“Çok başlı yönetim yürümez” görüşü herkesin dilinde.

En fazla da iktidar cephesinin…

AK Parti ve MHP liderleri bulundukları her ortamda bu konuyu muhalefetin aleyhine kullanıyorlar.
Saklayacak değilim, çoklu devlet yönetiminin nasıl yürüyeceği konusunda benim de kuşkularım var. 
Ancak yürüyüp yürümediği ancak seçimden sonra ve sandıktan destek alındığı takdirde uygulamaya konulunca ortaya çıkabilecek bir ihtimale karşılık, daha iyi olacağı ve ülkeyi kanatlandıracağı iddiasıyla gerçekleştirilmiş, yetkilerin tek bir kişide toplandığı yeni sistemin yürümediği ve ülkenin bu sebeple ciddi bir türbülasyona girdiği ise elle tutulur bir gerçeklik…
İç ve dış politikada yaşanan sarsıntılar ortada.

Ekonomik dev sorunlar bu sistemin marifeti.
Son üç yıldır devlet politikalarında sürekli alt üst oluşlarla karşılaşılıyor; verilen kararlar çok vakit geçmeden o kararı veren kişi tarafından değiştirilmek zorunda kalınıyor.
Örnek mi? Örnek çok.

Geçenlerde Resmi Gazete’de yayımlanan rektörler atama listesinde yer alan bir üniversiteye yanlış atama yapıldığı sonradan ortaya çıktı. Atama yapılan üniversitenin rektörlüğü kısa süre önce doldurulmuş; o üniversiteye atandığı duyurulan kişi aslında bir başka üniversiteye atanmayı bekliyormuş.
Resmi Gazete’de ertesi gün yanlış atama düzeltildi ve doğru atamanın duyurusu yer aldı.    

O kadar savrukluk ve liyakatsizlik var ki; bir rektör atamasını bile ellerine yüzlerine bulaştırıyorlar.

İktidarın şu sıralarda Meclis’e sunma gayretinde bulunduğu ‘başörtüsü’ konusunu anayasayla güvenceye alma iddialı girişim de başka bir örnek.

İktidarın şu sıralarda Meclis’e sunma gayretinde bulunduğu ‘başörtüsü’ konusunu anayasayla güvenceye alma iddialı girişim de başka bir örnek. 

Ya millet başörtüsü takılmasın derse. Daha doğrusu %51 başörtüsü aleyhine oy kullanırsa ne olacak? Ayıkla pirincin taşını. Başka saiklerle kızıp bu şekilde sandıkta intikam alırsa makul çoğunluk o zaman kına mı yakacaksınız? O zaman size yapılan pas kendi kalenize mi gol olacak? Ahlaksız ve çok oportunistsiniz ve kafanız hile dışında başka şeye çalışmıyor. Bu zamana kadar şans yanınızdaydı. Ya talih dönerse bu beyinsizlikle haliniz nice olur, şöyle bir düşünün? Tabii düşünme yetiniz kaldıysa.

Sözün kısası, ülkede birkaç yıl önce büyük vaatlerle uygulamaya konulmuş olan yetkilerin tek kişide toplandığı sistem iyi değil, ülkeye yararından çok zararı dokunuyor. 

Yapılacak seçimde yalnızca partilere ve adaylara oy vermeyeceğiz, yürürlükteki sistemin devamı veya sona erdirilmesi konusunda ne düşündüğümüzü de oylarımızla sandığa yansıtmış olacağız.

Çoklu yönetim diye eleştirilen yeni dönemin muhtemel uygulaması herhalde şimdikinden daha kötü olamaz; yine de olumsuz bir sonuca yüz tutarsa elbette bir çaresi bulunur.

