Bu yazıda, yeni açıklanan OVP’nin bu hedeflere ne kadar yaklaşabileceğini irdeleyeceğim...
Türkiye'nin Orta Vadeli Program (OVP) deneyimi, ekonomi yönetimi için kritik bir yol haritası sunuyor. Ancak bu programlarda hedeflenen makroekonomik göstergeler ile gerçekleşen sonuçlar arasında yıllar boyunca belirgin uyumsuzluklar yaşandı. Bu durum, OVP’lerin güvenilirliğini ve ekonomi politikalarını etkili biçimde yönlendirme kapasitesini sorgulatır hale getirdi. Ekonomi yönetimi, özellikle son dönemde rasyonel zemine oturtmaya çalıştığı politikalarla bir güven tazeleme sürecine girdi. Ancak enflasyon, döviz kuru ve büyüme gibi kritik göstergelerdeki belirsizlikler devam ediyor.
Son yıllarda yönetimin ekonomi politikası, ağırlıklı olarak para politikasına dayalı bir şekilde ilerledi. Ancak, ekonomide sağlıklı bir dengeyi kurabilmek için tek başına para politikasına güvenmek yeterli değildir. Mali politikalar ve yapısal reformlar da bu süreci desteklemelidir. Bu noktada, önümüzdeki dönemin yol haritası olarak 2025-27 Orta Vadeli Program (OVP) karşımıza çıkıyor.
OVP’nin Hedefleri Gerçekçi mi?
Yeni OVP, 2025-27 döneminde yüksek büyüme ve istihdam artışıyla birlikte enflasyon, cari açık ve bütçe açığını düşürmeyi hedefliyor. Ancak, bu hedeflerin hepsine aynı anda ulaşmak pek olası görünmüyor.
Ekonomi bilimi bize, bir yandan enflasyonu düşürmeye çalışırken yüksek ekonomik büyüme elde etmenin kısa vadede mümkün olmadığını söylüyor. Çünkü enflasyonu kontrol altına alabilmek için genellikle ekonomiyi soğutmaya yönelik adımlar atılır; bu da büyüme hızını yavaşlatır. Elbette uzun vadede düşük ve istikrarlı enflasyon, sağlıklı bir ekonomik büyümenin temelini oluşturur. Ancak ülkemizde var olan mevcut koşullar, yüksek enflasyonun yanında yapısal ekonomik sorunların varlığını da işaret ediyor. Bu sebeple bu hedeflere birlikte ulaşmak yakın vadede zor görünüyor.
Geçmişte açıklanan OVP’lere bakıldığında her seferinde programın hedeflerinde tek haneli enflasyonu ve yüzde 5 civarında büyümeyi görmekteyiz. Büyüme hedefleri neredeyse her zaman tutturulsa da enflasyon için bu durum geçerli olamadı. Enflasyon, hep en büyük sapmaların yaşandığı alanlardan biri oldu. En çarpıcı örnek 2022 yılına ait: Hedeflenen yüzde 9,8 oranına karşın enflasyon yüzde 64,3'e ulaştı. Bu durum, özellikle son yıllarda küresel salgın, tedarik zinciri sorunları ve enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar gibi faktörlerin de etkisiyle iyice derinleşti. 2023 yılı için de benzer bir tablo var. Yılın başında enflasyon yüzde 33 olarak hedeflenmişti, ancak yıl ortasında enflasyon yüzde 75,45’e kadar yükseldi. OVP, 2024 sonunda yüzde 41,5 seviyesinde olacağını öngörüyor, ancak bu hedefin tutması için kalan aylarda enflasyonun aylık ortalama yüzde 1,76’yı geçmemesi gerekiyor. Bu tahminler, gerçekçi olmaktan uzak görünüyor, çünkü enflasyonu bu kadar hızlı düşürmek ciddi yapısal reformlar ve sıkı mali disiplin gerektirir.
Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) Hedefleri
OVP’lerde GSYH büyüme hedefleri de genellikle tutturulamayan hedeflerden biri oldu. 2021'de yüzde 5,8 büyüme öngörülürken, pandemi sonrası tüketim artışlarıyla bu oran yüzde 11,4’e çıktı. Bu olumlu sapma, iç talebin ve tüketici harcamalarının tahminlerin üzerinde artış göstermesinden kaynaklandı. Ancak 2024 yılı için başlangıçta yüzde 4,4 olarak hedeflenen büyüme, ilk yarıdaki veriler doğrultusunda yüzde 3,5’e revize edildi. Bu, Türkiye ekonomisinin dış faktörlere ve iç talepteki dalgalanmalara ne kadar hassas olduğunu gösteriyor.
Kişi Başına Gelir ve Orta Gelir Tuzağı
Türkiye uzun yıllardır "orta gelir tuzağı" denen bir sorunun içinde sıkışmış durumda. Yani, kişi başına gelir belirli bir seviyeye ulaştığında, daha yukarıya çıkmakta zorlanıyor. Ancak OVP’lerdeki hedeflere bakılırsa, bu durumun aşılacağı öngörülüyor. Örneğin, 2024 yılı için kişi başına milli gelir hedefi 15.551 dolar olarak belirlenmiş durumda. Eğer bu hedef tutturulursa, Türkiye nihayet orta gelir tuzağından kurtulup "yüksek gelirli ülkeler" sınıfına girebilir. Ancak burada dikkat çeken bir nokta var: Bu sıçramanın arkasındaki ana neden, döviz kurunun enflasyon artışından daha yavaş yükselmesi ve nüfusun nispeten sabit kalacağı varsayımı. Yani, ekonomik büyümenin büyük bir kısmı doların reel değer kaybetmesine dayanıyor.
Kur Tahminleri ve Gerçekleşmeler
Dolar/TL kuru, OVP’lerde resmi olarak hedeflenen bir gösterge olmasa da, programlarda yer alan büyüme ve kişi başı gelir hedeflerinden yola çıkarak ortalama kur tahminleri yapılabiliyor. 2022 yılında 9,27 TL olarak tahmin edilen ortalama kur, gerçekte 16,56 TL seviyesine çıktı. Yani, burada da büyük bir uyumsuzluk var.
Yeni OVP’de ise 2024 yılı için dolar kurunun ortalama 33,22 TL seviyesinde olacağı öngörülüyor. Bu tahmin, kur artışlarının yavaşlayacağı varsayımına dayanıyor. Ancak enflasyonun yüksek olduğu bir ortamda, döviz kurlarını bu denli stabil tutmanın zor olduğu biliniyor. OVP’nin öngördüğü gibi 2027 yılında ortalama kurun 46,9 TL olması, piyasa beklentilerinden oldukça farklı bir tablo çiziyor.
2025-27 OVP’sinde Ne Eksik?
Yeni OVP’nin büyüme ve enflasyon hedefleri uyumsuz görünüyor. Program, %5 civarında bir büyüme öngörürken, enflasyonu tek haneye düşürmeyi hedefliyor. Ancak bu hedefler, geçmiş deneyimlerle kıyaslandığında oldukça iyimser. Ayrıca Merkez Bankası’nın da %5 enflasyon hedefi ufukta görünmüyor.
Politika tarafında ise, Merkez Bankası etkin bir şekilde rol alıyor, ancak maliye politikası henüz sürece yeterli katkıyı sunmuş değil. Vergi artışları dışında, maliye politikasının nasıl destek vereceğine dair somut bir plan açıklanmadı. Ayrıca yapısal reformlar konusunda net bir yol haritası sunulmuş değil. Bu da OVP’nin ne kadar etkili olabileceği konusunda soru işaretleri yaratıyor. 2025-27 Orta Vadeli Programı, ekonomik dengeyi sağlama ve yapısal sorunları çözme noktasında beklentileri karşılamaktan uzak görünüyor. Ancak umut ederiz ki, uygulama aşamasında yönetim, mali ve yapısal sorunları ele alan daha somut adımlar atar. Aksi halde, yüksek büyüme ve düşük enflasyon hedefleri sadece kâğıt üzerinde kalacaktır.