Sivri Dil

Sivri Dil

Weber ve siyaset…

Max Weber’in “Bir Meslek Olarak Siyaset” kitabı, siyasetçi ile sıradan insanın “ahlak” farklılığına yaptığı vurgu açısından önemlidir. Kitaptan alıntılarla devam etmek istiyorum:

“Weber’e göre, siyaset yapan herkesin iktidar olma isteğinin de olduğu kabul edilmelidir. Neden ve hangi amaçla istediği değişebilir; fakat iktidar olma, iktidara gelme isteğinin kabul görmesi gerektiğine inanır.”

Weber’e göre 3 tip siyasetçi vardır:

Yazının Devamı

Evrensel konut, TOKİ ve butik komünizm…

Türkiye'de FAKİRLEŞME sürerse, EMLAK sektöründe kamulaşma kaçınılmaz.

Kastım, kamulaştırma değil; kamulaşma.

Yani, inşaatların çoğunu TOKİ yapacak demektir.

Yazının Devamı

Konut sorunu ve Muharrem İnce…

Bir yılda yabancıya 70 bin konut sattığımız dönemde Ülkemizde konut fiyatları hızla artıyor.

Ama Ülke yönetimi yabancıya konut satışına sınırlama getirmiyor...

Yabancıya satışlar toplam satışların %5’i deyip de küçümsemeyin, arzın esnek olmadığı bir piyasada en küçük bir talep artışı fiyatlara misliyle yansır.

Yazının Devamı

Battıkça batıyoruz…

EMEKLİLERLE beraber toplam 25.000.000 kişiye maaş ödenmesi gerekiyor.

Türkiye'de resmi çalışan sayısı ise, memurlar hariç 25.000.000 kişi.

Yani, 1 kişi, 1 kişiye maaş ödeyecek.

Yazının Devamı

Maraş düşmana gülzar olmadı ama bize mezar oldu…

Kahramanmaraş ve Hatay’ı adeta yerle bir eden depremler, 10 ilimizi etkiledi.

Resmi rakamlara göre 45 bin 89 vatandaşımız hayatını kaybederken 20 binden fazla bina yıkıldı, 40 binden fazla binada da acil yıkım gerektiren hasar oluştu.

100 binlerce insan evsiz kalırken devlet bölgeye 100 milyar lira kaynak aktardı, bununla beraber televizyon programında da 74 milyar 118 milyon 164 bin lira yardım toplandı.

Yazının Devamı

Depremin maliyeti

Henüz deprem felaketinin üzerinden beş hafta geçti, zihinlerimiz hala yıpranmış durumda. Ortaya çıkan manevi hasar maalesef uzun yıllar devam edecektir ve onarılması imkansızdır. Maddi hasarın maneviyatın yanında hiçbir önemi olmasa da bunun bir bedeli vardır ve çok ciddi boyuttadır. Şahsen ilk günlerde 150-200 milyar dolar olabileceğini tahmin ediyordum, çıkan ilk medya tahminleri 50-100 arasındaydı. Şimdiyse yavaş yavaş rakamlarıma gelmeye başladılar.

Zaten ciddi cari açığı olan bir ülkeyiz, döviz ihtiyacı her geçen gün artıyor, hiç hesapta olmayan boyutu devasa bir maliyet eklendi. Bunun bir kısmı ister istemez ithalat ile giderilebilir ve dolayısıyla döviz ihtiyacının daha da kuvvetlenme ihtimali mevcuttur. Realiteyi görmemizde fayda var, ekonomimiz ithalata dayalı olduğu için döviz talebi bitmez, döviz üretmediğimiz için bir yerlerden bulup ödemeleri yapmamız gerekir, o arayış süreçleri ne kadar yoğun ve sert olursa kurlarda da o kadar oynaklık yaşanabilir.

Hal böyleyken 2023 seçimleri tarihi belirlendi ve farklı bir süreç başladı. Haziran ayına belirsiz yeniliklerle gireceğimiz kesinleşti.

Yazının Devamı

Mart notları…

Not 1: “Hayır” diyebilmek yalnız olmayı, ötelenmeyi, cezalandırılmayı göze almaktır. Kırmamak için “evet” demek zorunda kalan irade kendine ve özüne yönelik birçok şeyi kırıp dökmüş olacaktır. Hayatım boyunca “hayır!” diyememenin sıkıntısını yaşadım. İçimden bir el beni çimdikleyip durdu. Hiçbirimiz “hayır” dedikten sonra karşılaşacağımız sonucu göğüsleyebilecek güç ve cesarette değildik. “Hayır deyip uğraşma, evet de kurtul” anlayışı ne çabuk aramızda bir prensip halini aldı. “Evet” demek her zaman senkronizedir. “Hayır” demek ayrıksı ve itaatsizdir. Koroya katılan rahatta, dışarda kalan taraftarsızdır. Evet diyenlerin tribünleri ve amigoları, hayır diyenlerin ilkeleri, doğruları ve kalp atışları vardır.