Komutan ve Memedçik ilişkisinde rehine olan komutandır. Siyasetçi ve seçmen ilişkisinde rehine olan siyasetçidir. Memedçiğine ve veya seçmenine ya da genelde halkına köpek muamelesi yapmanın yanına kâr kalacağını sanmak tanrıcılık oyunundan kendini alamayan ruh hastalarına özgü ölümcül yanılsama olabilir. Yöneten ve yönetilen ilişkisinde rehine olan yönetendir. Batı medeniyeti yönetenlerin yönetilenlere verdiği tavizler üstünde yükseldi.

Şeref kavramıyla temas sağlayabilmek için önce genetik sonra kültürel evrim gerek. Şerefine sahip çıkabilme mevzuunda bir numaralı kural, kuvvetli şerefsizlerle baş edebilecek asgari kuvvete ulaşabilmektir. Ve medeni kuvvet üstüne bir kuvvet bilindik evrende yok.

Batıda medeni kuvvetin formülü gücü paylaşma ilkesi üstünden gelişti. Medeni kuvvet kapısının kilidini açan Batılı feodaller oldu, monarktan kopardıkları gücü paylaşabildikleri oranda gerçek mahkeme kurumlaşmaya başladı. Sıra liberallerdeydi, feodallerin açtığı medeni kuvvet kapısını kendilerinin geçebileceği kadar aralamayı başararak baskın güce dönüşebildiler. Gerçek mahkemenin kısmen kurumlaşabilmesi sayesinde yukarda yönetenler gücü paylaşarak ve aşağıda yönetilenlerle gücü paylaşıyormuş gibi avutucu tavizler vererek liberal Batı dünyaya hükmedecek üstün kuvveti üretebildi. Şimdi artık yerinde yeller esiyor, hazırdan tükettiği için tam anlaşılamasa da Batı Medeniyeti istikrarlı bir biçimde alçalıyor. 68 Hareketinin mislisi bir devrimci isyan baş göstermezse Batı Medeniyetinin çöküşü duracak gibi görünmüyor.

Gücü paylaşma ilkesi üstüne mahkeme kurmak uygarlıkta yükselmek için ilk şarttır, çünkü güç illüzyonuna sebep olan sosyal yapıya özgü bütün rütbe ve makamlar ödül değil külfettir, gücü paylaşmak gibi görünen gerçekte yöneticilik yükünü paylaşmak için gerekli olan politik özgürlüğü güvence altına alarak yetenekli heveslere açık yasasını işletebilmektir.

Bütün bu yıkımların nedeni yönetilenlerin yönetilmeyi bir ödül (tatmin aracı) gibi sunmaları ve yönetenlerin yönetmeyi bir ödül (mastürbasyon aleti) gibi kullanmalarıdır. Osmanlı hanesinin mahvolmasıyla başlayan şu kısacık cumhuriyet deneyiminde yöneticilik yükü altında ezilen ezilene olduğu hâlde kimse bu yalın gerçeği göremediğinden siyasetin, kim kimi nerede kıstırırsa işkencelerle aşağılama banyolarıyla şerefini ayaklar altına almacasına sapıklık partisinden bir farkı kalmıyor. Bir şerefsizi tespit etmek hiç de zor değil, kendisinde olmadığından kimsede de olmasını istemediği için her fırsat bulduğunda başkalarının şerefine saldırır ve yetki sahibi olduğunda aile ise aile ülke ise ülke yetki alanında bulunanların şerefini iki paralık edene kadar duramaz.

Tarihin bu evresinde gücü paylaşma ilkesi üstüne sistem ya da mahkeme kurmaya girişmek dışında kuvvetli olmanın başka bir yolu yok ve kuvvetli olma istikameti dışında devrimciliğe çıkan başka bir yol yok.

Kemal Beyin Bazılarının Kabusu Olması ve Vasiyet:

CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis grubunda öldürülme ihtimalinden söz etti ve vasiyetini açıkladı.

