İsrail’le ticaret meselesindeki inkardan başlayan kabulle neticelenen gelişmeleri alt alta yazdığımızda ortaya çıkan manzara tam ibretlik ve AK parti adına utanç verici haberler çıkmaya başlayınca AK parti iktidarı temsilcileri inkar etti. Hayır hepsi yalan, medyanın uydurması dediler, kamuoyuna İsrail ile ticaretinin asla söz konusu olmadığını açıkladılar; bir devlet kurumu olan TÜİK verilerini bile uydurma diye nitelediler, sonra herkesin gördüğü gemileri yalanlayamadıkları için ürkek edayla kabullenir gibi yaptılar.

İsrail üzerinden Filistin‘le ticaret yapıyoruz bahanesine sığındılar. İstanbul’da İsrail’le ticaretini protesto eden gençlere polisin müdahalesi ülkenin gündemi oldu, başörtülü kadınlar yerlerde sürüklendi,

Ters kelepçe takılarak karda tulumba gözaltına alındı.

Protestoculardan  birinin şu sözü tarihin hafızasına kazandı: Ben 28 Şubat’a üniversiteyi bıraktım, o dönemde bile yerlerde sürüklenmemiştim. Tepkiler ayyukaya çıkınca ticaret Bakanı İsrail’le Türkiye arasında sürdürülen ticarete kısıtlama getireceklerini duyurdu. 50 küsur kalemlik sınırlanacak mallar listesini yayınladı.

Bakanlığın açıklaması ticareti bir itiraf ve kabullenişti. AKP Mahallesi’nde bu kabullenme travmaya neden oldu. O tartışma jet yakıtı üzerine düğümlendi bir ara, AKP yakıtın sivil uçakları için olduğunu iddia etti. Bu açıklama toplumu bile ikna etmekten uzattı. Milyon dolarlık ihale alan şirketlerimiz var dedi bir konuşmasında bir dönem bakanlıkta yapan AKP Genel Başkan yardımcısı Nihat Zeybekçi ve son noktayı şu sözlerle koydu: İsrail’in Müslümanlara yaptığı bebek katliamı eyvallah ama İsrail serbest ticari anlaşmamızın olduğu bir ülke ve altı satıp bir aldığımız bir ülke. Yanisi çok açık katliama,  Soykırıma rağmen İsrail’le ticarete devam edildiği Zeybekçi’nin açıklamasıyla İsrail ticaret meselesini bütün çıplaklığıyla gözler önüne sererken, Zeybekçi genel tepkilere de aldırmadı, Yeni Şafak’tan bir yazarla gerzek, geri zekalı kelimelerinin havada uçuştuğu polemiğe girdi ve geri adım atmadı. Aksime bir adım daha ileri gitti ve her söylediğimin arkasındayım; milyon dolarlık ihale alan şirketlerimiz var dedi. Ardından o şirketlerin hakkını savunmak Gazze‘deki katliama tavır koymanın önüne geçti.

Nihat Zeybekçi’nin açıklamasından ölümlere neden olan mavi Marmara krizi sırasında İsrail’le ticaretin kesintisiz devam ettiğini de öğrenmiş olduk. Zeybekçi sıradan bir isim değil: AKP’nin üst düzey yöneticisinin söyledikleri kişisel görüşü olamaz. AK partiyi de hükümeti de bağlar, ayrıca Erdoğan’a da çok yakın bir isim. Bu sözleri üzerine görevde kalmaya devam ederse bu çıkışı AKP’nin politikası anlamına gelir.

Ticaret yok, yalan haber çıkışından milyon dolarlık bağlantılar var ticarete devam edeceğiz açıklamasından, bütün bunların üzerine ne söylenebilir. Nitekim muhafazakâr mahalle ve AKP sokağı bu açıklamaların şaşkınlığı içinde henüz kendine gelemedi.

Starbucks’a kahve içenleri protesto edenlerin sesi pek duyulmuyorsa bu şoktan dolayı, yakıtın ve bir çok lojistik malzemenin yanında kahvenin lafı mı olur! Bu mesele AK parti tabanının yüreğine taş gibi oturdu. Kahve tepkisi ne kadar anlamsızmış meğer.