Not 2: başörtülü kadının, çalışmadığı belediyeden maaş almasını sorun yapmıyorlar. Başörtülü kadının, babasının görev yaptığı üniversitede torpille araştırma görevlisi olmasından rahatsızlık duymuyorlar. Ama başörtülü kadının, CHP’ye oy vermesini hazmedemiyorlar. Şu hassasiyete bakın!

Not 3: nasıl bir din anlayışları varsa artık; HDP’liler, CHP’liler ve kısa etek giyenler cehenneme giriyor hep. Kamu malını çalanların, ihaleye fesat karıştıranların, rüşvet alanların, akrabasını kayıranların, kul hakkı yiyenlerin, ırkçılık yapanların cehenneme girdiğini görmedik hiç.

Yazının Devamı

Nepotizm ve liyakat sistemi...

Anayasa’nın 70. maddesine göre; “Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez.”

Dolayısıyla,

- Kamu hizmetine girme hakkı herkese tanınmış bir haktır.

Yazının Devamı

Felaket kapitalizmi, liyakatsizlik ve affı mümkün olmayan günahlarımızın bedeli...

2023 büyüme beklentisi normal şartlar altında %3-3,5 civarına kadar gerilemişti. Bu da Türkiye adına ekonomik şokun olmadığı bir ortamda her vatandaşın nefes alıp vermesiyle dahi kendi kendine oluşabilecek bir büyüme seviyesi. YEM eşliğinde büyüme-yatırım diye yola çıkılmasının, enflasyon ve cari açık taraflarında yüksek bedeller ödetilmesinin ne kadar yanlış yaklaşımlar olduğunu da anlatıyor aslında. Keza, ekonomik dengelerde büyük bozulmaların büyüme tarafında devam ettirilebilir bir kazanımı olmadı. Olmayacaktı. %3 civarı işsizliği kademe kademe yükseltecek, düşük büyüme performansına rağmen %50 civarı yüksek bir enflasyon, GSMH’nin %4’ü civarı cari açıkla geçireceğimiz bir 2023 genel beklentiydi.

Tarihi Maraş depremleri ise dengeleri değiştirdi. Büyüme tarafında şimdi %1,5-2 civarı daha gerçekçi bir tahmin. Hane halkı elindeki tüketmeye mahkûm, hizmetler tarafında da resim büyük ölçüde değişmeyecek. Fakat sanayi tarafında hem dış talep hem krediye erişim sorunu büyüme verisinden izlenen sorunların derinleşeceğini gösteriyor. Depremde sokakta kalanların hayat kalitelerine yönelik harcamaları artırmak yerine yangından mal kaçırırcasına deprem konutları inşasına başlamak büyüme tarafında beklenenin 1 puan kadar üzerinde bir artış yaratabilir. Ancak gerçekleşmeyi izlemek gerekli.

Kamu harcamalarının uzun süre yüksek kalması gereği, aşırı gevşek para politikası eşliğinde bu durumun enflasyonu yeniden %50 üzerine yönlendireceği ve cari açık GSMH seviyesinin de %5-6 arasına yükseleceği bir 2023 bekliyor artık bizi.

Yazının Devamı

Meral abla...

Kadından imam olmaz diyenlerin, Akşenerin paranoid şizofren tavrından sonra ne kadar haklı olduğu ortaya çıktı... Siyasi Liderlik kırılgan duygusallıklarla yürütülemeyecek kadar hassas bir konudur... CHP zihniyetinden nefret ederim. AMA Kılıçdaroğluna yapılan bu ihanet beni çok üzmüştür... Sağcılar bu karakter zaafından etkilenip Tayyip Başkandan geçeceğini zanneden İYİ Parti'liler çok büyük hüsran yaşar... Siyaset birazda omurga işidir... Cumhurbaşkanının ne denli cazip merkezi olduğu bir kez daha ortaya çıkardılar.

