CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Her muhtara bir tane de muhtar yardımcısı atayacağız. Bunu deyince kıyameti koparıyorlar. Muhtarlara bu verilir mi diye? İktidar olursak bunu yapacağız." buyurmuş seçim vaadi olarak gene.

Daha öncede defalarca eleştirdim bu vaadi. Çevresinde bir tane aklı başında bir insan yok mu? “Efendim dijital çağda muhtarlığı bırakın milletvekilinin anlamı kalmadı; muhtar yardımcısı atamak neyin kafasıdır?” diye uyaran.

Vizyon bu.

Muhtarlık bile bitmişken 50 bin muhtar yardımcısı.

Asgari ücret alsalar yıllık maliyet 7 milyar TL.

Hıyar yetiştirmeye yüzde birini harcayacağız dese en azından hıyarı ucuza yersiniz.

Hıyar bile olmayacak vizyon.

Aday olmasın deyince de bize kızıyorlar, vizyon sıfır. Allahım nasıl bir günah işledik ki; bize böyle bir ana muhalefet lideri verdin! Hadi tamam iktidar anasını ağlattı, talan etti ülkeyi, çökertti tüm devleti ve ekonomiyi. Bitirdi toplumsal ahlakı 20 yıllık hükümranlığında. Millet çaresizce muhalefeti iktidara taşımaya mahkum edilmişken, müstakbel Cumhurbaşkanı olmaya hazırlanan bir parti liderine böylesi vizyonsuzluk yakışır mı? Yakışırmış demekki. Herkes layık olduğu gibi yönetilir, demiş efendimiz Hz. Muhammed. Böyle siyasetçilere layık olmak çok acı. Günahımız büyük demekki millet olarak. Allah selamet versin.

Milletin ve masanın tabanı:

Tabii bir de milletin ve masanın tabanına inelim. Her ne kadar Kemal bey ve Meral Hanım bazen saçmalasa da Akp nefreti o kadar muhalif tabanda zirve yapmış durumdaki; Kemal bey değil 50 bin muhtar Yardımcısı yanına 50 bin sekreter bile verse muhtarlara muhalif seçmen Kemal bey yahut Millet ittifakının adayına oy verir. Zopu koysanız bile, ya da çaydanlığı. İktidar henüz bu gerçeğin farkına varmış değil. Hala oyumuz yükseliyor ayaklarında. Bok yükseliyor oyunuz. Hele bir sandık gelsin, yükseleninizi görürsünüz.

İstediğiniz kadar Meral Hanım, Kemal Bey şöyle yaptı, böyle yaptı diye laflayın...

Muhalefetin tabanını konuşmak ve hallerini anlamaktan kaçınıyorsanız...

Dikkatiniz aylardır olduğu gibi sadece tepelerde olup bitene odaklandırılmış ise...

Üzgünüm...

Ne seçimi, ne ülkede olup biteni, ne de demokrasinin temel meselesini kavrayabileceksiniz.

Aday kim olacak, acaba kim, kim, kim diyerek günler geçiyor.

Seçim stratejisini belirleyecek Cumhur İttifakı'nın kurmayları için tavanda ne olduğu önemlidir tabii.

Ama hepsi bir yere kadar...

Yahu bir bakın bakalım, Masa'nın tabanı Masa'da ne olduğuyla sizin kadar ilgileniyor mu?

Muhalif taraftan 40'lı yaşlarda bir tanıdığım geçen gün "Sizler de, Masa'dakiler de boşuna konuşuyorsunuz, sırf iktidarın gittiğini görmek için boş çerçeveye dahi oy atarız arkadaşım, anlayın artık" demez mi, sarsıldım, şok oldum.

Erdoğan nefreti üzerinde yükselen bir taban...

Bunu konuşmak hoşumuza gitmiyor, oysa konuşmalıyız.

Bu kesimin gündelik hayatı iliklerine kadar ayrıştırdığını ama "sade insan"ın hala bunun farkına varmakta zorlandığını konuşmalıyız.

