHP’li ortağıyla birlikte iktidarı muhalefete terk edeceğine mutlak gözüyle bakılıyor.

Doğrusunu söylemem gerekirse, seçimde iktidarın değişmesi ihtimalini ben de yüksek görüyorum.

Ancak, sebebi teke indiren ve patenti Süleyman Demirel’e ait “Tencere iktidarları götürür” vecizesini sıkça tekrarlayanlara katılmıyorum.

Yazının Devamı

Türk seçmeni kendini el aleme madara eden iktidarı ilk seçimde değiştirecektir.

Milton Friedman Üstad zamanında şöyle buyurmuş: Enflasyon her zaman ve her yerde parasal bir olgudur. Çünkü o, ancak mal ve hizmet üretiminden daha fazla artan para miktarı ile ortaya çıkar. Kesinlikle katıldığım önerme.

Enflasyon klasik tanımıyla, fiyatlar genel seviyesinin sürekli olarak artışıdır. Bu tanıma göre, sadece belirli bir grup ürünün fiyatının artması veya tüm mal ve hizmetlerin fiyatlarında tek sefere mahsus artış yaşanması yeterli değildir. Yükseliş hem genel (tüm fiyatlar için geçerli) hem de sürekli olmalıdır. Tersinden tanımlayacak olursak enflasyon, para biriminin mal ve hizmetler karşısında alım gücünün sürekli düşmesidir. Yani, para biriminin mal ve hizmetlere kıyasla değer kaybıdır. Peki enflasyon neden oluşur? Değişim (mübadele) denklemi, enflasyonun sebebini anlamakta bize yardımcı olabilir.

Paranın Miktar Teorisi ve Enflasyon

Yazının Devamı

Dolar bugün niye 20 TL değil?

Dolar bugün niye 20 TL değil?

Bu önümüzdeki günlerde dövizin yükselmeyeceği anlamına gelmiyor.

Ancak neden tüm insanların hemencecik koşup da dolar almadığını açıklıyor.

Yazının Devamı

Bazen Venezuela, bazen Bangladeş, bazen de Tayland modunda aheste aheste..

Halkımız IRKÇI falan değildir.

Bu PALAVRAYI bırakalım.

Ekonomiyi çökertirseniz, GÖÇMEN istemezler.

Yazının Devamı

Aç kalın, aptal kalın..

Steve Jobs ne diyordu?

"AÇ kalın! APTAL kalın!"

AÇ ve APTAL kalmak, yaratıcılığınızı arttırır. Çare arar, kendinizi geliştirirsiniz.

Yazının Devamı

Hiperenflasyon ne tarafa düşer usta?

-Kim?!? +Orta sütun, ooorta sütun!!! -Neden bozuluyorlar krala? +Bizim kral, orta sütun orta sütun diye iktidara geldi ve iki buçuk yıl içinde bütüüüüün sütunları hak ile yeksan etti!.. Metin Akpınar ve rahmetli Zeki Alasya “Kral” oyununda orta sınıfın çöküşünü bu dizelerle ifade etmişlerdi. Bugün de benzer durumla karşı karşıyayız. Hem de iki buçuk yıldan daha kısa sürede…

Peki orta sınıf niçin çöktü? Bence çökmedi. Orta sınıf komple yok oldu. Nedeni yaşanan enflasyon daha doğrusu artık ramağında olduğumuz hiperenflasyon süreci.. Peki nedir bu yaşadığımız ya da yaşayacağımız hiperenflasyon süreci?

Üç yıllık birikimli enflasyon düzeyi yüzde 100’e yaklaşmakta veya yüzde 100’ü geçmekteyse, · Hane halkları ellerindeki serveti kıymetli madenler, gayr-ı menkul veya dövizde tutup yerli paradan kaçıyorsa, · Ekonomide aktörler değerleri yabancı para cinsinden hesaplayıp fiyat kotasyonlarını döviz kurlarına göre belirliyorsa, · Faiz oranları, kiralar, ücretler ve kurlar enflasyona endekslenmişse, · Kredili alış ve satışlar güncel fiyatlar üzerinden değil de enflasyonun sebep olduğu satın alma gücünü korumak amacıyla belirleniyorsa bir hiperenflasyon süreci başlamıştır.

Yazının Devamı

Umut etmeyin, tedbirinizi (çok uzun ve sert bir kışa göre) alın.

Dünya 1991'den günümüze 3,5 kat, Türkiye ise 4.8 kat büyümüş. Eğer nitelikli beyaz yakalı emek $ bazında kayba uğramadan, dünyadaki büyüme kadar ücret arttırsaydı: 1$ = 17 TL hesabına göre, bugün işe başlarken 60,000 TL net aylık toplam ücret almalıydı.