Meralin bu çıkışı 3 şekilde yorumlanabilir. 1- Anlık fevri bir karar ve gaza gelmiş olabilir. Bu en zayıf ihtimal 2 - 5 li çete çok ciddi maddi bir menfaat sağlamış olabilir. Geçen sene 100 milyon civari hazine yardımı alıp Ömer'in yolu kampanyasına 40 milyon harcamıştı. Cengiz inşaat deprem bağışında 3 milyar bağışladı. 5 li çeteden çok büyük maddi destek almış olabilir. 3 - Kendini derin devlet sanan Mehmet Ağar, S. Bucak vb mafya masayı dağıtmasını istemiş olabilir.

Nevrotik davranışının sonucu hüsran olacağa benzer. Aday olamayacak cesareti olmayan bir korkağın hezeyanları, tarihin çöplüğüne itecek onu.

Yazının Devamı

Göklerden gelen karar...

Artık isteseler de düzeltemezler. Girdikleri akıl mantık dışı yoldan geri dönüp milletin yararına bir iş yapmaları, mutabakat sağlamaları bu saatten sonra mümkün olmaz. Edindikleri yönetim tecrübesinin niteliği, çevrelerine topladıkları açgözlü liyakatsiz kadroların karakteri ve iş yapma tarzı, alayının ideolojik zihniyeti bundan sonra atacakları her adımda ayaklarına dolanacak ve isteseler de ülkeyi enkazın altından çıkarmalarına engel olacak, halkı çok daha büyük felaketlere sürükleyebilecek.

Deprem felaketinin boy aynasında kendilerini gerçek boyutlarıyla ve onları bugüne getiren yolları geniş bir perspektif içinde gördüler. Sadece onlar değil, kendi seçmenleri dâhil herkes gördü. Şikâyet edenlere en ceberrut tavırlarla hakaret etmelerinin sebebi budur.

Şimdilik diktatörlük kurma imkân ve kabiliyetlerini küçük adımlarla test etmeye çalışıyorlar. Bir iki adım sonra diktatörlük kuramayacaklarını, böyle bir kabiliyete de sahip olmadıklarını anlayacaklar.

Yazının Devamı

Bir sonraki deprem nerede olacak..

Kahramanmaraştaki iki büyük depremin ardından en büyük soru “Bundan sonra deprem olur mu ülkede, olursa nerede olur?”İzmir’de Urla açıklarında bir deprem yaşadığımızı düşünürsek; yeni depremin merkezi Nazilli ya da Kuşadası olabilir gibi geliyor, diyor bazı uzmanlar.

Benim görüşüm ise şudur: En son Maraş depremini de dikkati nazara alırsak bir sonraki depremin Çorum merkezli Kuzey Anadolu fay hattında Kastamonu Tosya üzerinden İstanbul Üsküdar hattında ciddi etkili olabileceği değerlendirilmektedir, diyen başka uzmanlarda var. Bu depremin çok da uzak olmayan gelecekte (2023 Mart ayı içerisinde dahi olma ihtimali mevcut olmakla beraber; İzmir depreminden sonraki Maraş depremi zaman mesafesini dikkate alırsak 2024 Şubat ya da Mart/Nisan aylarında olma ihtimali kuvvetli olasılık olarak göze çarpmaktadır.) gerçekleşme olasılığı eldeki verilere göre yüksek olasılık teşkil etmektedir. Tüm anlattıklarım tahmin, öngörü. Yoksa depremin ne zaman olacağını hiçbir kimse bilemez. Deprem şurada olabilir demek kolay fakat depremin zamanı sadece tahmindir.

Bundan önce gerçekleşen en önemli deprem 30 Ekim 2020'deki İzmir depremi. Yıllardır TV kanallarında deprem bilimci unvanıyla boy gösterenlerin kaç tanesi bu depremi önceden tahmin etti? Ben söyleyeyim hiçbiri.. Sadece Şener Üşümezsoy önce Düzceyi, Düzcenin ardından İzmir hattını işaret etti 1999 Gölcük depreminden sonra ama tarih vermedi, veremezdi zaten. Bu gayet de doğaldı. Örneğin bugün bir bilim adamı ABD'de çıkıp San Francisco'da deprem olacak derse adama gülerler çünkü zaten bunu 10 yaşındaki çocuk bile biliyor. Hemen batısında San Andreas fayi geçiyor. Bu deprem ne zaman olacak onu söylemek marifet. Öyle bir bilim de henüz icat edilmedi.