Bakın neler dedi Kılıçdaroğlu:
“Önce benimle konuşmak istediler, anlaşmak istediler; kapıyı yüzlerine kapattım! Her türlü operasyona başvurdular. Ve artık son aşamaya geldik; silah ve suikast tehditleri. Son uyarılarını yapıyorlar akıllarınca. Be gafiller, be şerefsizler, be akılsızlar, be müptezeller, be çakallar! Siz mi beni korkutacaksınız? Sizin önünüze diz çöküp yaşamaktansa, ayakta ölmeyi tercih ederim! Hodri meydan, gelin görüşelim. / Ha Allah nasip eder de yaşarsak, hayatınız boyunca görüp göreceğiniz en büyük kabus olmaya devam edeceğim. Trolleriniz beni yolumdan çeviremez, durduramazsınız.”  

Eskiler böyle durumlarda “Ağızlarından yer alsın” derlerdi.

Sinan Ateş’e yönelik suikast olmasaydı, muhtemelen Özgür Özel ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun son günlerdeki çıkışlarıyla karşılaşılmayacaktı.    
Kuşkular tamamen boşuna değil.
Olur mu, geçmişte yaşananlar günümüzde de tekrarlanır mı, bilemem; ancak eskiden yaşananların günümüzde tekerrür etmesinin nasıl engellenebileceğini söyleyebilecek durumdayım: Meydana gelen ilk olayın üstüne kararlılıkla giderek…

Pek çok seçim öncesi bu tür eylemlerle karşılaşıldı ülkemizde.
Tedbirli olmak bu yüzden şart.

EYT:

Şimdiden olanı söyleyim.

Dibimizde 68 yaşında adam çalışıyor.

8500 TL asgari ücret alıyor.

Emekli maaşı da geçen sene 5500 TL idi. %25 ile 7000 TL'ye yakın da oradan alıyor.

15.500 TL eline geçiyor. Ev kendisinin.

Zar zor geçinecek. Hanım hiç çalışmamış.

40 yaşında emekli.

40 yerine, 68'i bekleseydi, yani sistem başta düzgün kurulsaydı, şu an emekli maaşı 15.000 TL olabilir, çalışmayı bırakabilirdi.

Ancak, bu adam ölene kadar çalışacak. Çünkü, 40'ında emekli etmişler.

EYT'lilerin sonu da böyle, ama daha düşük maaşlarla.

Çünkü, yukarıdaki örnek emekli edildiğinde, çalışan/emekli oranı bugünden daha iyiydi.

Bu söylediklerimi gelecekte herkes anlayacak. Yaşayarak...

EVREN:

Bir ışık yılı 10 trilyon km ortalama. Evrenin genişliği 63.5 milyar ışık yılı olarak öngörülüyor. Akıl almıyor ve biz evrende bir toz tanesinden 60.000 kat daha az yer kaplıyoruz. Sonra bu evrende var olduğumuzu düşünüyoruz.

Evrenin bütün duvarlari aynalarla kapli bir oda olma ihtimali var. Yani kendi görüntümüze bakiyor olabiliriz. Yoksa evrenin neden bu kadar büyük olması gerektiğinin bilimsel bir açıklaması yok.

Peki güneşin kütlesine sahip bir kara deliğin büyüklüğü ne kadar olabilir? Sıkı durun, yarıçapı sadece 3 km olan bir siyah top kadar. Hiçbir şekilde ışığı yansıtmadığı için örneğin yeryüzünden 1000 km yükseklikte bile olsa asla görsel olarak farkedemezsiniz.

Devam ediyorum. Dünya kutlesine sahip bir karadelik ise sadece bir golf topu büyüklüğünde olacaktı. Yani milyarlarca ton ağırlığında..Peki bu neden böyle?Çünkü etrafınızda görebildiğiniz herseyin içi aslında %99,9 oraninda boş. Karadelik maddeleri öğütüp adeta istifliyor.

Buna biz de dahiliz. Aslında içimiz bomboş. O boşluğu doldurmaya kalktığınızda bir insanın kütlesini bir kum tanesinden daha küçük hacme sığdırabilirsiniz. Ve aslinda hiçbir şeye gerçekte dokunmuyorsunuz çünkü elektronlar birbirini itiyor.

