Afrika'da adını duymadığınız ülkelerde enflasyon %10-15 iken bizde nasıl %150-200 bandında? Bu çok yazılıp çiziliyor. Aslında cevabı çok basit: Karşılıksız para basıp kredi olarak dağıtmıyorlar. Enflasyonun başka hiçbir sebebi yok. Savaş halindeki Ukrayna'da ve ağır yaptırımlar altındaki Rusya'da bile enflasyon %15-20 bandında. Bizim 10'da 1'imiz seviyesinde. Tam ibretlik. Hala enflasyonun nereden kaynaklandığı bile TR'de net anlaşılabilmiş değil. Teşhis yok ki tedavi olsun..

 Enflasyona göre takip ediyoruz. Karşılıksız paradan kasıt kalpazanlık değil. Basılan paranın tamamının üretim olarak karşılığı varsa enflasyon %0'dır zaten. Para arzındaki artış üretim arzındaki artışdan düşükse enflasyon negatiftir, fiyatlar düşer. Bizde fiyatlar adeta uçuyor..

Biraz önce akşam trafiğindeydim. Gözlemim özel araç trafiğinde en fazla %10 azalma var. Çoğu Otomobilde de de tek kişi var. Dolayısıyla bence akaryakıt hala çok ucuz. Halkta hala en ufak bir tasarruf eğilimi yok. Yani kurda yükseliş  sürecek.

Türkiye’de temel sorun dövizin 1 yılda %100 yükselmesi. Eğer döviz geçen seneki seviyesinde kalsaydı bugün 1 litre benzin yaklaşık 13 TL olacaktı. O kadar enflasyon bütün dünyada var zaten. Geri kalan kısım bizden kaynaklı. Üretim yok, tüketim çok, sonuçta kur sürekli yukarı itiyor. Faiz artırılmayacak dendikten sonra insanlar ne tür bir önlem bekliyor merak ediyorum. Dövize endeksli tahvil var zaten. Eurobond faizi şu an yıllık %8-10 bandında. Bu faizler nasıl ödenecek onu konuşan yok...

Türkiye’de şu an temel sıkıntı bütün giderler ithalata bağımlı fakat ithalat yapacak döviz bitmiş durumda. Ya bir yerden ithalat yapmak için döviz bulunacak ya da ithal ettiğin ürünleri içeride TL maliyetle üretmeye başlayacaksın. 3. bir yol YOK. Karşılıksız para TL basıp ithalat yapmaya kalkınca kur sürekli zaten yukarı zıplıyor. Allah selamet versin.

Konut meselesi üzerine yine yeniden bir kaç kelam: ĶİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt, hükümetin yeni konut üretimi için ayırdığı 30 milyar lira ile İstanbul’da boş duran 1 milyon konutun kamulaştırılmasını önerdi. 1 Milyon konut nasıl boş durabiliyor?

İkinci evi anladık da, 1 Milyon biraz fazla değil mi? Bizim burada da sitenin neredeyse 1/5'i boş. Ama kiralık da yok doğru düzgün.

Müteahhit keyfen boş tutuyor.

Resmen konut zenginleri ortaya çıkmış durumda. 2 evden fazlası zarar olanlara ciddi emlak vergileri getirilmeli. Millet ev bulamazken parası olanlara mülk sahiplerine köle yapılmamalı kiracılar, yoksullar. Emlak piyasasını bu hale getiren anadan babadan ya da yolsuzluktan avantadan ranttan havadan para kazanan ve bu parayla şımarıklık yapan bu ahlaksız varsıllara bırakmamak lazım. Devletin ne anlamı var kimsesizlerin kimsesi olmayacaksa.

Avukatlara da iki çift lafım var. Kiracılardan yana olun, garibanların davasını üstlenin. Zengin bebelerine ya da kartlarını hukuk öğretin.

5 yıldan önce, KİRACI ile SÖZLEŞMESİNE uymamaya çalışan SAHTEKAR kimi ev sahiplerine, güzelce hukuk dersi veriniz.

Bunlar aynı zamanda, iş yerinde TAZMİNAT üstüne yatmaya çalışan, ticarette hırsızlık yapan tiplerdir.

Acımayınız.

