Şehir merkezine 12 km mesafede bulunan “Iğdır Şehit Bülent Aydın Havalimanı”na indiğimizde dikkatimizi ilk havanın diğer doğu şehirlerimize göre oldukça sıcak olması çekti.

Gerçekten de Kars, Erzurum, Ardahan ve hatta oldukça yakın konumda bulunan Doğubayazıt’a nispetle hava sıcaklığı Iğdır’da oldukça yüksek. İklimin etkisi ile Iğdır’da yetişen meyve ve sebzeler de bu nedenle farklılık göstermekte. Özellikle kayısının Iğdır olanı kadar lezzetlisini ve enfes kokulusunu başka yerde bulmanız çok zor. Ancak kayısıyı mevsiminde bulmak gerek. Özellikle mayıs-haziran ayında lezzetli kayısıları yememiz mümkün. Bunun dışında Iğdır’ın “al elması” da çok lezzetli ve meşhur. O kadar ki Iğdır elması türkülere bile konu edilmiş.
       
“Iğdır’dan alma aldım ay balam 
Yarimi yola saldim
Yar gurbette kalan da ay balam
Ayva gibi sarardım ölürem…”
 

Hemen belirteyim Iğdır’ın şehir merkezi oldukça küçük. Daha öncesinde Kars’a bağlı bir ilçe olan Iğdır, 1992 yılında il oldu. Heybetli Ağrı Dağı’nı nerede ise şehrin her köşesinde görmeniz mümkün. Havaalanından uzaklaşmaya başlayınca Ağrı Dağı sanki yaramaz bir çocuk gibi daima sizi takip ediyor. Ve nereden çıkacağını da kestiremiyorsunuz. Bazen yanına Küçük Ağrı Dağı da ilişiveriyor. Aracın penceresinden Ağrı Dağı’na hayranlıkla bakarken bir taraftan yakın zamanda tekrar okuduğum büyük usta, hasretle andığımız Yaşar Kemal’in “Ağrı Dağı Efsanesi” kitabı yeniden anlam kazanıyor. Hele bir de daha da yakınlaşıp İrem Bağlarına yaklaşırsanız belki üzüm bağlarının o lezzetli üzümlerini yiyip, Nuh’un gemisinin bu yerlerden geçtiği inancı ile gezinizi daha da anlamlı hale getirebilirsiniz…

kamuran kaya igdir yazi gorsel 1

Şehre yaklaştıkça özellikle Caferi kültürüne ait birçok ögeye, bez afişlere rast geliyoruz. Kerbela acısı her yerde unutturulmamaya çalışılıyor. Mesela benim Iğdır’da bulunduğum esnada şehir merkezinde “Kerbela’dan Bir Esinti: Aşura Çadırı” isimli çadır mekânını gezme fırsatını buldum ve buraya konulan temsili heykeller ve ağıtlar eşliğinde bu acıyı daha iyi anladığımı fark ettim.

ŞİMDİ GELELİM IĞDIR’DA GEZİLECEK YERLERİMİZE…

Iğdır’da listenin en başında bence Tuzluca ilçesinde yer alan “Tuz Mağaraları” gelmekte. Burası sadece bilindik bir gezi mağarası değil. Aynı zamanda bir sağaltım merkezi de. Zaten ismi de “Tuz Terapi Merkezi” olarak geçmekte. Saat 17.30’a kadar ziyaret edilebilen ışıl ışıl görünümlü ve sufi müzikleri eşliğindeki Türkiye’nin 100 yıllık tuz ihtiyacını tek başına karşılama kapasitesi olan mağarayı gezmeye başlıyoruz. Mağarayı sadece gezmiyorsunuz, isterseniz termos çayınızı da getirip banklarda da oturabiliyorsunuz. Yaz sıcaklarında bulunmaz bir nimet bu mağara ve giriş fiyatı da oldukça ucuz.  Gerçekten gezdiğinizde fark edeceksiniz ki tünellerde bulunan havası soluk almanızı oldukça kolaylaştırıyor. Ve kaya tuz tabakaları da oldukça ilginç bir görüntü sunmakta bizlere. Buranın tarihini Hititlere kadar götüren tezler de var. Ayrıca yapacağınız gezi sonrasında merkezin satış mağazasından buraya mahsus tuz da alabilirsiniz.

