Bir kenti, hele o kent tarihi olarak önemli bir kavşak noktasındaysa ilk gezdiğinizde tam olarak onun ruhuna işleyen incelikleri kaçırabilirsiniz. Bu nedenle oylumlu kentleri iki ya da çok fazla kez gezmek o kenti yerli yerince algılamak için bir fırsat sunar. Mesela, benim için Paris böyle bir kenttir. Her gittiğinizde yeni bir sürpriz sizi bekler ve o kentin her defasında yenilendiğini fark edersiniz. İşte Barselona’da bu türden şehirlerden. Üstelik Katalonya’nın başşehri olması nedeniyle genel İspanyol yaşamından çok farklı izler bulacağınız özgün bir yer. Üç saatlik İstanbul yolculuğundan sonra Barselona’dayız. Önce kendimizi kentin tam kalbi olan Katalonya Meydanına atmanın derdindeyiz. Ama endişelenmeyin. Barselona merkeze havaalanından gitmek çok kolay. Gerek metro ile gerekse de daha basit bir yol olan Aerobus ile buraya gitmek mümkün. Ben otobüsü tercih ettim ve yarım saatte kendimi Katalonya Meydanında buluyorum. Ve valizimi bıraktıktan sonra gezimize başlıyoruz. 

Ben Barselona gezimin merkez üssü olarak Katalonya Meydanını alıyorum. Meydan, bir daire şeklinde, çevresi sık ağaçlarla kaplı görünümü ve kalabalığı ile size merkezi bir yer olduğunu hemen hissettiriyor. Çeşme ve Enigma Tanrıçasının da olduğu heykellerle çevrili meydan, birçok yere açılan bir kapı gibi. Meydanda önemli bir anıt hemen dikkat çekiyor. Frances Macia Anıtı. Atlı Adam Heykeli de yine diğer önemli heykellerden. Meydandan biraz ilerleyince karşınıza Barcino’yu çevreleyen surların 1766 yılında yıkılmasından sonra tasarlanan ve yürüdükçe kendinizi eski limanda bulacağınız La Rambla Caddesi çıkıyor. “Su yatağı”, “bataklık” gibi anlamlara gelen La Rambla’da 24 saat hayatın devam ettiği cadde, toplamda 1,2 km uzunluğunda. Ünlü şair Lorca’nın “bitmesini istemediğim tek cadde” dediği, çok sayıda yemek yenilecek restoranı, hediyelik eşya satın alabileceğiz dükkânları ile cıvıl cıvıl bir yer burası. Ancak Barselona’nın diğer yerlerine göre fiyatlar biraz pahalı. La Rambla, başlı başına bir gezi merkezi ve kesişim noktası. Çünkü o kadar çok sayıda gezi mekânına uğramanız için sağlı sollu bu caddeden ilerlemeniz gerekiyor ki. Caddenin sonunda yer alan ihtişamlı Kristof Kolomb Heykelini göreceksiniz.  Palaça de Catalunya tarafında 19. Yüzyılda yapılan Font de Canalates de yine önemli bir yapı. Avrupa’nın en önemli pazarlarından Mercat de La Boqueria da yine burada bulunuyor. Tarihi 1217 yılına kadar uzanan markette farklı türden deniz mahsulleri ağırlıklı tapaslar iştah açıcı. 

kamuran kaya ispanya (5)

GAUDİ VE BARSELONA’DAKİ ESERLERİ

Barselona deyince akla Gaudi’nin gelmemesi mümkün mü? Hatta şehri sadece bu ünlü mimarın ayak izlerini takip ederek bile gezebilirsiniz. Çok yerde “ben buradayım” dedirten birisinden bahsediyoruz. Pekiyi kimdir Gaudi? Antoni Gaudi 1852 yılında Katalonya’nın Reus kentinde doğar. Mimari eğitiminin ardından özellikle gelişim içinde olan Barselona’da önemli eserlere imzasını atmaya başlamıştır. Kendine has mimari stili ile Art Nouveau’nün İspanya’daki en önemli temsilcisi kabul edilir. En önemli eseri kabul edilen La Sagrada Familia’nın projesini tamamlayamadan 73 yaşında bir tramvay kazası sonucunda hayatını kaybeder. Mezarı ise halen La Sagrada Familia’da ama çıkıştaki bir şapelde bulunmaktadır. Şimdi Barselona’da mutlaka ziyaret edilmesi gereken Gaudi eserlerine bakalım. Böylelikle Barselona’yı daha iyi tanıyalım.  