Türkiye'deki büyüme kadar ücret arttırsaydı, 1$ = 17 TL hesabına göre 81,600 TL net aylık toplam ücret almalıydı.

Eğer dünya 30 yılda 3,5 kat ve Türkiye 4,8 kat büyüdüğü halde, bugün çocuklarınız, torunlarınız hala 1991 yılındaki reel ücretleriniz kadar bile ücret alamıyorsa, çok ciddi kayıpları var demektir (ki var olduğunu hepimiz iyi biliyoruz.)

Yazının Devamı

Artık para basmak eskisi gibi enflasyon yaratmıyor diyenler nerede?

ABD enflasyonu Haziran’da yıllık yüzde 9,1 olarak rekor tazeledi. Beklenenden yüksek gelen bu veri, Fed’in 75 baz puanlık faiz artışları yerine gelecek 2 belki 3 toplantıda en az 150 baz puan artışı yapmak zorunda kalacağının habercisidir.

- [ ] Hani enflasyon geçiciydi? Hani her şey güzel olacaktı pandemi bitince? Buradan çıkan ders ne biliyor musunuz? Merkez Bankaları gerçekten bağımsız olmalı ve hiçbir Merkez Bankası enflasyon hedeflemesini % 1 den daha uzağa atmamalı. Bu kanun değil anayasa metni olmalı tüm dünya devletleri için. Çünkü enflasyon zombi şirketler, sermaye ve zenginler sülük gibi yaşasınlar diye karşılıksız para basmak ve üretime bağlı olmayan aşırı para arzının maliyetinin yoksula zamlar yoluyla ödetilmesi demektir.

- [ ] Karşılıksız para basımına ve MB lerin bağımsızlığına öncelikle fakirler alt gelir grupları sahip çıkmalıdır. Merkez Bankalarının bağımsız olması yetmez, niye yetmez? ABD de gördük. Birleşik devletlerde ve Avrupa’da Japonya da bağımsız olsalar da hep varsıllardan yanalar ve ahlaki çöküntü içerisinde merkez bankası yöneticileri. Hem zenginlerden yanalar hem de finansal yatırımları var. Bu nedenle merkez bankalarına atananlar hem vasıflı hem ahlaklı hem de tarafsız olacaklar. Eğer taraf olacaklarsa fiyat istikrarından ve halkın çıkarlarından yana olacaklar. Yok öyle yağma!

Yazının Devamı

Seçime yaklaştıkça süre uzadıkça..

Temmuz başı seçim anketleri:

ORC (Kararsızlar dağıtılmadan) AKP: 27.1, CHP: 24, İYİ: 22.1, MHP: 7, HDP: 7.6

YÖNEYLEM (Kararsızlar dağıtılmış) AKP: 22.5, CHP: 23, İYİP: 13.3, MHP: 6.8, HDP: 8.7

Yazının Devamı

Doktorlarını katleden bir ülke.

Ülkeyi mezbahaneye çevirdiler. Doktor kardiyolog Ekrem beyi ve asistanını vahşice katletti belinde silah olan bir güvenlikçi. İnsanlıktan nasibini alamamış ahlaksız. Annesinin ölümüne kızmış beyefendi. Sağlık Allah’tan ölüm doktor mottosu işgal edince beyinleri, bir de ruh hastası olunca kıymış savunmasız doktora ve sağlık çalışanına. Bu kaçıncı. Kolay mı yetişiyor bu babayiğitler. Gerçekten yazık.

Sosyal medyada ve bazı yayın organlarında ayrı saçma bir tartışma..Asker, polis ölüyor ama işlerini bırakmıyorlarmış. Doktor öldürülünce , doktorlar niye iş bırakıyormuş. Polisler ve askerler ülke için gerekirse ölmek üzere yetiştirildi, şerefsizlere, kötülere ve düşmanlara karşı silahlı müdahale ve mücadelede bulunmak üzere yetiştirildiler. Hekimler ile ülke içi ve savunmasında görevli güvenlik mensubu kardeşlerimizin kıyası yanlış. Polis asker kötülerin hakkından gelmek için, Doktorlar ise kötüler dahil bizi yaşatmak için..Rahat bırakın haklarını arasınlar hekimler. Haklarını arıyorlar diye doktorlara sokakta ve sosyal medyada devlet ve halk eliyle şiddet uygulayıp çemkirmek ahlaksızlıktır.