Öğretiniz.

5 yıla Seve Seve uymasını öğretiniz bu azgınlara.

Kapitalizmde TEKEL yasaktır.

Ev sayısı yetmiyorsa, TEKEL kırılır.

İnsanlar sokakta kalacak değil.

Not 1: Memlekette iki ses var: Padişahım çok yaşa! Kahrolsun Abdülhamid! Halbuki fenalık daha derin, daha köklü. (Tanpınar, Mahur Beste)

Not 2: Eğer merdiveni yanlış duvara dayamışsan, basamakları hızla çıkmak seni zirveye değil, düşeceğin uçuruma vardırır. Dostoyevski’nin ifadesiyle; “yanlış trene bindiğinizde ilk istasyonda inmeye çalışın, çünkü mesafe ne kadar artarsa, dönüş maliyeti de o kadar artar.” 

Not 3: “Dinle Gambito / söyleyeceklerim var / Kalmadı artık / Dağlara yaslandığımız akşamlar / Babamızın dönmesini beklerken / İşaretlediğimiz zamanlar / Kalmadı kalmadı / Pencereden bizi gözetleyen ağaçlar / Şimdi saklanmıştır bütün kapılar Gambito / Üşüyoruz kimseler aldırmıyor / Ellerimiz sevgili ellerimiz / Onlar bile yabancı / Hey Gambito biz kimiz / Seni alıp giden / Beni alıp giden / Kim böyle her akşam?”
Mevlana İdris

Not 4: Türkiye ekonomisinin “parasal işleyişi” parası döviz (hard currency) olan tek paralı gelişmiş ülkelerden farklıdır. Türkiye'de TL cinsinden fiyatlar genel düzeyini (enflasyonu veya hayat pahalılığını) belirleyen şey (enerji ve gıdadaki küresel fiyat yükselişlerini istisna kabul edersek ki payı hatırı sayılır bu sefer) “döviz fiyatı”dır. Döviz fiyatı, önce ÜFE'yi daha sonra TÜFE'yi etkiler. ÜFE, TÜFE'den daha düşük oranda yükseliyorsa, halkın alım gücü artıyor yani hayat izafi olarak ucuzluyor demektir. Ayna simetriği olarak, eğer ÜFE, TÜFE'den daha yüksek oranda artıyorsa, (bugün olduğu gibi) hayat pahalılığı artıyordur. Çünkü halkın gelir artışı (hizmet fiyatları diye okuyun), enflasyonun altında kalmıştır. Bunun bir başka göstergesi de kişi başına milli gelirin (GSYH) dolar cinsinden düşmekte oluşu yani TL'nin değer kaybetmesidir.

Not 5: Bazı şeyler o kadar güzeldir ki, seni tüketiyor olsalar da onlardan kurtulamazsın..

Not 6: Keşke Roma halkının tek bir boynu olsa.. Böylece tek vuruşta onu gövdesinden ayırabilirdim./ Roma Kralı Caligula

Not 7: Kişinin çevresinde yaşanan olumsuz olaylara karşı tepkisiz kalması, şizoid yani şizofreni bozukluğunun belirtilerinden biriymiş.

Not 8: Yaşlanıyoruz ve öleceğiz. Entropi. Her şey çürür ve yok olur. Kırılan bardak eski haline gelmez. Gidenin döndüğü görülmemiştir. İstanbul’dan Çorum’a Sivas’a geri göç mümkün değildir. İstanbul’dan göç ancak Berlin, Paris ve Londra’ya ya da New York’a olur. Zaman ileriye doğru akar, insan batıya. Batı güneşin battığı yerdir neticede.

