Piyasalar son haftalarda dışarıdan gelen haberlerle hareketli günler geçiriyor. Amerika Birleşik Devletleri’nden (ABD) gelen üç bankanın kısa aralıklarla batma haberleri, dünya çapında gözleri ABD’ye çevirmiş durumda. Batan bankalar ABD’de hizmet veren ve büyük bilançolara sahip özellikle devlet tahvilleri açısından taşıyıcı bankalar olan Silvergate Capital, Silicon Valley Bank ve Signature Bank. ABD’de batış dalgası ilk olarak Silvergate Capital adlı bankanın batmasıyla başladı. Bu bankaların en önemli ortak noktaları her bankanın mali portföyü kripto paralardan ve devlet tahvillerinden oluşmaktaydı.

Özellikle ilk batan banka olan Silvergate Capital, FTX kripto para borsasında önemli bir varlık göstermekteydi.

Kısaca FTX batışına değinmek istersek; FTX Sam Bankman-Fried tarafından 2019 yılında kurulmuştur. İşlem gördüğü süreçte piyasanın en önemli ve yüksek hacimli kripto para alım satım platformlarından biri haline gelmiştir. Binance, Huobi gibi birçok dünya çapında yatırımcısı olmuş ve hızlıca milyonlarca kullanıcıya ulaşmıştır. Daha önce bu sektörde bir deneyimi olmayan ve Alameda adlı bir araştırma şirketinin sahibi olan Sam Bankman kısa sürede milyonlarca insanın ve büyük markaların güvenini kazandı. Kuruluşundan itibaren 2022 yılına kadar çok hızlı bir büyüme gösterdi ve batışına kadar yüksek yatırımlar almaya devam etti. Kendi içinde BlackRock, Ontario gibi birçok girişim sermayesi fonlarının yatırımlarını almayı başaran FTX platformu üç yıl gibi kısa bir sürede 32 milyar dolar değerlemeye ulaştı. Bu başarısının arkasında ne yazık ki deneyim, mali güç ya da güçlü bir ekip yoktu sadece bir pazarlama dehası vardı. Yani FTX, kripto piyasalar için süslü bir balondu ve patlaması çok can yaktı.

Bu pazarlama dehasını örneklemek istersek;

FTX/ Alameda hesapları birçok kripto platformunda vadeli işlemlerde en karlı kullanıcı olarak gösterildi. Al-sat yapan yatırımcılar için karlı bir tablo çizildi.

Dünya çapında tanıtımlar yaparken, kripto piyasalara ilgili ülkelerde önemli bölgesel etkinlikler düzenlendi. Özellikle ülkemizde kurulduğu sene katıldığı Eurasia Blockchain Summit etkinliği ile önemli bir giriş yaptı. Ne yazık ki insanımızın kolay para kazanma hevesi FTX için mükemmel bir müşteri portföyü yarattı. Bu sebeple ülkemiz FTX için önemli bir pazar haline geldi.

Bunun yanında önemli imaj çalışmaları da oldu. Mesela Kurucu Sam Bankman için efektif altruizm olarak adlandırılan ve dünyaya en yüksek yararı sağlamaya çalışan felsefi bir yaklaşım ve sosyal bir hareket olarak tanımlanan bir görüşü olduğu fikri kamuoyuna sunuldu. Hatta bu imaj iyice pekiştirilerek Sam’in aslında herkese para kazandırma niyeti olduğu fikri aşılandı. Özellikle bizim gibi duygusal hamlelerle etkilenebilecek ülkelerde Sam’in basit giyimi, ucuz ve eski model bir araba kullanması, hayvansever olması ve vegan olması gibi iş dünyası ile alakalı olmayan özellikleri vurgulanarak kamuoyuna iyi niyetli imajı yerleştirildi. Eğitim seviyesi düşük toplumlarda bu ciddi bir etki yarattı ve iyi insandan zarar gelmez şeklinde düşüncelerle ciddi bir popülarite kazandırdı.

Ayrıca Sam reklam konusunda pek cömert davrandı. Önemli bir NBA takımı olan Miami Heats’in sahasına 19 yıllığına sponsor oldu. Stadın ismi FTX Arena olarak değiştirildi. Bu sponsorluk için 135 milyon dolar gibi cömert bir ödeme yapıldı. Paranın gücüyle takımlar şirket güvenirliliği ile ilgilenmeden taraftarlarında ve spor dünyasında sempati oluşturdu. Bu da ne yazık ki çok uzak olmadığımız bir davranış örneği…

Ayrıca ABD başkanlık seçimlerinde şu an başkan olan Joe Biden’a ve rakibi eski başkan olan Donald Trump’a seçim kampanyalarının en yüksek bağışlarından biri olan beşer milyon dolar bağışladı.

Kamuoyunca sevilen ve alanında idol haline gelmiş ünlü isimlerle reklam ve tanıtım çalışmaları gerçekleştirdi. Mesela Michael Jordan, Tom Brady ve Gisele Bündchen gibi isimleri marka yüzü haline getirdi. Ayrıca finansal camialarda tanınan iş adamı ve televizyoncu Kevin O'Leary’i marka sözcüsü olarak sundu.

Tüm bunların yanında Sam’in babası da ABD halkı için yabancı bir isim değil. Demokrat başkan adaylarından Senatör Elizabeth Warren’ın vergi düzenlemesini yapan kişi Joseph Bankman.