Sokakta yürüyen ya da bir kafede, toplu yaşam yerlerinde veyahut yaşadığı evde (karınızı veya kocanızı veyahut çocuğunuzu) insanları izleyin bir yere oturup, yarım saat gözleyin. Erkek veya kadın farketmez, %70-80'i yolda yürürken ya cep telefonuyla konuşuyor ya da cep telefonuna bakıyor. Bunu neden anlattım? Toplumun %70'i ruh hastası. Dolayısıyla her türlü asayiş olayındaki artış bundan..

Yazının Devamı

Göç zenginleri ve savrulan Türkiye ekonomisi.

Dünya'nın hiç bir yerinde, elinizi kolunuzu sallayarak bir ülkeye girip, 5 yıl oturup, VATANDAŞLIK alamazsınız.

Türkiye'yi bu kadar ucuzlaştırmak...

Bu modelle zaten, yarın 200 Milyon oluruz.

Yazının Devamı

Asgari ücret, sabit maaş zamları, hiperenflasyon süreci..

Asgari ücrete ek ara zam %30, kamu çalışanlarına, emeklilere %40 civarı enflasyon farkı, buna paralel özel sektör beyaz yakalılara ve mavi yakalılara % 35 civarı ek ara zam verileceği açıklandı, hemen tüm ürünlerin fiyatı zıpladı. İğneden ipliğe. Aynı Ocak 2022 zamları gibi oldu. Keşke zam yapılmasaydı moduna soktular insanı hemen.

Kafelerde 8 TL olan kurabiyeler hemen 10 TL olmuş. Daha buralar en alt basamak yerler. Asgari ücret zammı enflasyona yol açmaz diyenleri buraya bekliyorum. Paranın alım gücünü merkez bankası belirlemez. İktidar hiç belirlemez. ÜRETİM belirler. TEK. ÜRETİM artışı olmadan yapılacak her maaş zammı enflasyon olarak geri dönecek. Bunu farkedinceye kadar enflasyonu %300-400'lere çıkaracak gibi görünüyoruz. CDS değerimiz 844 olmuş 4 Temmuz 2022 itibarıyla. 2009 krizinde bile maksimum 487 olmuş. Anlayın yani durumu. Asgari ücrete ya da emekli-memur maaşlarına zam yapılır yapılmaz her şeyin fiyatı yeniden zamlanıyor. Haliyle, vatandaş aynı kısır döngüye girmek istemiyorsa yöneticilerini acı reçeteye kendisi zorlamalı.

Bu ülke son 5 yılda üretimini % 2 nufusunu % 20 arttırdı.Üretimi desteklemek için daha fazla yatırım gerekli.Aksi halde ocak ayında yapılacak maaş artışıyla birlikte ( hammadde ve enerji fiyatlarında düşüş olmaz ise ) enflasyonda bu gördüğümüz seviyeleri mumla ararız. Maazallah hiperenflasyon dalgasında boğuluruz. 1 el arabasıyla bir ekmek alınan günlere doğru gidiyoruz sanki. Rabbim korusun şüphesiz bu pahalılıktan ama yöneticilerimiz lütfen karşılıksız para basmayı bıraksın ve düşük faizlerle verdikleri basılan bu paralarla kredilerle zombi şirketleri, ayrıcalıklı grupları besleyip geniş halk yığınlarının enflasyon hiperenflasyon hayat pahalılığı üçgeni içinde boğmaktan vazgeçsinler. İnanın ki, insanların sabır taşı çatlıyor. Bir hafta bile sürmüyor fiyat etiketlerinin ömrü. Fiyatlar uçuyor kafalar da uçuyor. Aman dikkat aman dikkat lütfen.

Yazının Devamı

Yakarsa dünyayı fakirler yakar yükleniyor..

Ekonominin istikrar kazanması için ucuz borç ve varlık zenginliğiyle aşırı güç elde etmişlerin gücünün 'servet vergisi' yoluyla otoriteler tarafından geri alınması gerekiyor. Ancak bu azgın azınlıklar, para babaları, gücü toplumla birlikte çökmeleri anlamına gelecek olsa bile kolayca vermeye niyetli değil.. Batılı otoriteler, holdingleri hatta devletleri iflasa sürüklemekle, kontrolsüz enflasyon arasında imkânsız bir seçim yapmakla yüz yüze. Yaşanan yüksek enflasyonda pandeminin, Çin merkezli tedarik zincirlerinin sekteye uğraması ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgali elbette önemli bir rol oynadı, ancak hiçbiri Batı kapitalizminin mantıksız rejim değişikliğini açıklamıyor. Sermayeye ve zombi şirketlere, azgın azınlığa peşkeş çekilmek için hovardaca basılan karşılıksa paraların, insanlığın başına bela olacağı kesindi. Aşırı iyimserlerdi ya da inanılmaz aptallardı veyahut çıkarları ahlaki erozyona sebep olmuştu. Ya da hepsi.