Daha çılgınca bir şey söyleyeyim. Görebildiğimiz nesnelerin aslında hiçbirinin rengi yok. Sadece ışığın hangi dalga boyunu yansittiklarina bağlı olarak renkler beynimizin oynadığı bir oyun çünkü atomlarin rengi yoktur. En çılgın olanı da siyah diye bir renk olmaması.

Son söz: Pozisyonlarınıza aşık olanlardan olmayın. Kara sevda yarım bırakır adamı..

Not 1: Görüyorum ki dünya gerçekten yuvarlakmış.Fırıldak gibi de dönüyormuş. ( KEMAL TAHİR / Kurt Kanunu )

Not 2: DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan:

"(İHA’lar) İktidarın en önemli siyasi propaganda malzemesi."

"Bu projeler kutsal ve dokunulmaz hale getirildi. Kusura bakmayın, dokunacağız. Nedir bu yaygara?"

Babacan kızmış; haklılık payı var tabi.

-Ukrayna'ya siha alması için 200 milyon lira hibe yapıldı.
-Hain, nasıl bunu dersin!

-Gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası ve muafiyeti, vergi indirimi, sigorta prim desteği, yatırım yeri tahsisi öngörülmüş.
-Hain, herkese veriliyor!

Not 3: Dünya sigara tüketimi azaltıyor, Türkiye tam tersine tüttürmeyi arttırıyor.
2014 yılında dünya ortalamasının 1.47 katı sigara içilirken, bugün 2.07 katı içiliyor.
Pandemi gibi doğrudan akciğerleri hedef alan bir kriz sonrasında bile artış devam ediyorsa iş yaş.

Not 4: Faizi ve kuru bastırıp konut ve borsayı coşturarak servet dağılımını darmadağın eden ekonomi modeli.

Böyle bir ekonomi modeli yok.
Dizayn sonuçta hem konut hem de borsada ikiz kriz ile sonuçlanabilir.
Bence Haziran 2023'e kadar dayanabilecek bir şeye (ekonomi modeli değil) benzemiyor.

Not 5: Borsada risk sıfır, istediğinizi alın.
Daha geçen hafta silkelemesi yetmemişse bu millet dibi görmeden hiçbir yatırımı bırakmaz.
2001'de öyle olmuş, küçük yatırımcı yediği kazıklardan olsa gerek 20 sene borsaya uğramamıştı.

Not 6: DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan:

"(İHA’lar) İktidarın en önemli siyasi propaganda malzemesi."

"Bu projeler kutsal ve dokunulmaz hale getirildi. Kusura bakmayın, dokunacağız. Nedir bu yaygara?"

Babacan kızmış; haklılık payı var tabi.

-Ukrayna'ya siha alması için 200 milyon lira hibe yapıldı.
-Hain, nasıl bunu dersin!

-Gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası ve muafiyeti, vergi indirimi, sigorta prim desteği, yatırım yeri tahsisi öngörülmüş.
-Hain, herkese veriliyor!

Not 7: Kemal Kılıçdaroğlu: AKP bizim terk ettiğimiz CHP'dir.

1. Partinizin özünü, ilkelerini, hâlâ tüzüğünde yazılı yapısını terk ettiğinizi iddia ediyorsanız, o partiden ekibinizle ayrılıp kendi partinizi kurmanız doğru olur, aksi o partinin seçmenini kandırmaktır.

2. AKPyi sizin terk ettiğinizi iddia ettiğiniz partinin çerçevesiyle; demokratik, laik hukuk devleti ilkelerine sahip yapıyla eşitlemek en hafif deyimiyle boşboğazlıktır. Akp saydığım ilkelerin yanına bile yaklaşmamaktadır.