Artık olayın Erdoğan nefretinden ibaret de kalmadığını...

Durumun her türden milli duruşa karşı sosyolojik bir "truva atı"nı andırdığını konuşmalıyız.

Milletin çoğu artık din, İman, milli be vatan kitap sözlerini duydu mu sırtını dönüyor, ifrit oluyor. Gözünüzü açın etrafınıza bakın şöyle.

Dünya büyük bir çatışmaya hazırlanıyor ve biz "terliğe" bile oy verecek geniş bir kesimle iç içeyiz...

Unutmayın!

İş hayatında etkin ve kültür hayatına damgasını vurmuş bir kesimden söz ediyorum.

Tabii milleti bu hale getiren de yirmi yıldır iktidarda olup ülkeyi yöneten, Anadolu’ya Moğollardan daha fazla zarar vermiş dindar olduğunu iddia eden bir kesim, gerçi artık bir oligarşik çevre halini aldılar ya.

Millet artık tasınızı tarağınızı toplayın gidin de demiyor. Hesap vereceksiniz, haksız elde ettiklerinizi halkın evlatlarına geri vereceksiniz ve bir yiğit milletin geleceğini karartmış olmanın cezasını çekip ondan sonra cehennemin dibine öyle gideceksiniz diyor. Önce siz yirmi yıldır ülkeyi yönetenler oradan insin, sonra kim yönetirse yönetsin diyor.

Milletin tabanı şu gerçeğin geç de olsa farkına vardı: Nasıl olsa kimse sizden daha fazla hırsız, daha ahlaksız, daha yalancı daha art niyetli ve daha beceriksiz olamaz?

Winter is coming. Seçimi bekleyin. Gördüklerinize inanamayacaksınız.

Millet İttifakı Magna Cartası ve Vaatleri:

Dün açıklanan Millet ittifakı çözüm önerilerini ve vaatlerini gayet iyi buldum. Ve takdire şayan aynı zamanda. Tebrik ediyorum. Yolları ve bahtları açık olsun inşallah.

Gelelim şimdi önemli bulduğum vaatlere:

Ayakta alkışladıklarım

* 2018 sonrasında yeniden gündeme gelen aşırı yoksulluğu sıfırlayacağız.

* Gayrimenkul, devlet borçlanma senedi, yatırım fonu satın alınması ya da döviz cinsi mevduat ya da bireysel emeklilik hesabı açılması karşılığında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verilmesi uygulamasına son vereceğiz.

Makro-hedefler

* Enflasyonu iki yıl içinde düşük tek haneye kalıcı bir biçimde indireceğiz. Türk lirasına yeniden itibar ve istikrar kazandıracağız.

* Merkez Bankası bağımsızlığına müdahaleye ve yetki-sorumluluk çatışmasına yol açan, hiçbir işlevselliği bulunmayan Fiyat İstikrarı Komitesi’ni kaldıracağız.

* Ortalama büyüme hızının yüzde 5’in üzerinde gerçekleşmesini sağlayacağız.

* Beş yılın sonunda dolar cinsinden kişi başına milli gelirimizi en az iki katına çıkaracağız.

* Beş yılda en az 5 milyon ilave, nitelikli ve insan onuruna yaraşır gelir sağlayan iş imkanı oluşturacak, işsizliği tek haneye indireceğiz.

* Beş yılın sonunda yıllık ihracatı 600 milyar dolar seviyesine, ihracatın kilogram değerini 2 doların üzerine, yüksek teknoloji ürünleri ihracatının payını ise iki katına çıkartacağız.

Ekonomik yapıyı tamire yönelik hedefler

* Strateji ve Planlama Teşkilatı Kuracağız.

* Mali Eylem Görev Gücü (FATF) standartlarına tam uyum sağlayacak ve ülkemizi “gri liste”-den çıkaracağız.

* Sayıştay’ı Anayasa’da bir yüksek mahkeme olarak düzenleyecek, Sayıştay denetiminin kapsamını, tüm kamu kurum ve kuruluşlarını içerecek şekilde genişleteceğiz.