BİR SİMGE YER: LA SAGRADA FAMİLİA

Gaudi denilince bir bakıma Barselona’nın simge yapılarından olan La Sagrada Familia’nın akla gelmemesi ne mümkün. UNESCO dünya miras listesinde yer alan bazilikanın aslında ilk inşası Gaudi öncesine dayanır. 1883 yılında ise bu kez Gaudi tarafından devralınan eser Gaudi’nin ölümüne kadar devam eder. Bazilikayı gezerken bir taraftan eserin 2026 yılında kesin olarak bitirilmesi için hummalı bir çalışmanın yapıldığını da görmekteyiz. Bazilika renkli vitrayları, büyük çile odası, İsa’nın doğum cephesi, mezar odası, sarmal merdivenleri ve içinde yer alan müzeleri ile tam bir kompleks alan. Ancak hemen belirtelim eseri beğenenler olduğu kadar bir ucube olarak görenler de yok değil. Dikkat,  özellikle yazın uzun kuyruklardan kurtulmak için önceden internet üzerinden biletinizi almakta fayda var. 

kamuran kaya ispanya (1)

GAUDİ’NİN İLGİNÇ TASARIMLI EVLERİ

Gaudi’nin diğer bir önemli eseri şehrin biraz daha merkezden uzak noktasında konumlanan “Park Güell”.  Katalan girişimci olan Eusebi Güell tarafından ilk kez planlanan bu kamu alanını mimar Gaudi hayata geçirir. Ve burası da yine UNESCO Dünya Miras Listesine alınır. Park Güell’e geldiğinizde özellikle Casa Museu Gaudi (Gaudi Evi Müzesi)  için de bilet alın. Yine spiral mimarisi ile hemen farkını belli eden evde, ünlü mimar Gaudi 1906’dan ölümü olan 1926’ya kadar burayı kendisine hane kabul etmiş. Park Güell’de bunun yanı sıra teras boyunca dolanan mozaik çinileri ile tam bir masalsı görünüme bürünen Serpentine Bench, Woody Allen’in “Vicky Cristina Barselona” filminde bazı sahnelerde yer alan El Drac (Ejderha Heykeli), Avusturya Bahçeleri, Portico çamaşır odası bahçenin önemli kısımları olarak dikkat çekiyor. Park dediğimize bakmayın, iyi gezmek için tam gününüzü buraya ayırmanızı gerektirecek yoğunluklu bir yer. Ayrıca çok güzel Flamenko müzik sanatçılarının eserlerini seslendirmeleri kendinizi ziyadesiyle Katalonya’da olduğunuzu hissettirecek.    

kamuran kaya ispanya (2)

Gaudi’nin diğer önemli eseri de “Casa Mila”.  Katalonya Meydanından onların Nişantaşı’sı olarak görülebilecek Eixample Semti’ndeki Passeig de Gracia Caddesine geldiğinizde Gaudi’nin bu eşsiz, ihtişamlı yapısının önünüzde olduğunu göreceksiniz. Ön tarafı dökme demirlerle kapatılmış balkonları ve alışılmadık balkonu ile Gaudi’nin La Sagrada Familia’dan sonraki en önemli eserini gezmiş oluyorsunuz. Burası ayrıca pitoresk yönüyle birçok filme de ev sahipliği yapmış. Bunlar arasında en bilineni, ünlü yönetmen Antonioni’nin yönettiği 1975 yapımı, başrollerinde Jack Nicholson ve Maria Schneider’in rol aldıkları “The Passenger” yapımı. 

Bir başka UNESCO listesindeki Gaudi yapısı ise kemikli ev anlamına gelen “Casa Battlo”. 2005 yılında Dünya Miras Listesine alınan yapıyı gezdiğim sırasında ev içinde ünlü sanatçımız Refik Anadol’un parametrik verilerle heykelleştirme yaptığı sergiye denk gelmek iyi bir sürpriz oldu benim için. Daha çok Akdeniz havası yaşatan mavi ve koyu sarı dekoratif seramik karoların eşlik ettiği yapıyı görmeden dönmeyin. 

kamuran kaya ispanya (6)

PİCASSO VE DİĞERLERİ

“Bu kadar Gaudi yeter” diyorsanız Katalonya dünyasının bir başka önemli sanatçısı olan ressam Picasso ile devam edelim o zaman. Barselona’nın La Rebera kısmında dar sokaklardan geçince önünüze gelen müzede ressamın çok sayıda tablosunu bir arada görmek mümkün. La Rebara’a gelince mutlaka çok önemli bir eser olan Katalan Müzik Sarayı’nı da görmemezlik etmeyin. 1997 yılında UNESCO Dünya Miras Listesine dâhil edilen konser salonu, Montenar tarafından tamamlanır. Gotik ve Art Nouveau etkileri görülen binanın iç tasarımı oldukça etkileyici. Ancak oldukça dar bir alanda konumlandığı için dıştan görünüşü, içine nazaran biraz sönük. 