Kısa sürede bu denli bir üne kavuşan ve güven toplayan Sam Bankman kriptonun altın çocuğu olarak görüldü ve ABD senatosuna bile danışman olarak çağrıldı. Ayrıca Sam piyasada batan şirketlerin kurtarıcısı gibi davranıyor ve Luna krizinde batan Voyager ve BlockFi gibi batan şirketleri satın alıyordu. Bunların yanında kripto projelerine yaptığı 5,5 milyar dolarlık yatırım ile yıkılmaz sanılan bir yapıya ulaşmışlardı.

Ancak bu rüya diğer bütün içi boş ama süsü yerinde olanlar gibi kısa sürdü. Kripto piyasalar için haber sitesi olan Coindesk tarafından Alameda’nın mali yapısı hakkında yapılan haber, rüya şirket olan FTX’in aslında çokta sağlam temellere dayanmadığını göstermiş oldu. Bu haberden sonra başlayan inceleme dönemi sonunda bir buçuk aylık kısa bir sürede FTX rüyası bitti. Özellikle Binance’in bu durumu fırsat bilerek krizin başında ellerindeki bütün FTX tokenlarını satacağını açıklaması ve FTX’i satın almaya çalışması ile kriz iyice derinleşti. Oluşan korku havasında kullanıcılar Binance platformundan 24 saat içinde iki milyar doların üzerinde fon çıkışı gerçekleştirdi. FTX platformlarında ise on milyar dolar civarında fon ve yatırım buharlaştı. Bunun üzerine Sam, Bahamalar’da tutuklandı. Batışı başlatan haberi yapan Coindesk ise bu krizden önemli şekilde etkilendi ve satış aşamasına geldi.

Yaşanan bu olaylar ışığında FTX batışından parasını rahatça kurtarabilen tek grup Bahama vatandaşları oldu. Çünkü Bahama hükümeti ilk tutuklama anında baskı kurarak kendi vatandaşlarının parasını almasını sağlamıştır.

Yaşanan bu krizin en önemli sebebi diğer krizler gibi merkeziyetsiz finans ekosisteminde kurulan FTX gibi derebeylik sistemleridir. Bu sebeple kripto piyasaların tek elleşmesi ve manipüle edilmesi engellenmelidir.

 FTX krizi sonrasında önemli darbe alan Silvergate Capital, bir diğer önemli portföy kalemi olan devlet tahvillerinde de istediği performansı elde edemedi. Özellikle ABD Merkez Bankası olan Federal Reserve (FED) tarafından düzenli olarak faiz arttırımı yapılması bankayı zora soktu ve batış kaçınılmaz hale geldi.

ABD’de batan ikinci banka olan Silicon Valley Bank (SVB) ise Silvergate Capital ile benzer şekilde kaynaklarını önemli ölçüde devlet tahvillerine yatıran bir bankaydı. Yatırım bankası olan SVB, 1,8 milyar dolarlık zarar ve 2 milyar dolarlık bir sermaye arttırımı kararı açıkladı. Ancak hisselerinde yaşanan hızlı düşüş durdurulamadı ve banka battı.

Bu iki büyük bankanın batışının ardından, kaynaklarını kripto para piyasasına yatıran Signature Bank da FTX krizinden olumsuz etkilendi. Amerikan Federal Mevduat Sigortası Fonu (FDIC) tarafından bankaya kayyum atandı ve banka iflasını açıkladı.

Bu batış haberleri piyasada korku havası yarattı ve önemli oynaklıklar görüldü. Bir süredir sert düşüşler yaşanan altın ise bu süreçte her krizde olduğu gibi güvenli liman haline geldi ve oluşan talep ile yükselmeye başladı. Bunun yanında küresel dolar endeksi düşerken, euro değer kazandı. Ülkemizde ise en çok etki borsada görüldü, özellikle banka hisseleri düşüş yaşarken dolar kuru yükseldi.

Bu durumdan çıkartılması gereken önemli bir ders düşük faizlerle devlet kağıtları almaya itilen bankaların, politikalar değiştiğinde faizler yeniden yükselmeye başladığında kırılgan hale gelebilecekleridir. Özellikle ABD’de enflasyona göre faizin düşük kalması ile oluşan negatif faiz 5 puan civarında iken bizim ülkemizde bu oran 50 puan civarında bulunmaktadır. Sağlıklı bir piyasa işleyişi için faizin doğru planlanması gerekmektedir.

Bu gelişmelerin yanında FED’in süreci nasıl yöneteceği ve yeni faiz kararlarını nasıl alacağı önemlidir. Son verilere göre enflasyonu yüzde 6 seviyesine gerileyen ve istihdam oranları iyi gelen ABD’de işsizlik son 53 yılın en düşük seviyesine inmiş durumda. İşsizlik oranları iyi, istihdam artıyor ve enflasyon kontrol altına alınıyorken FED’in faiz arttırması pekte sağlıklı bir karar gibi durmuyor. Özellikle ABD’de enflasyon sepeti incelendiğinde; en büyük maliyet kaleminin kira olduğu ve enerjinin baskısının azaldığı görülmektedir. Bunun yanında gıda enflasyonu ise halen yüksek seviyelerdedir. Ancak yaşanan banka iflasları ile piyasanın faiz arttırımı konusunda beklentisi güçlenmiş gözükmektedir.