Bu Kadar Yakın ve Bir O kadar Farklı…

Dilucu Sınır Kapısından geçtikten yaklaşık bir saat sonra Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti görünmeye başlıyor. Nahçıvan, çeşitli dağ sıraları arasında gizlenmiş bir bölge gibi önümüzde. Nahçıvan’ın coğrafyasına baktığımızda kuzey ve doğusu Ermenistan, güneyi ve batısı İran ve de kuzeybatısında ise çok kısa bir Türkiye sınırı bulunmakta. Dünyada çok az örneği görüldüğü üzere bağlı olduğu Azerbaycan ile herhangi bir karasal sınırı bulunmamakta buranın. Yani teknik bir tabirle Azerbaycan ile ekslav parçası olarak dünyada sayılı bu nitelikte bulunan idari bir merkez konumunda. Nahçıvan’dan Bakü’ye ancak uçak vasıtası ile seyahat mümkün. Nahçıvan ile Azerbaycan arasındaki bu sınırsızlık sorununu giderebilecek koridor olan “Zengezur Koridoru” 2020 yılı Dağlık Karabağ Savaşından sonra gündeme gelen önemli başlıklardan. Sınırdan Nahçıvan’a kadar tüm yol boyunca özellikle Karabağ Savaşında şehit olan askerlere ilişkin panolar önümüze geliyor. Benzer şekilde şehirlerarasında da bu anı panolarını görmemiz mümkün. Azeriler, millet olarak şehitlik mefhumuna çok önem vermekteler.

  Nahçıvan’ın merkezinin kısa süre içerisinde gezilmesi mümkün ise de, yine de Nahçıvan’ın özellikle doğal güzelliklerini görmek için iki tam gününüzü mutlaka ayırın. Nahçıvan’da gezilecek yerlere geçmeden önce kısa bir tarihçeden bahsetmek faydalı olacaktır. Çünkü sevgili dostum Kenan ile gezdiğimiz birçok kümbet ve diğer tarihi mekânların bizler için daha da mana ifade etmesi bu tarihçeden haberdar olmamızla mümkün oldu. Nahçıvan Devlet Tarih Müzesindeki eserlerden de anlaşılabileceği gibi neolitik devirlerde başlayan yaşam belirtileri özellikle coğrafi konumu gereği bu yerin birçok kavim ve uygarlıkların izlerinin görülmesine vesile olmuş. Ticari geçişler için önemli kavşak konumda olması Nahçıvan’da çoklukla kervansaray gibi önemli kadim yapıları görmemizin nedenini de gösteriyor.

kamuran kaya nahcivan yazi (4)

Nahçıvan’da Araplar, Selçuklular, Harzemşahlar, İlhanlılar, özellikle kümbetleri ile dikkatleri çeken Atabey İldeniz Devleti, Timurlar, Akkoyunlular, Karakoyunlular, Safeviler, Hanlıklar ve Kaçar idarelerini görmekteyiz. Dolayısıyla Türk etkileri ile birlikte ciddi bir Fars kültür harmanlaması ile karşılaşacağız. Modern Nahçıvan ise Türkiye ile Sovyetler arasında imzalanan 16 Mart 1921 tarihli Moskova antlaşması ile özerk yapısını muhafaza etmesi koşuluyla Azerbaycan Sovyet Devletine bırakılmış ve son olarak da 1991 yılında Sovyetlerin dağılması ile bağımsızlığını ilan etmiş. Günümüzde Nahçıvan, Azerbaycan’a bağlı özerk bir Cumhuriyet statüsünde.