* Türkiye Varlık Fonu’nu kapatacağız.

* 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu’nu Avrupa Birliği normlarına uygun olarak yeniden düzenleyeceğiz.

* TÜİK istatistiklerinin akademisyen ve uzmanlardan oluşan komisyonlar tarafından düzenli biçimde kalite ve güvenilirlik kontrolüne tabi tutulmasını zorunlu hale getireceğiz.

* Maliye ve Hazine Bakanlıkları ayrılacak.

İstihdam ve eğitime yönelik hedefler

* İşsizlik Sigortası Fonu’nun amacı dışında kullanılmasını önleyecek ve faaliyetlerinin daha şeffaf bir çerçevede yürütülmesini sağlayacağız.

* Bireysel emeklilik sistemini, DASK uygulamasını, tarım sigortalarını, özel sağlık ve hayat sigortalarını daha yaygın hale getireceğiz.

* İstihdamla ilgili düzenlemeleri gözden geçirecek kayıtlı istihdamın önündeki mali ve mali olmayan yükleri azaltacağız.

* Çok sayıda ve karmaşık olan istihdama yönelik vergi ve sosyal güvenlik prim teşviklerini sadeleştirerek uygulanmasını kolaylaştıracağız.

* İstihdamda ve eğitimde yer almayan gençler başta olmak üzere yeni bir kariyer alanına yönelmek veya becerilerini geliştirmek isteyen gençleri eğitecek ve eğitim sonunda iş yönlendirmesi/eşleştirmesi yapacak “Garantili Yetenek Programları” başlatacağız.

* Kadınların iş gücüne daha aktif katılımını sağlamak amacıyla okul sonrası eğitmenli aktivite merkezleri ile kreşlerin sayısını yerel yönetimlerle işbirliği içinde mahalle düzeyinde artıracak, bu amaçla, yaşlı bakımına erişimi de iyileştireceğiz.

* İşsizlik Sigortası Fonu’na %2’lik işveren katkısının yarısını “Yarına Hazırlık Fonu’na” aktaracak, bu fon aracılığıyla işsiz kalma riski yüksek çalışanlara yönelik beceri kazandırma ve özellikle KOBİ’lerin çalışanlarına yönelik beceri geliştirme yatırımlarına finansman sağlayacağız.

* İş bulma ümidini kaybetmiş veya uzun süredir işsiz olan bireylere yeni beceriler ve yetenekler kazandırarak istihdama geçmelerini sağlamayı amaçlayan “İkinci Şans Okulları” kuracağız.

* Yeşil dönüşümden olumsuz etkilenebilecek çalışanların beceri profillerini çıkaracak, istihdam edilebilirliği yüksek gruplara yeni istihdam alanlarında iş bulmalarını sağlamaya yönelik beceri kazandırma ve geliştirme programları uygulayacak, gerekli teşvikleri sağlayacağız.

* Lise düzeyine kadar inen beyin göçünü engellemek için, eğitim sistemimizi özgürlükçü ve yenilikçi müfredatla donatacak, gerekli özgür düşünce ve çalışma ortamını oluşturacağız.

Bütçeyle ilgili düzenlemeler

* İktidara gelir gelmez yeni Kur Korumalı Mevduat hesabı açılmasını durduracak, mevcut hesapları vade sonlarında kapatacağız.

* Mali disiplin anlayışını kalıcı hale getirmek ve öngörülebilirliği arttırmak amacıyla “Mali Kural” uygulamasını hayata geçireceğiz.

* Toplumun en kırılgan kesimlerini gözeterek harcama önceliklerini yeniden belirleyeceğiz.

* Kamu garantilerinin kapsamı, gerekçeleri, süresi ve benzeri bilgiler ile bunların değişik senaryolar altında bütçe üzerindeki yükünü düzenli olarak kamuoyuyla paylaşacak, bütçeye ekli cetvel olarak TBMM’ye sunacağız.