Yazının Devamı

Yöneticilik Erdemi ve Demokrasinin liyakatsizler rejimine dönüşmesi

Antik Yunan felsefesinin babası olarak kabul edilen Sokrates, öğrencisi Platon tarafından yazılan diyaloglarda, demokrasi hakkında derin endişelere ve pesimizme sahip biri olarak tasvir edilir. Platon'un 10 kitaptan oluşan meşhur Cumhuriyet (Republic) isimli eserinin 6. kitabında Sokrates, Ademantus isimli bir diğer karakter ile demokrasi hakkında sohbet eder. Sokrates bu kısımda Ademantus'a demokrasinin eksiklerini ve hatalarını göstermeye ve anlatmaya çalışır. Bunu yapmak için Sokrates, toplumu bir gemi gemiye benzetir. Sokrates şöyle sorar:

Eğer ki deniz yoluyla bir yolculuk yapmak isteseydin, geminin kontrolünün kimde olacağına nasıl karar verilmesini isterdin? Rastgele ve herhangi bir grup insan tarafından mı, yoksa deniz seyahatleri konusunda deneyimli, bilgili ve eğitimli insanlar tarafından mı?

Ademantus'un cevabı çok açıktır: Elbette ki ikincisi! Sokrates'in buna cevabı ise şu şekildedir: Peki bu durumda nasıl olur da, bir ülkedeki yetişkin insanların rastgele ve herhangi bir grubunun bir ülkeyi kimin yöneteceğine karar verebilecek donanımda olduğunu düşünebilmekteyiz? Sokrates'in bahsetmeye çalıştığı şey, seçimlerde oy kullanmanın bir "Yetenek" olduğudur. Sokrates'e göre oy kullanmak, "Rastgele bir sezgi" olarak görülemez.

Yazının Devamı

Algıya oynayıp size yalan söylüyorlar!

Koordinatör Vali Osman Bilgin;

“Memurlar, işçiler bir aylık maaşlarını almasınlar, N’olcek ki !?” diye buyurmuş.

Çok enteresan adamların vali vb. üst düzey yönetici olduğu çağdayız. Millet karnını zor doyuruyor. Buna rağmen birlik olup deprem bölgesine maddi manevi yardımları adeta alınıyor. Adam çıkmış Amerika’yı yeniden keşfedercesine öğüt veriyor.

Yazının Devamı

Deprem notlarına devam…

Not 1: Belediyeler ne iş yapıyormuş, anladık mı?

Afete yardım ve yataklık...

Bana kalırsa, "yerel yönetim" sistemini en baştan elden geçirmenin tam zamanıdır. "Demokratik temsil" ve adil çözümler üretme mekanizmasının doğrudan belediye başkanları, belediye meclisi ve belediye bürokrasisi tarafından sıfırlandığını bilmeyen yoktu, şimdi sonuçlarını acı biçimde görüyoruz. Hiç kızmayın! Gerçek bu...

Yazının Devamı

Deprem sonrası notlar ve çıkarılacak dersler…

Benim anladığım bu yaşadığımız deprem felâketi 1999 depreminden bile daha büyük. Düşünün, yaklaşık İngiltere büyüklüğünde bir kaya kütlesi zemine 5 km gibi çok yakın bir derinlikte 3 metre kadar ilerlemiş. Bu muazzam bir güç boşalması anlamına geliyor. Bu hareketin sonucunda Kahramanmaraş merkezli birbiriyle bağlantılı ama birinden ayrı iki deprem oldu: 7,7 ve 7,6 şiddetinde. 10 il ve ilçeleri, yaklaşık 13 milyon insanımız bu depremlerden etkilendi.

Şehirler oturulacak halde değil. Yıkılan binalar moloz yığınına dönmüş, yıkılmayanlar da her an yıkılabilecek gibi. Elektrik yok, su yok, yiyecek yok, barınacak yer yok. Üstüne de dondurucu soğuk… Kurtulan insanların acil yaşam ihtiyaçları ilk aşamada çok önemli. İkinci aşama, yaklaşık 5 milyon insanın yeniden yerleştirilmesi. Üçüncü aşamada yıkılan şehirlerin yeniden imar edilmesi… Tabii ki bütün bunlar için ciddi bir kaynağa ihtiyacımız olacak.

Bütün bu konuları ilerleyen zamanlarda konuşacağız. Konuşmamız önemli çünkü bu deprem son değil, bunların benzerlerini gelecekte de göreceğiz. Bu yüzden depreme hazırlıklı olmalıyız ve bütün şehirlileşme stratejimiz sil baştan yenilemeliyiz.