 Burayı gezdikten sonra rotanızı çok ilginç bir yere çevirebilirsiniz. O da dünyanın ilk fuarının yapıldığı söylenen ve Iğdır’ın en eski yerleşim yerlerinden birisi olan “Karakale Harabeleri.” Bu harabe de yine Tuzluca ilçesi sınırında bulunmakta. Merkeze doğru geldiğimizde ise hemen karşımıza “Iğdır Soykırım Anıtı ve Müzesi” çıkacak. Burayı görmeden Iğdır’dan ayrılmanız mümkün değil zira yerden yüksekliği 43,5 metre olan anıt, Türkiye’nin en büyük anıtlarından birisi kabul ediliyor. 1915-1920 yılları arasında bir kısım Ermenilerce Türk köylerine yapılan saldırıların acılı anısını yaşatmak için yapılan anıtın alt kısmında bu zulümden etkilenen köylülere ilişkin dokümanları ve özellikle de Doğunun kurtarılmasında büyük emeği geçen Kazım Karabekir’e ilişkin bölümleri de içeren müze bulunmakta.  Yine şehir merkezinde sembolik öneme haiz “İnsan Hakları Anıtı” da yaşanan acıları unutturmamak adına yapılan bir başka eser.

kamuran kaya igdir yazi gorsel 2

Iğdır’da ve Nahçıvan gezilerinizde sıklıkla karşınıza koçbaşlı mezarlar ya da heykeller çıkacak. Bunları görebileceğiniz en iyi yer kuşkusuz Iğdır merkeze çok yakın yerde konumlanan “Melekli Köyü.” Karakoyunlular döneminden kalan çok sayıda koçbaşlı mezarları burada görebilirsiniz. Merkeze 5 km mesafede bulanan Melekli Köyü’nde ayrıca Şahmeran Tepesi ve Mağarası da görenleri hayran bırakan doğal yapılardan. Biraz daha zamanım var diyorsanız gezilecek yerler listenize Tuzluca’daki Köroğlu ve merkeze yakın Babek Mağaralarını da alın.  Tabi sadece bunlar değil, bunun yanı sıra 1485 yılında Kul Yusuf adına yaptırılan Kul Yusuf Kümbetini, Aralık ilçesindeki Ahura Harabeleri ile diğer ismi Ejder Kervansarayı olan Iğdır’ın Harmandöven Köyü sınırındaki Iğdır Kervansarayını da mutlaka ilave edin listenize. Kervansaray, 16 farklı taş işçiliği ile halen görenleri etkilemeye devam ediyor. Ve etkiye devam eden başka doğa harikalarından biri de sıklıkla gezi dergilerinde fotoğraflarını görebileceğiniz Gökkuşağı Tepeleri. Tuzluca Köyünde yer alan bu tepeler özellikle görsel kıvamı ile fotoğraf meraklıları için olmazsa olmaz bir gezi sahası.

Daha önce İran sınırı yakınlarında Doğubeyazıt’ta gördüğüm meteor çukurunun benzerini bu kez Iğdır’da gördüm. 1892 yılında düşen göktaşı ile meydana gelen meteor çukuru Korhan Yaylasında bulunuyor. 35 metre genişliği ve 60 metre kadar da derinliğe sahip çukur, dünyanın sayılı meteor çukurlarından sayılmakta.

kamuran kaya igdir yazi gorsel 3

AZERİ MUTFAĞI ETKİSİNDE LEZZETLER…

Iğdır, Azeri mutfağının etkisi ile lezzetli yemek seçeneklerini de sunuyor. Özellikle et ağırlıklı yemekleri bulabileceğiniz bazı lokantalar var. Bunlar arasında bilhassa “İranlılar Saray Lokantası” zengin bir seçenekle karşınızda. Bunun yanı sıra ben Erzurum’daki lezzete benzer cağ kebabını “Koç Cağ Kebapçısı”nda denedim ve oldukça da beğendim.

Iğdır’a kadar gelip de vakti dar olmayanlara önerebileceğim bir diğer yer de başka bir yazı konum olacak Doğubeyazıt kuşkusuz. Araçla Ağrı Dağı manzarası eşliğinde rahat bir yolculukla yaklaşık 40 dakika içinde Doğubeyazıt’ta olacaksınız. Biz Doğubeyazıt gezimizi de tamamladıktan sonra artık Aralık üzerinden Dilucu Sınır Kapısına gelerek Nahçıvan’a doğru yol alıyoruz. Iğdır arkada kalırken Nahçıvan’dan sonra yine bu şehre döneceğimizin huzurunu bırakıyoruz gerimizde. Zira Iğdır gerçekten de tatlı, Azeri şiveli konuşan yardımsever insanları ile her daim görülmeye değer güzel bir ilimiz. İlkokula başladığım bu güzel ili şimdi geride bırakıp Nahçıvan günlerimize başlıyoruz…

Not: Haftaya Nahçıvan Gezi Yazımı Okuyabilirsiniz.