İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından belirlenen yeni tarifeyle toplu ulaşımda tam bilet 7 lira 10 kuruş yapıldı Mayıs ayında. Belediye her ay zam uygulamasının ÜFE oranında güncellenmesine karar vermiş. Beslenme, barınma, çalışma hakkı gibi ulaşım da emeğiyle geçinen her insan için temel bir haktır. Tüm bunlar yaşayabilmek için olmazsa olmazlarımız.

İzmir’de ulaşıma yine zam geldi! Ve belediyenin aldığı kararla bundan sonra her ay ÜFE’ye göre zam gelmeye de devam edecek. Mesele emekçi halkın temel hakları olduğunda, kentin CHP’li belediyesi de sermaye dostu diğer partilerden farklı bir şey söylemiyor. Kendi tabirleriyle birer “piyasa aktörü” olan belediye şirketlerinin kârlılığı, maliyet, hasılat, sürdürülebilirlik, TEFE, ÜFE gibi laflar havada uçuşuyor. İyi ya da kötü yöneticiler oldukları için değil, patron düzenini savundukları için böyle yapıyorlar.Öte yandan biz biliyoruz ki CHP’li belediyenin söylediğinin aksine ulaşım da dahil temel haklarımız birer maliyet kalemi değildir.Hasılat hesabı yapılamaz, kâr amacı güdülemez.

İzmir de CHP belediyesi halkın lehine karar alırken eli titriyor. Nasıl olsa İzmirli bana oy vermeye mecbur deyip zammı dayıyor halka. Bir de her ay zam yapacakmış bak sen. Sanki halk her ay ÜFE oranında zam alıyor. Sevsinler sizin belediyeciliğinizi. Böyle belediyeyi ilkokul çoçuğu bile yönetir. 

Gidip 40 milyon TL ye hayvan barınağı yapacağına, taziyelere pide göndereceğine, saçma sapan fiyatlara Tire sütten ve size yakın kooperatiflerden tarımsal üreticiye süt alıp çiftçiyi destekliyorum ayağına saçma sapan harcamalar yapacağına veyahut bu ekonomik zorluklar döneminde belediyeyi yukarıda saydığım gibi gereksiz bir sürü israf içeren harcamalar içerisine sokacağınıza ulaşımı ucuz yapın, her ay ulaşım biletlerine zam çılgınlığına ve utanmazlığına son verin. Yüzsüzlük yapmayın. İmamoğlu gibi kibir abidesi olmayın. Türk milletine efendilik yapmaya kalkmayın. Daha çıktığınız yolun başında rezil kepaze olursunuz. Hiçbir kimse ya da parti vazgeçilmez değildir. Kimse bulunmaz Hint kumaşı değildir. Bunalan halka ikide bir siz de o artıyor bu artıyor diye zam yapmayın ve üst ağızdan konuşmayın lütfen. Aklınızı başınıza alın.

İlkokulda öğretmenimiz hızlı okuma yarışması düzenler, bir dakika içinde yüksek sesle kaç sözcük okuyabildiğimizi ölçerdi. Ne yalan söyleyeyim, açık ara birinci bitirirdim. Koştura koştura satırları tüketir, aferini alırdım. Alırdım ama bir noktadan sonra okuduğumu anlamazdım.
Hız, her zaman işe yaramıyordu.
On parmak daktilo/klavye yeteneği de, başkasının söylediklerini ya da ürettiklerini yazıyorsanız çok işe yarar ama kendi düşüncelerinizi kayıt altına alıyorsanız, on parmakla yazmak gereksiz ölçüde hızlıdır. Süzme, sınama, değerlendirme gibi düşüncenin gelişimini sağlayan unsurlar hızlandıkça devre dışı kalır.

Olağan koşullarda, uyanık bir patrondan daha fazlası olamayacak olan Ekrem İmamoğlu’nun başına gelen tam da budur. Güç zehirlenmesi diyorlar ama bu tam açıklamıyor. Siyasette on parmak yazamaz, ne olduğunu anlamadan okuyamazsınız. Bunu yaparsınız, çakılırsınız. 

Bazen zıplar zıplar bir kez takılırsınız. Bazen gaflarınızın hiçbir hükmü olmaz, kimse ilgilenmez bile. İmamoğlu’nun Nagehan Alçı ile başlayan ve henüz bitmeyen kontrolsüzlüğünden çok daha vahim icraatları ve söylemleri oldu yakın geçmişte. Ancak şimdi, tam da cüretli bir hamle yaptığında “dur bakalım” dediler. O ana kadarki goygoycu tayfa da yüz üstü bırakıverdi. 

Gerçi Ekrem İmamoğlu’nun daha yapacakları var, onu İstanbul Büyükşehir’in başına getirenler, örneğin Ali Koç da uyarısını yaptı ama devam edeceklerdir onu arkalamaya. Bir süre…