Yazının Devamı

Tekerlek kırıldıktan sonra

Tekerlek kırıldıktan sonra muhalefet yol gösteriyor. Türkiye'deki konut stokunun neredeyse 3'te 1'inin iskânı yok. Sonra Japonya ile karşılaştırma yapılıyor. Amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. Kendileri iktidara gelseler o kadar iskansız evi yıkabilecekler mi? Her şeyleri manipülasyon.

Depremzedeler KYK yurtları yerine otellerde kalsın diyenlere 2 soru:

1. Ortalama bir otelin geceliği kişi başı 400‐500 TL. Kim ödeyecek o parayı?

Yazının Devamı

Deprem notları ve kanayan yamalı ruhlar..

“Depremde her şeyimiz gitti ya baba,” diye seslendi. Ela gözlü sarı saçlı yanakları soğuktan elma gibi kızarmış kız çocuğu babasının elinden tutup, çadır kentin dar patikaları arasında yürürken. Baba yüzünü göğe dönerek; “Canımız kurtardık ya kızım,” diye mırıldanarak hüzünlü bakışlarla cevapladı kızını.

Sadece yaşanan bu konuşma ya da diyalog depreme ve depreme dair yaşanan her şeyin özetiydi. Gülten Akın’ın “ Evleri yüksek kurdular/ Cama, betona boğdular…” dizeleriyle bezenmiş Yüksek Evde Oturanları Türküsü adlı şiiri geldi aklıma. Deprem vicdanlı tüm ruhları yaraladı ve umarım yama tutar kanayan içimiz..

Not 1: Çaresizlik, korku, yalnızlık, umutsuzluk, öfke, kaygı... Karın yağışını izlerken Gülten Akın’ın şu dizeleri geçiyor aklımdan: "Dam çökecek, bir kırık nal, iki gözboncuğu getirin / Muska nerde? En’am nerde? Siz neredesiniz? / (Gece) kara gece, gaz, kibrit, pencere / Yoksa dam çöktü mü? Ölmeden önce mi öldük biz? / (Sessizlik) / Yalnız ölülerin sesleri dağlarda / Kar kar".

Yazının Devamı

ChatGPT, robotlar, yapay zeka ve genel gidişat..

Otomatik yemek yapan robotlar bile çıktı.

Haliyle, en basitinden, Starbucks'ta insan yerine, ChatGPT ile anlaşan robotlarla işimizi görebiliriz.

ChatGPT, sadece bir soru cevap makinesi değil, insan makine iletişim arayüzüdür.

Yazının Devamı

Masanın tabanı ve hiçbir baltaya sap olamayacak vizyon…

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Her muhtara bir tane de muhtar yardımcısı atayacağız. Bunu deyince kıyameti koparıyorlar. Muhtarlara bu verilir mi diye? İktidar olursak bunu yapacağız." buyurmuş seçim vaadi olarak gene.

Daha öncede defalarca eleştirdim bu vaadi. Çevresinde bir tane aklı başında bir insan yok mu? “Efendim dijital çağda muhtarlığı bırakın milletvekilinin anlamı kalmadı; muhtar yardımcısı atamak neyin kafasıdır?” diye uyaran.

Vizyon bu.

Yazının Devamı

Dünyanın enflasyon ile resesyon arasında her geçen gün daralan bir mengenede sıkışmışlığı...

Her ne kadar Dünya Bankası’nca, petrolün varil fiyatı 2023’te ortalama 92 dolar olacak gibi raporlansa da Uluslararası Enerji Ajansı, geçen hafta yayınladığı raporda; küresel petrol talebi tahminini daha önceki tahminini değiştirip günlük 80 bin varil civarında artırdı ve petrole olan talebin 2023’te günlük bazda 1 milyon 870 bin varil artışla 101 milyon 720 bin varile, yani rekor bir seviyeye ulaşacağını ifade etti. Bu yeni tahmine ve güncellemeye de sebep olarak Çin’deki covid politikalarının terk edilmesi gösterildi. Durum böyle olunca da bağımsız ekonomistlerin beklentisi artık petrolün 100 doları kısa sürede aşacağı yönünde. Tüm bunların yanında, Rusya- Ukrayna Savaşı’nın devam etmesi ve Çin-Tayvan-ABD gerginliğinin oluşturacağı olası bir problem de göz önünde bulundurulduğunda enerji fiyatlarında 2023’te zorlu bir yıl geçireceğimiz ortada. Tabii ki bu fiyatlamalar üretim maliyetlerini, dolayısıyla enflasyonu ve faiz oranlarını etkileyecek. Böyle bir tabloda başta FED ve ECB’nin faiz artışlarını durdurması mümkün olmayacağından resesyonun daha da derinleşeceğini göreceğiz.