Son 50 yıldır ABD ekonomisi Avrupa, Japonya, Güney Kore, Çin ve diğer gelişen ekonomilerden ticareti sürdürdü ve kârların önemli bir kısmını daha yüksek getiriler arayan Wall Street aldı. Finansçılar özel bankacılık (opsiyon ve türevler gibi) piramitleri inşa edip limanlar, gemiler, depolar, kara ve demiryollarından oluşan küresel labirent kuran şirketleri fonladı. 2008’deki kriz, piramitleri yıkarken labirenti de tehlikeye attı.

Hem bankaları hem de labirenti kurtarmak isteyen merkez bankaları piramitlerin yerine kamu parasını koyarken hükümetler kamu harcamasını, işleri, hizmetleri kısıyordu. Kapital için savurgan bir kapitalizm hatta sosyalizm varken emek için sıkı bir tasarruf vardı. Kar varsıllara enflasyon hayat pahalılığı yoksullaraydı.

Yazının Devamı

İktidar zaten dingili dağıttı, peki muhalefet; al birini vur ötekine..

Şöyle soru geldi: Doları 13 TL bandına çekip seçime gireceklermiş olur mu sizce?

Cevabı belli soruları çok seviyorum. Faizleri % 50-60 bandına çıkarırlarsa ve en az 1 yıl 50-60 seviyesinde tutup, karşılıksız para basmayıp kredileri de kısarlarsa dolar 10 TL bile olabilir 6-8 arası. Tabii büyüme durur işsizlik artar. Her şeyin maliyeti var. Zor karar. Dolar düşer işsizlik artar. Yine seçim zora girer. Aynı zamanda yüksek faizden bir sürü şirket batar. Zor yani. Doları 13-10 bandına çekmek için ortalığı kan gölüne çevirmen lazım. Irmağının akışına direnemezsin. Göklerden gelen karar aralıksız icra edilecektir nihai süreçte. Belki Bidenem biraz dolar ateşlerse bilemem. Onun da nefesi bir kaç çeyrek sürer. Baskın seçime çıkarır ancak. ABD’nin himmetine muhtacız her şekilde. Parası olanla varsılla kavga edilmez, derdi dedem rahmet olsun.

Anlayamadığım şey şu. Farzet dolar 10 TL oldu. Hayatınızda neyin fiyatı düşecek? Gidenin döndüğü nerede görülmüş? Bizim en basit sorunumuz dolar. Pahalılık anamızın içinden geçip gitmiş deldiği yer G3 mermisi gibi, çıkışı daha fena. Geçen yaz 7 TL'ye aldığım tam buğday ekmeği dün itibariyle 20 TL olmuş. Yani ekmek enflasyonu %185. En temel gıdanın 1 yılda %185 yükseldiği bir ülkede geri kalan tartışmaların hepsi goygoydur. Halkı oyalamadır. Kandırmacadır.

Yazının Devamı

Avrupa'yı batıran sosyalizm!

Sihirli nefes ortadan kaybolduktan sonra elindeki çer çöp yığınından ne çıkar?

SOSYALİZM daima ekonomiyi batırır.

Avrupa'yı batıran SOSYALİZM.

Yazının Devamı

Kooperatif Kemal ve Sansür Yasası.

Malum sansür yasası mecliste görüşülüyor. Belki de şu an yasalaşmıştır. Bir madde var evlere şenlik. Hani ağzını açanı içeri attıracak türden. Halkı tahrik etmek diye bir suç var ya ona yalan haberle kelime öbeği eklemişler. Nasıl halksa hemen tahrik oluyor? Düşünce insanlarını susturacak büyük ihtimal kanunu çıkaracakları vuracak bir yasa. Umarım yasalaşmaz mevcut haliyle.

Yasada yapılan değişiklik şu şekilde:

MADDE 29- 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 217’nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir. “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma

Yazının Devamı

Tarım teşviki..

Sebze Meyve fiyatlarını düşürmek, aynı anda köylü daha fazla kazansın istenirse, çözüm basit, VERGİSİZ SERBEST TİCARET uygulanmalıdır.

Yani, sebze ve meyve ticareti, kontrolsüz, vergisiz, serbest bırakılmalı. Vergi ve beyana tabi olmamalı.