Türkiye Limanlarından kalkan gemilerle İsrail’e neler taşınıyormuş neler? Davutoğlu‘nu yalanlayan çıkmadı bu arada, gözyaşları içinde konuşan gelecek Partisi başkanı Ahmet Davutoğlu‘nun çok önemli bir açıklaması kaynadı gitti. İsrail’le ticaret kısıtlaması gelmeden önce iktidar yetkilileri ticaret yapan firmaları arayıp yapacağınız ticareti hızlandırın, bir kısıtlama getirmeyi planlıyoruz diye tüyo veriyorlar. Bu bir duyum değil bilgi. Vay vay vay neresinden bakarsanız bakın bunun adı skandal. AKP’den birileri daha karar çıkmadan firmaları elinizde çabuk tutun diye uyarıyor. Hangi demokratik ülkede böyle bir şey olabilir, haydi oldu diyelim haber sızınca hangi iktidar hiçbir şey olmamış gibi davranabilir. AKP iktidarı İsrail’le ticaret meselesinde adeta yüzsüzlüğün, samimiyetsizliğin ve utanmazlığın kitabını yazıyor. Bu skandal normal ülkelerde bakanları koltuğundan eder hatta hükumetleri düşürür: Türkiye’de böyle bir sonuç doğurması mümkün değil fakat AKP politikalarını göstermesi açısından tam bir ibret vesikası. Bu arada Davutoğlu‘nun sözlerine yalanlayan çıkmadığını da belirtmek isterim. AKP iktidarı haberi görmezden geldi. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın kendi içinden çıkan isimleri yok saymak gibi bir politikası var, bayramlaşma için bile elini uzatmadı, uzatılan eli sıkmadı. Davutoğlu‘nun yalanlanmaması haberi kabullenme anlamına gelir.

AKP iktidarının Gazze duyarlılığı var ama sözde lafa gelince mangalda kül bırakmayan iktidar sözcüleri, İsrail’le ticaret söz konusu olduğunda ne var bunda yüzsüzlüğü içinde. Aslolan söz değil uygulamadır; şairin dediği gibi ayinesi iştir, kişinin lafa bakılmaz sözü düzeyinde.

 Gazze hassasiyetini herkes, sokaktaki insan da dile getirir, nitekim getiriyor, protesto ile meydanlara çıkıyor. İktidar sahiplerinden beklenen sözün eyleme yani politikaya dönmesi. AKP dört yıl seçim yok rahatlığı için de olabilir ama bu AKP tabanı için öylesine hassas ki buradan aldığı yara seçimler zamanında yapılsa bile iktidarı perişan eder çünkü ölümcül bir yaradır bu. Erdoğan’ın Filistin gaz ve duyarlılığını bilmeyen mi var gibi düşünceye sığınıyor AK parti sözcüleri. Hamas’ı milli mücadeleye benzetmesini örnek gösteriyor, Hamas lideri İsmail Haniye’nin Ankara’ya çağrılarak fotoğraf verilmesi çok önemseniyor. Haniye fotoğrafı İsrail’le ticaret samimiyetsizliğini örtmez. Bu ayıbı kapatacak örtü icat edilmedi daha.

31 Mart hezimetinin temel sebeplerinden biri de Gazi’nin çığlığı/ Seçimlerde İstanbul düşerse Kudüs düşer diyeceksin. İstanbul’da AK parti kazanırsa Gazze kurtulacak diye istismarın dibine ineceksin, iş siyasete gelince sözü eylemeye dönüştürmeyecek İsrail’le ticarete devam edeceksin. Gazze’nin Filistin’in payına sadece dua ve hamaset yüklü sözler düşürecek öyle mi.. Bunu hangi vicdanın kabul eder, buna Reisin her sözünde hikmet her adımında fazilet bulan AKP tabanı bile isyan eder nitekim isyanlarda.

Kader ve tarih, Gazze meselesinde yüzsüzlüğü siyasi haline getiren AKP iktidarını ensesinden yakaladı kolay bırakmaz, Gazze’nin çığlığının altında dünyada tüm insanlık ve ülkemizde de yönetimi elinde tutan politikacılar kalacak.

Not 1: Sıradan işler YAPAY ZEKAYA devredildikçe, YARATICILIK önem kazanacak.

Bu dönemde gelir dağılımı iyice bozulacak.

SOSYAL KONUT öncelikle şart.

Sonraki aşamalarda, SOSYAL BESLENME de gündeme gelecek.

Toplumların %80-95 arası KOMÜNİZMİ, %5-20 arası da KAPİTALİZMİ yaşayacak.

Not 2: CHP, asgari ücret ve emekli maaşı için harekete geçmiş. 3 ayda 1 zam yapılmasını önermiş. Bu da pazar günü fıkrası olsun. Gülelim mi ağlayalım mı bilemedim.

Not 3: FAKİR TURİST, sadece halkı sömürür.

17.000 TL maaşla hizmet edilecek turist hiç gelmesin. Onun yerine, aynı maaşla yerli turiste de hizmet edilir.

Türkiye'nin, gelen turist sayısını azaltması, ZENGİN TURİSTE oynaması gerekiyor.