* Kamu borçlanmasında ve kamu garantilerinde kur, faiz, likidite, re-finansman ve kredi risklerinin basiretli biçimde yönetimi için daha bağlayıcı ilke ve kurallar getireceğiz.

* Kamunun zorunlu haller dışında döviz cinsinden sözleşme yapmamasını sağlayacağız.

* Beyana tabi gelir unsurlarının kapsamını genişletecek, böylece dolaylı vergilerin ağırlığını azaltan bir vergi yapısı tesis edeceğiz.

* Çalışanlar üzerindeki vergi ve sigorta prim yükünü indireceğiz.

* Emlak vergisinde, vergiye esas değer karmaşasına ve makul olmayan artışlara son vereceğiz.

* Tarım Kanunu’nun 21’inci maddesinde öngörülen ancak bugüne kadar hiç uyulmayan tarımsal destekleme programlarına bütçeden ayrılacak kaynağın gayrisafi millî hasılanın yüzde birinden az olamayacağı hükmünü yerine getireceğiz.

* Ekonomik ve teknik gerekçeleri olmayan vergi affı ile özellikle matrah artırımı ve varlık barışı uygulamalarına son vereceğiz.

* Mevcut Kamu-Özel İşbirliği (KÖİ) projelerinin tümünü teknik, idari, hukuki ve yasama denetimine tabi tutacağız.

* Usulsüzlük ve yolsuzluk tespit edilen projeler için ulusal ve uluslararası tüm hukuki yolları kullanacak, gerekirse tahkim süreçlerini işletecek, varsa kamuyu zarara uğratan yüklenici şirketler, bunların ortakları ve sorumlu şahıslarla ilgili yasal işlemleri başlatacak ve oluşan zararların ilgililerinden tahsilini sağlayacağız.

* KÖİ sözleşmelerini Kamu İhale Kanunu kapsamına alacak, Avrupa Birliği’nin imtiyaz sözleşmelerinin ihale edilmesine ilişkin direktifine uyumlu hale getireceğiz.

Neticede gayet ince çalışılmış bir program. Herkesin emeğine sağlık. Sıra seçimlerde iktidar olmak. Hadi sahaya millete anlatmaya.

Son söz: Zor diyorsun. Zor olacak ki imtihan olsun.

Hz. Mevlana

Not 1: Siyaset, bir soğuk savaştır. Savaşta hile ve aldatma mubahtır. Bu yüzden siyasilerin hukuk ve adalet taleplerini samimi bulmam. Ben siyaset dışı hayatın içinde adaletin peşindeyim. Türkiye'de eksikliği olan hukuk budur. Burada aşılması çok zor bir kültür duvarı var. Bu duvarın ne olduğunu anlatmama izin verin. Tanıdığım birçok kişi, uzlaşmaz tutumunu şöyle savunmuştur: “Ben adalete inanan bir insanım. Hakkımdan bir kuruş fazlasını istemem, ama hakkım olanın bir kuruşunu da karşı tarafa yedirmem”. Eğer bu ifade size doğru geldiyse bilin ki siz; hak, hukuk ve adalet hissi gelişmemiş uzlaşmaz bir insansınız. Çünkü, karşı tarafın hakkının ne olduğuna karar verme yetkisini kendinizde görüyorsunuz. Karşı da öyle görüyor. Bu huyumuz yüzünden adaleti de demokrasiyi de içselleştiremiyoruz. Adalet ve demokrasi, “hiç kimsenin istediğini elde edemediği” bir uzlaşma sürecidir. Eğer ihtilafa düşmüş taraflardan biri, ortaya çıkan sonuç için, işte bu karar tam olarak hakka, hukuka ve adalete uygundur, diyorsa, bilin ki o karar hakka, hukuka ve adalete uygun değildir.