Bakın o zaman piyasa nasıl coşuyor?

Yazının Devamı

Unutma… Sana vadettiğim tek şey gerçek, fazlası değil!

Brent Petrol %1 yükselince; benzine, motorine haftasonu zam yapılabiliyor.

Brent Petrol %10 düşünce; benzine, motorine haftasonu olduğu için indirim yapılamıyor.

Koca ülke 3-5 zengin ağababasına, oligopol olmuş tekellere, örtülü anlaşma yapıp damacana sudan temel gıda maddelerine her gün durmadan zam yapan 3/5 harfli market tekellerine teslim olmuş durumda. Esnaf deyip arada battık deyip kendini acındıranlar da hepimiz zam manyağı yapıldığı için fiyat algısı kaybolunca yakaladığı gibi onlar da yapıştırıyor. Bir esnaf lokantasında bile 3 kişi kuru pilav yesen 300 ver yeter abi diyor.

Yazının Devamı

Düşen bıçak tutulmaz..

Bitcoin 20 bin, Ether bin doların altını gördü. Hadi alın bakalım geleceğin yatırım araçlarını. Fırsat bu fırsat. Batan geminin malları. Yoksa biraz daha bekleyip dibin dibini görüp ekmekle sıyıracak mısınız? Mesela bitcoin 10 bin doların altına düşse alır mısınız? Düşse alırım diyenler sözünü tutar mı? Yoksa düşen bıçağa el uzatılmaz mı diyeceksiniz! Pardon duyamadım..

Finansallaşmış bir dünyada hayali servetler üzerinde oturan "milyonerlerin" sayısı artıyor, önümüzdeki yıllarda finansal balonlar patladıkça $ milyonerlerinin sayısı düşecektir. Örneğin kripto varlık piyasası bir ara 3 trilyon $'a dayanmıştı. Şu anda 1 trilyon $ altına geriledi. Aynı şekilde fareli köyün kavalcısı Elon Musk'ı göz açıp kapayıncaya kadar dünyanın en zengini yapan şirketlerden Tesla da 2021 sonundaki piyasa değerinin yarısını yitirdi. Önümüzdeki yıllarda tartışılacaktır: Finansal servetler "servet" kabul edilecek mi?

Tesla şirketi elbette bir değerdir,şirketin borsada işlem gören hisse senetlerinin piyasa değeri ise balon. Balon patladığında Tesla (ve benzeri) pek çok şirketin piyasa değeri daha makul seviyelere inecek. Gerçeklikten kopmuş mevcut "Piyasa değerleri" zenginlik kabul edilmeyecek.

Yazının Devamı

Doktor ne yerse yesin diyor.

Zaman zaman benden piyasa ile ilgili görüşlerimi soran arkadaşlara şunu diyorum : USDTL 15 TL'yi aştıktan sonra geçtiğimiz evrende piyasa filan diye bir şeyin kaldığını düşünmüyorum. Hani Keynes uzun vadede hepimiz ölüyüz diyordu ya, bence uzun vade tükendi. Hepimiz birer Walking Dead'iz. Sık dişini az kaldı, sonuna geldik, artık çok yaklaştık filan diyenlere o nedenle gülüyor ve geçiyorum. Köprüden önceki son çıkış çoktan geçildi. Senelerce umut etmeyin tedbir alın diye yazdım. Artık alınacak bir tedbir kaldı mı ona da emin değilim. Doktor ne yerse yesin diyor.

Başımıza gelenin tarihte eşi benzeri olduğunu düşünmüyorum. Türkiye daha başına ne geldiğinin bile farkında değil bence. İleride çok kitaplar yazılacak, çok belgeseller çekilecek; okuyanlar, izleyenler okuduklarına, izlediklerine inanamayacak diye düşünüyorum.

Bu arada Bütçede memur maaşına para kalmamış. Yine MB matbaaları devreye girecekmiş. Memur maaşı için öngörülen ödenek 3 ay sonra bitiyormuş. Ekstra 200 milyar TL para lazımmış. Bütçenin %40'ı memur maaşına gidiyor dediğimde kimse inanmamıştı. Bu ortamda hala tam gaz açıktan atamalar sürüyor. Açıktan atamayı geçtim, olan memur maaşlarının bile artmayı bırakın düşürülmesi şart. Bütçe de en büyük kara delik memur maaşı ve SGK'ya transfer. SGK kendi kendini çevirmesi gereken bir kurum. Bu kadar genç nüfusla iflas halinde.

Yazının Devamı