KENDİNE HAS ÖZELLİKLERİYLE NAHÇIVAN…

Şimdi gelelim Nahçıvan’da dikkatimizi çeken bazı özgün yönlerine. Öncelikle Nahçıvan gerçekten gerek sokaklarıyla gerekse de bulunduğunuz mekânlarıyla tertemiz bir ülke. Hani sokaklarında uyulur, oturulur denilecek şekilde, o denli temiz. Bulunduğumuz sıralarda sürekli ellerinde büyük süpürgeler ile sokakları temizleyen görevlileri gördük. Bunun dışında yollar ve kaldırımlar çok geniş. Birden fazla şerit bulunan yollarda herhangi bir trafik sıkışıklığına da rast gelmemek bizim için nadir görülen durumlardan. Ve yayalara da çok saygılılar. Duyduğumuz kadarı ile trafik cezaları çok ağır olduğu için de trafik kurallarına sıkı sıkıya riayetin nedenlerinden birisi de bu olsa gerek. Nahçıvan’ı diğer ülkelerden ayıran bir özelliği de müzelerinin istisnasız ücretsiz olması. Özellikle kültür turizmine meraklı okuyucularımız bilirler ki yurt dışında girdiğimiz bazı müzeler korkunç pahalı olabiliyor. Bu nedenle Nahçıvan’da hiçte fena olmayan bu müzelere ücretsiz girmek büyük nimet. Üstelik bu kadar da değil, tüm müzelerde oldukça bilgili rehberler sizinle ilgilenip müze boyunca ziyaretçilere eşlikte etmekteler. Bazı kelimeleri anlamasak da yine de gezdiğimiz müzeler boyunca bu hizmetten faydalanarak Nahçıvan kültürüne ilişkin ilginç bilgiler edindik. Bir diğer önemli özellik ise Haydar Aliyev (1923-2003) faktörü. Gerçekten de gezdiğimiz her yerde Aliyev’e ilişkin heykel, resim ya da başkaca hatırlatıcı ögeyi görmemek mümkün değil. Nahçıvan doğumlu Haydar Aliyev için kullanılan tabir ise “ulu önder.” Ancak bir başka Nahçıvanlı, önceki Azerbaycan Cumhurbaşkanlarından Ebulfez Elçibey’e (1938-2000) ilişkin herhangi bir bilgi edinemedik.

kamuran kaya nahcivan yazi (3)

Nahçıvan genel olarak çok pahalı bir yer değil. Para birimi olarak manat kullanılmakta. Manatınızı Iğdır’daki döviz büfelerinden rahatlıkla alabilirsiniz. Şayet bir miktar kalmışsa dönüşünüzde bu manatları yine Türk Lirasına değiştirebilirsiniz. Ve artık gezimize başlıyoruz. İlk gün merkezdeyiz. Önce kaldığımız otelimiz olan “Naxcıvan Palace”a çok yakın konumda bulunan “Bayrak Meydanı” ile gezimize başlıyoruz. Akşamleyin özellikle tepelik bir alanda konumlu olması nedeni ile serinlik içinde oturulabilecek bu meydan, Azeri şehitlere adanmış. Zaten çevresinde bir de şehitlik var. Devasa bir Azerbaycan bayrağı eşliğinde rüzgâr sesi ile tüm Nahçıvan’ı buradan görmeniz mümkün. Daha sonra ülkenin en önemli yapılarından olan Han Sarayı’na gidiyoruz. Saray, 1747 yılında Hanlık döneminde İhsan Han Kengerli tarafından yapılmış. Balkonu, bahçesi, konuk odası ve İran mimari eserlerinde çokça görülen aynalı işlemeleri ile dikkatleri çekiyor hemen han. Yanındaki Mümine Hatun Türbesini görmemeniz mümkün değil. 12. yüzyıldaki İldenizliler’den günümüze halen aynı heybeti ile duran eser Atabek Şemseddin tarafından eşi Mümine Hatun için yaptırılmış. Hikâyesini dinlerken aklımıza Agra’da gördüğümüz Taç Mahal geldi. Kümbette herhangi bir mezar yok. Muhtemelen Sovyet döneminde alındığı belirtiliyor. Bir mahzen ve sekizgen şeklinde bir kubbeden oluşan kümbet, Orta Asya gelenekleri ile İslam’ı sentezleyen bir görünümde. İçine girdiğinizde Nahçıvan’a ait bazı tarihi görselleri de görebilirsiniz. Mümine Hatun’un hemen yanında ise çeşitli dönemlere ait kalıntıların bulunduğu “Açık Hava Müzesi”yle karşılaşıyoruz. Burada yine dikkatimizi Iğdır’da da denk geldiğimiz koçbaşlı mezar taşları çekiyor.

kamuran kaya nahcivan yazi (2)
 