Not 2: Yoksulluk Sınırı: 29 Bin TL
Hala utanmadan, sıkılmadan:
Uçuyoruz, kaçıyoruz diyenler var…

Not 3: Evinde hırka giymeden oturan, meyve-sebzeyi taneyle değil kiloyla alan, ışıkları kapatmadan TV seyreden, canı çektiğinde bir kafede oturup çay-kahve içebilen zengindir artık… Zenginlik tanımı değişti.

Not 4: Asgari ücret 8500 TL olunca zafer naraları atanlar şimdi kafelerde 1 bardak kahve 35‐40 TL nasıl olur diye feryat ediyor. O kafede çalışanların ve o kafenin kirasını siz ödüyorsunuz. Dahası 1 bardak kahve alıp bir masayı 2 saat işgal etmenin parasını da siz ödüyorsunuz.

Not 5: Türkiye'de satılan toplam D ve E segmenti otomobil sayısı Almanya'da satılan Mercedes sayısının yarısı kadar bile değil. İstanbul ve Ankara'daki bir kaç semt hariç trafikte lüks otomobil yok denecek kadar az. Satılmış görülen arabalar da sahte satış. Çoğu galerilerde yatıyor.

Not 6: Günlük 45.000 araç geçiş garantisi verilen Çanakkale Köprüsü'nden ilk 289 günde ortalama günlük 6.228 araç geçmiş.
289 gün için işleticiye 4 milyar liranın üzerinde ödeme yapılmış.
Toplam işletme süresi 16 yıl 2 ay 12 gün.
Çok bile geçmiş bence.
Zaten pek ihtiyaç da değildi.

Not 7: Demirtaş: Erdoğan’a destek kararı alsak yarın öğle yemeğini Saray’da yerim.
Malesef doğru diyor.
Ülkedeki hukuk(suzluğ)un geldiği nokta ne yazık ki bu.
Bu gibi davalarda birilerinin tutuklanması veya serbest bırakılması yasalara değil kişilere bağlı.
Brunson davasında olduğu gibi.

Not 8: Umman’dan yıllık 1,4 milyar metreküp gaz tedarik edilecekmiş ve anlaşma 10 yıl geçerli olacakmış.

Madem toplamda 710 milyar metreküp doğalgaz bulduk, Mart ayından itibaren çıkarıp sisteme vereceğiz, yavaş yavaş ithalatımızı azaltalım, anlaşmaları uzun süreli yapmayalım.

Not 9: Süleyman Soylu: (Süper güç ülkeler) "Sakarya’da gaz çıktığını gördükten sonra ‘Biz bu Türkiye’yi nasıl durduracağız’ diye dövünüyorlar, çıldırıyorlar, sapıtıyorlar."

Süper güç ülkeler 700 milyar metreküp doğalgaz bulduğunu açıklayan Türkiye'yi durdurmak yerine; 24 trilyon metreküp gazı olan Katar, 11 trilyon metreküp gazı olan Türkmenistan, 6 trilyon metreküp gazı olan BAE ve 4,5 trilyon metreküp gazı olan Cezayir'i durdursalar iyi olur.

Not 10: Ok değerse bir kuşun ancak kalbine değer. Bunu bilmeyecek ne var?

Not 11: Oruç ve Ramazan insanlaşma yolunda vazgeçilmez uğraklardır.

Not 12: İsmet Özel'in en sevdiğim dizelerinden biri "tez kızaran güllerden kendini sakın". Öyle doğru ki tez kızaran ne varsa tez elden de soluyor. Çilesi çekilmiş bir gülün kokusu ise daima bizimle. Çilesi çekilmiş aşkın, dostluğun, bilginin, fikrin ve itibarın kokusu.

***

Not 13: Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
ve devam ediyor başkalarının hınçlarıyla
düşmanı gösteriyorlar, ona saldırıyoruz
siz gidin artık
düşman dağıldı dedikleri bir anda
anlaşılıyor
baştan beri bütün yenik düşenlerle
aynı kışlaktaymışız (İsmet Özel)

***

Not 14: Annem benim için dua eder, cümle ümmet-i Muhammed'in çocukları diye de eklerdi. Ben yerimi annemden öğrendim.