Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) düzenli olarak yayınladığı Dünya Ekonomik Görünümü raporu yeni versiyonu yayınlandı. IMF’nin yapılan son toplantısında açıklanan Dünya Ekonomik Görünümü raporuna göre, 2024 yılında dünya ekonomisinin büyüme oranlarında dikkat çekici değişiklikler öngörülmektedir. Rapora göre alışılmışın dışında olarak gelişmiş ülkelerin global ekonomideki payı giderek azalırken, gelişmekte olan ülkelerin payı ise her sene daha da artış göstermektedir. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) ekonomik büyüklüğü artarken, Euro Bölgesi gerileme yaşamaktadır.

Avrupa kan kaybını yeni göç programlarıyla dünyadan topladığı genç yeteneklerle çözmeye uğraşıyor. Bu uğraştan ülkemizde yeterince nasibini almış durumda, her yıl binlerce gencimiz daha iyi ekonomik ve sosyal koşullar için Avrupa ülkelerine göç ediyor. Ülkemiz için yaşanan bu beyin göçü önemli bir kayıp olmakta ve acilen önlem alınarak gençlerimizin ülkede kalması sağlanmalıdır. Ayrıca hazırlanacak programlarla tersine beyin göçü teşvik edilmelidir.

Son yıllarda devamlı yıldızı parlayan Asya ülkeleri ise dikkat çekici bir yükseliş göstermeye devam ediyor. Çin ve Hindistan gibi ülkelerin ekonomik etkileri artıyor ve dünya pazarındaki konumları güçleniyor. Türkiye'nin ekonomik görünümünde ise önümüzdeki yıl için büyük bir değişiklik beklenmiyor.

Yapılan raporda; 2024 yılı için dünya genelinde %3,2 büyüme tahmin edilmektedir, beklenen bu büyümenin %1,7'si gelişmiş ülkelerden, %4,2'si ise gelişmekte olan ülke ekonomilerden gelecektir. Raporda ayrıca dünya ticaret hacmine de değinilmiştir. 2023 yılında yaşanan %0,3'lük artışın ardından, 2024 yılında da %3 oranında bit ticaret hacmi büyümesi öngörülmektedir. Raporda ABD özelinde %2,7'lik bir ekonomik büyüme öngörüsü bulunmakta, bu oran ABD'nin potansiyel büyüme hızıyla uyumlu görünmektedir. Ayrıca, ABD'de enflasyon oranının ABD Merkez Bankası olan Federal Rezerv'in (FED) %2'lik hedefine yaklaşması ve beklenen cari açığın önceki yıllara göre düşük seviyelere gerilemesi beklenmektedir.

Avrupa Birliği (AB) genelinde Euro Bölgesi için öngörüler ise olumsuz görünmektedir; bölgenin en güçlü elemanı olan Almanya'nın 2024 yılı için beklenen büyüme oranı %0,2 ve beklenen enflasyon oranı ise %2,2 olarak öngörülmüştür. Bu durum, önümüzdeki yıllarda Almanya'nın düşük ekonomik büyüme ve halkın nazarında etkisi olacak yüksek enflasyon ile mücadele edeceğini göstermektedir. Asya pazarında ise yakın Asya’nın uzun süredir devam eden ekonomik durgunluğu 2024'te de sürecek gibi durmaktadır. Tabi ki güçlü sanayileri ve üretim gücü olan bu ülkelerin ekonomileri cari hesap fazlası vermeye devam edecek gibi gözükmektedir. Uzak Asya ülkeleri ise yıllardır süregelen parlak ekonomik performansını sürdürmeye, ideal büyüme ve düşük enflasyon oranlarını korumaya devam edecek gibi durmaktadır.

Ülkemiz için ise durum farklıdır. Raporda Türkiye'nin 2024 yılı için %3,1 oranında bir büyüme oranı yakalaması öngörülmektedir. Ancak tabi ki genel beklenti bunun daha üst düzeyde olacağı yönünde. Büyüme oranı ülkeler için kıymetli veriler olsa da genel enflasyon, para düzeyleri, gelir dağılımı ve kur oranları gibi konular olağan olmadıkça ekonomik büyüme bir anlam ifade edemiyor. Ülkemizde öncelikli sorun halkımızın özellikle orta direk olarak adlandırılan orta ve alt gelir düzeyindeki insanlarımızın sırtındaki yükün giderek artmasıdır.

Milletimizin sırtında her geçen gün daha ağır bir yük haline gelen enflasyonun ise sene sonuna doğru düşeceği bekleniyor, ancak göstergeler beklenen düşüş tahmini kadar tatmin edici bir sonuç olmayacağı yönündedir. Yapısal değişiklikler olmadan düşen enflasyon ne ayzık ki sadece baz etkisiyle düşmekte ve ilk fırsatta yeniden yükselişe geçmektedir.

Pandemiden beri küresel bazda artan enflasyonist etki sebebiyle piyasalarda faiz arttırımına gidilmiştir. Ancak son iki yıldır yavaş yavaş faiz indirimleri ile piyasalar eski haline gelmeye devam etmektedir. Özelikle ABD Merkez Bankası (FED) için faiz indirimi beklentisi çok yüksek bir seviyede, ancak bankadan gelen veriler bu beklentiye çok alışmamamız gerektiğini gösteriyor. Özellikle ABD’den gelen enflasyon verileri, FED’in faiz indiriminin aksine arttırımına giderek %6 üzerinde bir faize çıkması gerektiğini gösteriyor. Özellikle petrol temelli enerji fiyatlarının artması, ABD genelinde maliyet enflasyonunu tetikledi ve yeni bir enflasyonist dalga başlattı. Tabi ki bu durum ABD’den ana ve ara ürün ithalatı yapan ülkemiz için de yeni bir enflasyon dalgası anlamına gelmektedir. Faiz indirimi beklentisinin borsa ve başta altın olmak üzere emtia ürünlerine olan yükseltici etkisinin de faiz arttırımı beklentisi ile tersine dönmesi muhtemel gözükmektedir. Bu süreç borsalar için bir düzeltme sürecinin bir habercisi olabilir.

Ülkemiz için pandemi ile ekonomide başlayan olumsuz hava yeni oluşturulan ekonomik politikalar ile düzeltilmeye devam diyor. Eğer para politikalarında doğru adımlar atılmaya devam eder ve ekonomik göstergeler olumlu sonuçlar verirse, yeniden yabancı yatırımcı ilgisi artabilir. Bu şekilde Türk borsaları için 2024 yılı yeni rekorların yılı olabilir, ancak küçük yatırımcıların her zaman temkinli olmasında fayda vardır.