Davos’ta konuşan Lagarde’nin "Faiz artırımları konusunda rotada kalacağız. Faizleri sınırlayıcı bölgeye çıkaracağız ve enflasyonda %2 hedefine dönmek için faizleri uzun bir süre sınırlayıcı bölgede tutacağız" demesinden ve Fed Başkan Yardımcısı Lael Brainard’ın “Son ılımlılığa rağmen enflasyon yüksek olmaya devam ediyor, enflasyonun sürdürülebilir bir şekilde %2'ye dönmesini sağlamak için para politikasının bir süre daha 'yeterince kısıtlayıcı' olması gerekecek. Bunda kararlıyız." açıklamasında bulunmasından her iki kurumun da aynı fikirde olduğunu anlıyoruz.

ABD açısından, her ne kadar önümüzdeki faiz kararı tarihinde FED Guvernörü Christopher Waller’in ifade ettiği ve ekonomistlerce oylanan Reuters anketinde açıklandığı üzere %25’lik, görece küçük bir artış gelmesi beklense de JP Morgan CEO’su Jamie Dimon’un dediği gibi enflasyonun yüksek seyretmeye devam ettiği bir süreçte faizin yıl sonu olmadan %5'i geçeceği kesin gibi gözüküyor. Diğer yandan ECB’nin de artışlara FED’den sonra başladığı unutulmamalı ve bu nedenle FED’e göre daha fazla artış yapacağı göz önünde bulundurulmalı.

Yazının Devamı

Türkiye'nin 2033 bonoları, AK Parti'nin mucizesi, dolar faizi ve dünyanın en uyumlu muhalefeti..

Türkiye'nin 2033 bonoları %9.79 veriyormuş.

DOLAR üstünden.

Yani, bu kağıtlardan alırsanız, 10 yılda getiriniz %154 oluyor Dolar bazında.

Yazının Devamı

Orta sınıfın ortadan yok olması, kaybolan yıllar, tükenmiş değerler ve borsa..

İlk önce Emlak, Ardından diğer Mallar, Sonrasında Borsa…

Sırası ile insanların akın akın buralara girmek zorunda bırakılması (durdurulmak istenmeyen Enflasyon yüzünden):Bazı insanları çok zengin ederken, Orta Gelir grubunu paramparça etti. Yoksullar ise iyice fakirleşti.

Zengin olanlar aslında sınırlı, cebe koyulmayan kâr kâr değildir. Enflasyon ile mücadele aracı olarak daha çok Ponziye benzeyen fiyat şişirilmesi oluşturuldu, Ponziler patlar. Kısa vadede şişen fiyatlar patladığında kârda olan o kadar olmayacak, bu bir Ali Veli külahı modeli.

Yazının Devamı

Çok güzel kadınların ve yakışıklı aslanların zekaya ihtiyacı yoktur..

Çok güzel kadınların zekaya hiç ihtiyacı yoktur, gömleğinin üst düğmelerinden birini açması yeterlidir ihtiyacı olan şeyi elde etmesi için, iş dünyasında böyledir, hayatın diğer alanlarında da. Güçlü, boylu poslu aslanların ve erkeklerinden de zekaya ihtiyacı yoktur. Güzellik de bir iktidar biçimidir. Yaşamda kalma kaygısı çekmesine gerek yoktur, çok güzel kadınların ve çok yakışıklı erkeklerin.. Aynı zamandan zengin çocukların da zekaya ve derin kavrama yeteneğine ihtiyacı yoktur. İstediğini ekonomik güçle, parayla elde edenler zekaya niye ihtiyaç duysun? Trump ne yapsın zekayı. Tilkiliğe, çakallığa ihtiyacı vardır siyasetçilerin ve zenginlerin.

Zekaya ihtiyacı olanlar parası, ekonomik gücü olmayan tipsiz erkekler ve kısa boylu çirkin vasat kadınlardır. O nedenle fakirseniz ve Allah size zeka vermişse yatın kalkın şükredin. Hayatta kalmak için zekaya ihtiyacınız vardır eğer çok güzel ya da yakışıklı değilseniz. Bu söylediklerim genellemelerdir. İnsan genelleme yaparak düşünür. Ancak aptallar genellemeleri istisnalarla çürütmeye çalışır. Hiçbir istisna genellemelerden geri adım atmamızı gerektirmez.

EV:

Yazının Devamı