- [ ] Not 9: Ak Parti hükümetlerinin son 20 yılda yaptığı yıkımı Türk tarihinde ne Moğollar ne de Yunanlılar yapmıştır. Anadolu Moğol istilasından bu yana böyle bir zülüm görmemiştir. Türk tarihinde hiçbir zaman hiçbir dönemde orta Asya’dan Avrupa Hun devletine Karahanlılardan Osmanlı İmparatorluğu’na büyük Selçuklulardan Gaznelilerle kadar Türk tarihinin kısacası hiçbir döneminde bu kadar ehliyetsiz liyakatsiz devlet yönetimi olmamıştır, ehliyetsizliğe ve liyakatsizliğe göre atamalar yapılmamıştır, ehliyet ve liyakat bu kadar göze alıp edilmemiştir ve aynı zamanda Türk  tarihinde ve insanlık tarihinde adaletsizliğin bu kadar zirve yaptığı, hukukun ayaklar altına alındığı böyle bir dönem görülmemiştir. Şu anda devlet tüm kurumlarıyla mafyatik yapıyı andırmaktadır. Vatan Toprakları adeta yabancı şirketlere peşkeş çekilmiş ve Türkiye yabancıların işgali altındadır ve maalesef ne devletin ve milletin ne de bu mübarek toprakların sahibi olması gereken devlet hiçbiryerde kendisini göstermemekte adeta Türk milletini tarihin çöplüğüne doğru büyük bir süratli göndermektedir. 20 yıldır AK PARTİ hükümetleri eliyle yönetilen devlet kurumsuzlaştırılmış, tüm devlet kurumları çökertilmiş ve kurumlar yapısal çöküşe maruz bırakılmıştır.

Veznedar olmayacak insanı Maliye Bakanı bir inşaata bekçi yapılmayacak insanı genel müdür/ler bir okula müdürlüğü bırak müdür yardımcısı olamayacak kişileri vali/ler yaptılar, avantadan yakınlarına yandaşlarına, bokunda boncuk olanlara dağıttıkları müşavirlik/danışmanlık kadrolarını saymıyorum bile; milletin kaynaklarını niteliksizleri beslemek için kullanmak, öbür taraftan üniversite mezunu nitelikli Zeki çocuklara siz simit satın muamelesi yapmak, iş beğenmiyorlar demek hangi ahlaka sığar; tüm yakınlarını akrabalarını, hatta sınıf arkadaşlarını, mahalle kabadayılarını avanta ihale manyağı yapıp haksız Servet transferi gerçekleştirdiler.

Böyle bir ülke olur mu, bu yiğit millete bu yapılır mı? Tanrı affetse bu iktidarı,  tarih affetmez, tarih affetse millet  affetmez şu andaki yaşayan millet affetse, bu milletin gençleri bu milletin torunları gelecek kuşaklar affetmez; unutulmayacak, unutturulmayacak bir çürüme ve yok oluş hikayesi bu. Yalanı dolanı hırsızlığı yolsuzluğu ahlaksızlığı çalmayı çırpmayı meşrulaştıran, düzgün dürüst ahlaklı namuslu insanlara yaşam hakkı tanımayan bir dönem var ettiler, yatacak yeriniz yok. Allah adaleti ile muamele eylesin size inşallah. Biliriz ki Allah’ın değirmeni yavaş çalışır ama ince öğütür. Geç olması da geç olacak da; güç olmasın Rabbimin inayetiyle. Hayırla yad edilmeyeceksiniz. Tezlere konu olacaksınız. Unutulmayacaksınız. Hep taze kalacaksınız bu milletin hafızasında!
Not 10: İstanbul Ataşehirde Afgan uyruklu kaçakların saldırısına uğrayan 15 yaşındaki Selahattin Çelik kaçmak isterken aracın altında kalarak yaşamını yitirdi.

Sığınmacılar ve kaçaklar Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en büyük milli güvenlik sorunudur! Memleketi getirdikleri yer bu. Memleket dört bir yandan kuşatılmış, Ortadoğulu Araplar ve Afgan Afrikalılarca işgal altında.

Not 11: Dereler taşmaz. Derelerin yatağı bellidir.

Derenin etrafına ev yapılmaz, park yapılır.

Bunu öğrenemedik.

ÇADIR KÜLTÜRÜNÜN yan etkileri.

Genler, gördüğü yere çadırı kurmayı kodladığı için, garipsemeden her yere binayı dikiyoruz.

Not 12: İstanbul’da böyle yağış, yoğun fırtına enteresan.

Kanımca, BÜYÜK DEPREMLER öncesi, Türkiye'nin her tarafında iklim sapıtıyor.