3. Yaşlı insanların ne konuştuklarını bilmedikleri, şaşırdıkları zamanlar olabilir. Sizin sorununuz son zamanlarda ne konuştuğunuzu bildiğiniz zaman görülmemesi. Ya da ne konuştuğunuzun her zaman farkındasınız; o halde bedelini günü gelince ödeyeceksiniz.

Not 8: Piccoli: "Erdoğan’ın seçimlere giden süreçte elini güçlendiren avantaj aslında son yirmi yıldır işine yarayan şey: Muhalefet. Muhalefet, adeta Erdoğan’ın en önemli seçim müttefiki gibi"

Not 9: Aralık ayında Türkiye'de tarihin* en yüksek üçüncü konut satışı gerçekleşti. Daha ortada kampanya yokken ve kamu bankaları kredi vermiyorken...

Not 10: “İnsanın küçük şeylere hassasiyeti ve büyük şeylere karşı kayıtsızlığı: Tuhaf bir altüst oluşun resmidir.“ 

Düşünceler, Blaise Pascal

Not 11: “Artık insanları daha çok bana iyi gelip gelmedikleriyle değerlendiriyorum. Onlarla birlikte olduğumda kendimi daha iyi hissedip hissetmediğimi soruyorum kendime.” 

Clarissa, Stefan Zweig

Not 12: VOLVO alınsaydı, kamudan lüks otomobiller kapı dışarı edilebilirdi.

TOGG bir fantezidir.

Toplum gerçeklerine aykırı bir araçla girdiler.

Bu işlerde önce MOTOR üretimi gerekir.

Gerçi biz, motorunu üretmeden, askeri araç üretmeyi de seviyoruz.

Not 13: Özel sektör fiyatlarını baskılamaya çalışan hükümet PTT ürünlerine/hizmetlerine %40'a yakın bir oranda zam yaptı bugün.

Eskiden enflasyonla toplu mücadele adı altında makyajlı sunumlar alkışlanırdı

Onun yerini enflasyonun boynunu ve belini kıran söylemlerle özel sektörü tehdit eden müdahaleler aldı 

Ne bir para politikası ne de bir maliye politikası ortada yok artık.

Maliyetlerin üç haneli olarak arttığı bir ortamda özel sektöre baskı yapılmakta. Temelinde ne olursa olsun seçime kadar böyle gitsin anlayışı var. Esasında bu resmi verilerin ÜFE ile TÜFE farkının da yanlış olduğunun bir kanıtı. Zira zaten bu farka göre üretici fiyatlarını tüketiciye yansıtmıyordu. Bu müdahale tam da bu yalanın bir sağlaması oldu.

Türkiye'de özellikle gıda da ürün artışı yok. Özellikle bitkisel üretim ve süt ürünlerinde azalma var. Burada artan maliyetlere rağmen zincir marketler, seçime giderken iktidara koltuk değneği oluyor.

Not 14: varsın zındanların uğultusu vursun kulaklarımıza
yaşamak
bizimçün dokunaklı bir şarkı değil ki.
(...)
pusmuş bir şahanız şimdilik, ne kadar şahan olsak
ama budandıkça fışkıran da bizleriz
ölüyoruz, demek ki yaşanılacak.

İsmet Özel

Not 15: Suudi Arabistan Finans Bakanı: Türkiye gibi "savunmasız" ülkeleri desteklemeye devam edeceğiz.

Arabistan Finans Bakanı: "Türkiye, Pakistan, Mısır gibi savunmasız ülkeleri desteklemeye devam edeceklerini" belirtmiş.

Fakir, zayıf, dış kaynağa muhtaç yerine kibarca savunmasız demiş.

Savunmasız ülkeler arasında Endonezya, Malezya gibi ülkeler yok.

Not 16: Dün gece rus telegram gruplarında bugün savaşın resmi olarak biteceği dedikoduları vardı.
Az önce Ukrayna içişleri bakanı helikopter düşmesiyle öldüğü haberi geldi.