Merkezden biraz uzaklaşıp bu kez Montjuic Tepesine doğru yol alıyoruz. Adını eski Musevi Mezarlığından alan tepede görkemli bir kale ve Olimpiyat Köyü bizleri bekliyor. Ayrıca burada gezilecek yerler arasında Museo Nacional d’Art de Catalunya (Katalonya Ulusal Sanat Müzesi) en başlarda yer alıyor. Müzedeki eserler gotik ve romanesk dönem olarak ikiye ayrılmış. Müzede Tintoretto, Ramon Casas, Gaudi, Salvador Dali, Picasso gibi önemli sanatçılara dair eserleri, oldukça heybetli bir tarihi binada gezme fırsatını buluyorsunuz. Ayrıca binanın önünden baktığınızda Espenyol Meydanı boylu boyunca önünüzde yer alıyor. Hemen Arkeoloji Müzesini de gezdikten sonra bir diğer önemli ressam Joan Miro Müzesine gidiyoruz. Bir dönem eserleri ülkemizde de sergilenen hatta kimi eserlerinin gerçekliğinin sorgulanması ile tartışma yaşatan Miro, 1893-1983 yılları arasında yaşayan ressam ve heykeltıraş bir sanatçıdır. Soyut ve gerçeküstü sanatın önemli bir temsilcisi olarak kabul ediliyor. Erken dönemlerinde Empresyonist, Fovist ve Kübist akımın etkilerini yaşasa da daha sonra kendine has bir stil yaratmayı başarır. Müzede ayrıca interaktif bölümlerde var. Örneğin, benim girdiğim balonlarla dolu bir odada yüzmek ilginç bir deneyim oldu.   

kamuran kaya ispanya (4)

Tüm bu gezi noktalarının yanı sıra Barcelona’da Gothic Quarter, Barcelona Katedrali, Cıtadella Park, Camp Nou Stadyumu, Barcelona FC Müzesi, tarihi 14. yüzyıla kadar uzanan Santa Maria del Mar Bazilikasına da zamanınızı ayırın. 

DALİ VE FİGUERES

Biraz daha zamanı olanlar için Barselona’ya kadar gelmişken trenle rahatlıkla gidilebilecek iki yere de gitmelerini tavsiye ederim. Bunlardan birisi Fransa sınırına yakın olan Girona. Burada özellikle Girona Katedrali, Onyar Köprüsü gibi gezi alanları ile Barcelona’dan biraz farklı, Fransız esintileri yaşatan kenti gezmekten hoşnut kalacaksınız. Ancak benim asıl rotam Girona’ya bağlı Figueres oldu. Nedeni de “dahi” ve daha çok da “deli” olan Salvador Dali’nin buralı olması ve yine kişiliği ile örtüşen yönleri bulunan evinin de burada bulunmasıydı. Katalanca “incir ağacı” anlamına gelen 40.000 nüfuslu bu küçük yerleşim yerinde nereye giderseniz sürrealist sanatçı Dali’nin izini görüyorsunuz. Trenle yürüyerek merkeze gitmek çok kolay. Hemen Salvador Dali Müzesine gidiyorum. Müze bildiğim kadarı ile Madrid’deki Prado Müzesinden sonraki en çok ziyaret edilen ikinci İspanyol müzesi olarak kabul ediliyor. Dali, ilk sergisini henüz 14 yaşında iken bu binada açıyor. Aslında burası öncesinde bir tiyatro mekânı olarak açılıyor. Sonra Dali tarafından kullanılıyor. Eşi Gala’ya atfettiği birçok tablo ile ilginç objeler ve avlusunda sanatçının Rainy Taxi isimli yapıtından esinlenerek oluşturulmuş gerçek boyutlu bir otomobil maketinin de bulunduğu müzede sürreal birçok öğeyi görebilirsiniz. Ayrıca Dali’nin mezarı da yine bu bina içerisinde. Müzenin önündeki meydana verilen isim de yine Gala-Salvador Dali Meydanı. Figueres’de ayrıca yine Dali Müzesine yakın konumda bulunan, iyi bir oyuncak müzesi olan Museu del Joguet, Dali’nin vaftiz edildiği Saint Pere Kilisesi, girişinde ünlü Katalan savaşçısı General Alvarez Castro’nun mezarının da bulunduğu Figueres Kalesi de yine gezilmesi gereken rotalar arasında.

Genel İspanyol tarzından farklı olduğunu hemen göreceksiniz Barselona ve çevresinin.  Birçok yerde tadabileceğiniz deniz ürünleri ile daha da lezzetli hale gelen paella, tapas gibi yiyecekleri ve Sangria içeceği damağa hitap ederken,  Gaudi, Dali, Picasso, Miro gibi ressam ve mimarları ile Pedro Almodovar gibi önemli yönetmenleri kucaklayan kültürel dokusu ile de kültürel açlığınız da giderilecektir bu kentte. Barselona’ya henüz gitmediyseniz gezi listenizin ilk sırasına bu güzel Katalan kentini eklemeyi unutmayın. Burası sadece futboluyla değil, tarihi ve doğal güzellikleri ile de anılmayı çoktan hak eden özgün bir Avrupa şehri.