Not 13: Sigmund Freud'a göre, genç bir
insanın hayatını mahveden üç şey
vardır: Duygusallık, farkındalık ve fazla düşünmek…

Not 14: Şehirleri betonla kaplarsanız, ayak bileği seviyesindeki su dahi ölümcül sonuçlar doğurabilir.

Not 15: Venezuela Tarım Bakanı ve Nikolas Maduro “100 kilo buğday üretin 70’ini alın 30'unu bize bırakın” demiş.

İcar oranı çok yüksek.

Verim 500 kilo olsa 150 kilo eder.

Bizim buralarda icar dekara 2,5 ölçek civarında.(~40 kg)

Venezuela’da dekara buğday verimi kaç kiloymuş acaba?

Not 16: Bir yerin ilçe Başkanı esnaf ziyaretinde. Halktan bir kardeşimiz hayat pahalılığından enflasyondan dem vuruyor. Şeker fiyatları uçtu diyor.

Şekerin torbası 180 liraymış, 1000 lira olmuş.
Bu nedenle hakkını helal etmiyormuş.

Hakkını helal edip etmemeni pek önemseyeceklerini sanmıyorum değerli kardeşim.

Şekerin fiyatının artması bu ülkede yapılan hukuksuzlukların yanında hiçbir şey.

Zaten ilçe başkanının vatandaşa güldüğü görülüyor videoda.

Not 17: Genç avrat alma el alır,
Dere yatağında ev yapma sel alır... 
Gerçi ne genç avradımız ne dere yatağında bir evimiz var. Daha doğrusu mülkiyetimize ait hiç evimiz yok.

Not 18: Akaryakıt fiyatlarıyla ilgili esas problem; peynirden, ekmeğe; sebzeden, meyveye; her şeyin içine giriyor akaryakıt.

Mtv dahil her şey sıfırlanmalı.

Tüm vergi sıfır otomobile vurulmalı.

Vergiyi zenginden almak gerekir.

Başka türlü zaten gelir dağılımını bozarsın.

Emlakta ise, alış satıştan vergi arttırılmalı, kiradan vergi sıfırlanmalıdır.

Not 19: "Zenginlik mal çokluğu değil, göz tokluğudur."

Hz. Muhammed (s.a.v)

Not 20: AK Partinin  bugün gümbür gümbür çökmesinin nedeni, domatesin 35 lira olması. Bir vatandaş, oy verdiği partiden siyasi tartışmalar yüzünden vazgeçmez. Televizyonlarda 24 saat tartışılan konuların yüzde 1’i bile vatandaşı ilgilendiren konu değil. Şu anda ana muhalefet partisi mazottur. Yılbaşında 11 liraydı bugün 29 lira. Sen hükümet olarak bitmişsin demektir. Vatandaş pazara gittiğinde hükümeti görüyor. Bugün pazar etiketlerindeki rakam, AK Partiyi bitiren rakamdır. (Yılmaz Özdil)

Not 21: Herkes cennete gitmek istiyor ama kimse ölmek istemiyor..

Not 22: Sade insan ciddi ekonomik sıkıntılar içinde. Enflasyon çok ciddi boyutta. Ama futbol kulüplerimizin astronomik harcama haberleri dur durak bilmiyor. Demek ki, yeni yasa da bu "çılgınlığı" önleyemeyecek. Ya da sektör medyada öyle bir hava estiriyor. Üstelik yöneticiler çıkıp "Borcumuzu affettirdik, ertelettik, böldük" türünden açıklamalar yapmaktan da çekinmiyor. Ben de soruyorum: Bu nasıl iş? Nereye kadar sürecek bu yanlış? Futbol "afyonu"nun dünyası hiç mi yenilenmeyecek?

Not 23: Amerikalılar âlem adamlar... Oturup çalışmışlar ve 2022'nin ikinci yarısında ortaya çıkacak "kâbus niteliğinde ekonomik eğilimler" tablosu çıkartmışlar. Birinci sırada petrol fiyatları var tabii. Uzmanlar "Petrol fiyatlarının yükselişinin durmak bilmeyişi Amerikalıları şoke edecek" demişler. Bir de gelip bize sorsunlar! Muhtemel trendler içinde en tatsızı şu: "Bebeklerde yetersiz beslenme sonucu hastaneye yatışlar artacak."