NAHÇIVAN DEMEK HAYDAR ALİYEV DEMEK…

Daha öncede bahsettiğim gibi Nahçıvan demek aslında Haydar Aliyev demek. Aliyev adına birçok kültür merkezi, sokak, devlet dairesi görmeniz mümkün. Bunlardan en önemlisi Aliyev Meydanı’nda yer alan “Haydar Aliyev Müzesi.” Bizim burada gezdiğimiz müzeler arasında en iyisi olarak gördüğümüz müzeyi yine oldukça bilgili bir rehber eşliğinde gezdik. Müzede Aliyev’e ait kişisel eşyalardan, onun adına yapılmış çok sayıda tabloya kadar çokça malzemeyi görebilirsiniz. İçinde halen kullanılan bir kütüphane de bulunmakta ve aynı zamanda Londra’daki Victoria/Albert Müzesindeki halıdan sonra en fazla ilmik sayısını ihtiva eden ikinci en büyük halıyı burada görmeniz de mümkün. Halıda motif olarak Aliyev yer almakta. Halı demişken Nahçıvan’da, Bakü’deki kadar büyük olmasa da iyi bir halı müzesini de yine gezebilirsiniz. Devlet Halı müzesi burada “Xalça Müzesi” olarak adlandırılmakta. Haydar Aliyev Müzesinin hemen karşısında ise Azerbaycan edebiyatının kurucularından sayılan Hüseyin Cavid’in adına yapılan müzeyi ve anıtını da görebilirsiniz.  1924 yılında Tarih ve Etnografya müzesi olarak kurulan Devlet Tarihi Müzesi ise özellikle başlangıcından günümüze Nahçıvan coğrafyasının tarihi hakkında bilgi edinmek için eşsiz bir mekân. Çokça tarihi objeyi barındıran müzede Kazım Karabekir anısına ayrı bir bölümün bulunması bizler için hoş bir sürpriz oldu.

Nahçıvan merkezinde yapacağınız gezi boyunca çokça heykelle karşılaşacaksınız. Haydar Aliyev heykelleri dışında Fuzuli, Dede Korkut, Babek, Köroğlu gibi tarihi figürlere ait heykeller geniş caddelerde ülkeye batı görünümü katmış. Nahçıvan merkezde son durağımız ise Nahçıvan Kalesi. Yerel halk arasında “toprak ya da köhne kale” olarak da isimlendirilen kalenin tarihi kimi tarihçilere göre Sasani hükümdarlarından III. Yazdegird’e kadar uzanmakta. Surlar boyunca şehri yine boylu boyunca görebileceksiniz ve kale merkezinde bulunan içinde beş yüz adet tarihi eserin sergilendiği müzede de ülke hakkında bilgiler edinebileceksiniz. Merkezde bunların yanı sıra Saat Meydanı, Mustafa Kemal Atatürk Anıtı ile Aras Nehri boyunca İran Nahçıvan yoluna uzanan demiryolu hattının Nahçıvan kent merkezindeki ana istasyonu olan Nahçıvan Tren İstasyonu da görselliği ile mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden. Ayrıca ünlü edebiyatçı Celil Memmedoluzade’nin evi ile Yusuf Kuseyir oğlu Kümbeti de yine ziyaretçilerini bekliyor.

kamuran kaya nahcivan yazi (1)

Kent merkezinde yeterince dolaştıktan sonra “akşam ne yapayım?” diyenler için önemli bir seçenek kuşkusuz “Eylence/Eğlence Adası.” İçinde büyük bir dönme dolabın da bulunduğu bu alanda çok sayıda restoran, yürüyüş yolu ve lunapark ile eğlenceli zaman geçirebilirsiniz.

Artık ertesi gün merkezden uzaklaşma zamanı. Şehir merkezine yaklaşık bir saat uzaklıkta bulunan “Ashab-ı Kehf” inanç turizmi bakımından önemli bir gezi alanı. Benzerlerine ülkemizin çeşitli yerlerinde de rastladığımız mağarada Kuran-ı Kerim’de Kehf suresinde geçen Allah’a inanan yedi gencin yaşadığı zorlukları mağaraların dik yollarından geçerken iliklerinize kadar hissedeceksiniz. Nahçıvan’a 18 km uzakta bulunan Duz Mağarasının ise geçmişi 1935 yılına dayanıyor. 1979 yılı itibariyle hizmete açılan mağarada tıpkı Tuzluca’daki tuz merkezi gibi özellikle solunum güçlüğü çeken kişiler için çeşitli tedavi yöntemleri uygulanıyor.

Gelelim Nahçıvan mutfağına. Azeri mutfağı genelde et ağırlıklı. Ve bizim damak tadımıza da oldukça uygun. Özellikle yerel yemek isteyenler için zaman zaman canlı müziğin de olduğu Söğütlük ile Naxşi restoranlar tercih edilebilir. İki tam gün ayırdığımız Nahçıvan’dan artık ayrılma zamanı geldi. Kalbimiz bu sevimli ülkede kalırken Atatürk’ün “Türk Kapısı”, Kazım Karabekir’in “Şark Kapısı” olarak belirttiği yerin bu kadar yakın olmasının da etkisi ile yeniden buluşalım diyerek ayrılıyor ve burayı Azeri kardeşlerimizin tabiri ile “xoş gördüğümüzü” belirtiyoruz…